Kısa bir süre önce, bize ulaşan bir elektronik postanın içeriğini ciddiye aldıktan sonra yaptığımız araştırmalarla geçerliliğini onaylayıp 27 Kasım tarihinde sitemizde ‘MAHİNUR ÖZDEMİR EN ETKİLİ 500 MÜSLÜMAN LİSTESİNDE’ diye bir haber yayımladık.
Ürdün’ün başkenti Amman merkezli Kraliyet İslam Strateji ve Araştırma Merkezi tarafından her yıl ‘Dünyanın En etkili 500 Müslümanı’ adı altında yayınlanan listenin bu yılki şeklinde, en etkili olduklarına karar verilen 18 tane Türk yer alıyor. Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davudoğlu, Fethullah Gülen gibi önemli şahsiyetlerden oluşan isimlerin arasında Belçika’dan Brüksel Bölge Milletvekili Mahinur Özdemir’in ismi de yer alıyor.
Bu listenin önemli olup olmadığı konusu tartışılır. 500 kişiyi hangi kriterlere göre seçtikleri de tartışılır. Ancak uluslararası seviyedeki bir konuda Belçika’nın önemli bir şahsiyeti de yer aldıysa, bunu haber yapmak kadar doğal bir şey olamaz.
Peki, Belçika’nın yerel basını haberde kimi ön plana çıkarmalıydı? Belçika’dan kimsenin tanımadığı Amir Hajji Muhammad Abd Al Wahhab’ı mı ? yoksa herkesin yakından tanıdığı Mahinur Özdemir’i mi?
***
Bu haberin yayımlanmasından sonra siyasete yıllarını vermesine karşın ya da vermiş gibi gözüken ve buna rağmen hala hiçbir yere varamayan Halis Bey, kıskançlık krizine girmiş olmalı ki, facebook sayfasında trip edercesine “Arkadaşlar artık şu bayatlamış haberlerden vazgeçin” diye bir gönderi yayınlamış. Açıkçası buna ilk bakışta pek bir anlam ve önem verme tenezzülü görmezken zamanın ilerleyen saatlerinde bir de baktım, bu haberi geçen yılki haberle karıştıran Halis Bey yerel basına ardı arkası kesilmeyen ağır ithamlarda bulunmuş.
Bu nedir, ne değildir diyerek tepkimi verdikten sonra, Halis Bey, “Bu haber yalakalık haberi” gibisinden sitem etti. İş daha da ileriye gittikten sonra bu sefer “Ben yerel basına değil, Zaman gazetesine yazdım” diye bir sitem yaptı. En sonunda ise bakla ağızdan çıktı, “Seçimde rakiplerimi sandığa gömdüm ama benden kimse bahsetmedi.” Yemin töreninden sonra yaptığımız haberden sonra ise pastanın üzerine adeta çilek geldi, bize ithafen yine sayfasında şunları yazmış: “Kendini gazeteci zanneden arkadaşlar.”
***
Bu haber veya diğer haberler eleştirilebilir mi? Gayet doğal olarak eleştirilebilir ancak edep sınırlarını aşmamak kaydıyla. Haber adam akıllı bir şekilde eleştirilir. Böyle paylaşım sitelerinde hakaretlerle eleştiri yapılmaz.
Amacımız hiçbir zaman ne siyasetçilerle ne de diğer insanlarla tartışmak veya polemiğe girmek. Ama mademki sınırlar aşıldı ve hakaretlerin boyutu inanılmaz bir ivme kazandı, o halde bize de konuşma hakkı doğdu.
Kendisiyle çok uzun yıllardır süre gelen samimiliğimizi bu şekilde kırıcı sözlerle baltalayan ve basına sitem ederek, basının yaptığı veya yapmadığı haberler hakkında baskı kurmaya çalışan Halis Bey’e buradan birkaç sorum olacak:
1. Başka bir siyasetçi ile ilgili haberleri yayınlamadan önce sizin yüksek müsaadelerinize mi başvurmalıyız?
2. Başka bir siyasetçi ile ilgili haber çıkınca adı yalakalık mı oluyor?
3. Şayet ‘Dünyanın En etkili 500 Müslümanı’ listesinde sizin isminiz yer alsaydı ve o haberi yapsaydık, ne olurdu? O da yalakalık haberi olur muydu?
