KALİTESİZLİK

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kalite kelimesinin iki manası vardır. Birincisi, bir kimse veya bir şeyi başkalarından ayıran kendine has hâl, nitelik, husûssiyet. İkincisi ise, bir şeyin mahiyeti, sıfatı, tabiatı, karakteri ve bunların tarif ve sayılması.

Kalitesizlik, kaliteye düşmandır. Seviyesizlik, seviyeye hasımdır. Çünkü hakikisinin yanında sahtesi sırıtacak, hakikisinin yanında taklidi belli olacaktır. Bunun içindir ki, “Ay yıldızlardan hoşlanır ama güneşe tahammül edemez. Zira ay, yıldızlar içerisinde melik, güneşin yanında ise sönük ve siliktir.” Bu cümleden olarak, aşağılık kompleksi içinde kıvranan insanlar nerede olurlarsa olsunlar kaliteli ve karakterli kimselerden hoşlanmazlar. Mevcutlardan daha farklı ve faziletli görünmek, başkalarından seçilmek ve sivrilmek için hep seviyesiz ve beceriksiz insanlar arasında bulunsun isterler. Hatta bu tipler, hasbelkader şayet tayin ve tercih etme makamında bulunurlarsa kendilerini gölgede bırakacaklarından korktukları kaliteli ve başarılı kimselere asla fırsat vermezler.

Korkak ve metanetsiz kimseler, ciddi ve cesur kimseleri sevmezler. Aklı kıt ve anlayışsız tipler, marifet ve feraset ehlini sevmezler. Sabırsız ve samimiyetsiz kimseler, teslimiyet ve sadakat ehlinden hoşlanmazlar. Laçka ve laubali kimseler, ibadet ve istikamet ehlini sevmezler. Tembel ve beleşçi tipler, gayret ve hizmet erlerini asla sevmezler ve de çekemezler. Üstelik bunlara “Gösteriş meraklısı, şöhret budalası” diye karalamaktan, “Bunlar makam ve menfaat peşinde koşuyorlar. Onun için bu kadar çırpınıyorlar” diye saldırmaktan da geri kalmazlar.

Gonca gülün aşkına ve yüce sevda hatırına bağlara ve bahçelere uçuşan bülbülleri gören keçiler şayet “Bunlar otlamak için oraya gidiyorlar” derlerse buna şaşmayın. Zira keçiler, güllerin sadece otlanmak için yaratıldıklarını zannederler. Gül koklamayı ve ondaki güzelliğe hayran kalmayı bilmezler ve hele de bülbülün aşk davasına hiç akıl erdiremezler. Bu tipler insan kıymetini de bilmezler. Fazilet ve fedakarlıkları takdir etmezler. Kendilerinden üstün olanlara hürmet ve itaat etmeyi içlerine sindiremezler. Tabi, iblis gibi ilim ve ibadetle nice makamlara çıksalar bile Adem’e secde etmedikçe yani fazilet ve hizmet ehlini takdir ve takdim etmedikçe sonunda şeytanın akibetine uğruyacaklarını bir türlü akıl edemezler.

Halbuki bu ülkede yaşayan Türk toplumu mensupları bir vücudun azaları, bir motorun parçaları gibidirler. İçlerinden bazılarının daha başarılı ve daha becerikli olmaları diğerlerini sadece sevindirmesi ve memnun etmesi gerekir. Ama ne yazık ki kıskançlık damarı ağır basmaktadır. Pek çok kişi aşağılık duygusundan bir türlü kurtulamamaktadır. Kendi gayret ve marifetiyle yükseleceğine, başkalarını körleterek ve köstekleyerek sivrilmeyi arzulamaktadır.

Evet, bu yüzden kalitesizlik kaliteye düşmandır. Seviyesizlik seviyeye hasımdır. Özel kabiliyet ve marifetlerimizi birleştirip ortak hedefleri gerçekleştirmek, neticede hasıl olan şerefi ve sevabı bölüşmek varken birbirimizin ayağına çelme atmak, “Herkes başarısız olsun ki en başarılı ben görüneyim” havasına kapılmak şeytanlık damarıdır. Ve tabii kıskançlık herkesten önce kendi sahibini huysuz ve huzursuz yapacak, sonra da tüm topluma zarar verecektir.

Ancak davasında haklı olan zeytin yağı gibidir. Onu altta tutmak ve boğmak için üzerine ne kadar su dökülürse dökülsün, o yine üste çıkacaktır. Ve tabii çaresi yok, herkes ancak kendi tiyniyetine yakışanı yapacak ve herkes kendi niyetinin karşılığını bulacaktır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.