4. Sadece Halis Bey haberleri mi ‘yalakalık haberleri’ değil?
5. Zaman gazetesi için yazdıysanız o halde neden Zaman gazetesine elektronik posta atma zahmetinde bulunmadınız?
6. 8 yıldır Belçika’da yayın yapan Binfikir’e sözüm yoktur diyerek neden diğer yerel basın organlarını zan altında bırakmakta tenezzül ettiniz?
7. Seçimde rakiplerimi sandığa gömdüm diyorsunuz. Peki, şimdi ne oldu? Belediyede hangi görevi üstlendiniz?
8. Hiçbir yerel basın benden bahsetmedi diyerek sitem ettiniz. O halde neden basını bir yerde toplayarak canlı bir basın açıklaması yapma ihtiyacı duymadınız?
***
Bütün bu soruları cevaplamanızı bekliyoruz. Ayrıca mademki bize “Kendilerini gazeteci zanneden arkadaşlar” diye hitap ettiniz, peki, o halde, neden seçim boyunca arkamızdan koştunuz? Bizi küçük görüyorsanız, hadi buyurun o zaman, direksiyona siz geçin. Siz geçin de millet gazeteci görsün. Hatta bu işin kolayı da var. www.halishaber.be diye bir site kurarsınız olur biter. Bütün fanlarınız haberlerinizi sadece sizin haberlerinizi yapan bu siteden takip ederler.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. En azından bizim kullandığımız Türkçeyi vatandaşlar rahat rahat anlayabiliyorlar. Siz ki, sözde yıllarca din dersi öğretmenliği yapmışsınız, konuştuklarınızdan ve yazdıklarınızdan kimse bir şey anlayamıyor. Bize son olarak gönderdiğiniz basın açıklamasını deşifre edebilmem için az daha hiyeroglif uzmanına başvura yazdım. Türkçe terimlerini o kadar yanlış kullanıyorsunuz ki, bana kalırsa acilen kendinize en kısa sürede bir Türkçe sözlük temin etmeniz şart.
Ayrıca bizim gazeteciliğimize söz edeceğinize, öncelikle kendi siyasetçi kimliğinize bakmanızı öneriyorum. Acaba sınırları aşarak yaptığınız o konuşmalar bir siyasetçiye yakışıyor mu? Kampanya esnasında “BENİMLE RÖPORTAJ YAPIN, BENİMLE RÖPORTAJ YAPIN” diyerek arkamızdan koşmanızdan sonra ve sizinle yaptığımız boy boy röportajlardan sonra bizi hala gazeteci olarak görmüyorsanız, şunu bilmeniz lazım ki biz de sayısını unuttuğumuz kadar parti değiştirdikten sonra 20 yıldır siyasetin içinde yer almasına rağmen hala hiçbir yere gelememiş birisini kesinlikle siyasetçi olarak görmüyoruz.
Son olarak şunu da bilmelisiniz ki, şayet 2014 yılında seçimlere girme şansınız olursa ki bunun gerçekleşmesi çok düşük bir olasılık, seçim kampanyası boyunca bugün sarf etmiş olduğunuz sözler sandık gününe kadar peşinizi bırakmayacaktır!!!
PS’in Schaerbeek’teki bütün turk kökenli belediye meclis üyeleri, paradan baska hiç bir seyi düsünmüyolar zaten. Yani garip bir durum degil :)
Birisi NAMUS’unu stip ALLAH’in emrettigi yerleri, bir insanin emiri için vezgeçiyo, birisi Allah için bir kere millet için calisayim demiyo,.. her neyse…
Ama iyi olmus, skorlarina ragmen, hiç birisi CPAS danismani olamadi.
InsAllah’ta hiç bir türk olmaz, havalara giriyolar.
Belçiklali olsun daha iyi: belki onlarda Allah korkusu yok, ama vicdanlari sizliyo.