(AA) – Uludağ Üniversitesi (UÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlamaya çalışırken aynı zamanda Suriye’deki insani trajediyi dindirmeye gayret ettiğini belirterek, “Bu adımlar atılırken koalisyon ülkelerinden ve özellikle ABD’den destek gelmemesi, ittifakın gerçekliğinin sorgulanmasına sebep oluyor.” dedi.
Pirinççi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD ve başlıca Avrupa ülkelerinin Suriye’de güvenli bölge oluşturulması yönünde Türkiye’nin yanında yer almadığını söyledi.
Fırat’ın batı tarafının büyük ölçüde terör örgütlerinden temizlendiğini, operasyonların El-Bab’da devam ettiğini hatırlatan Pirinççi, “El-Bab’ın temizlenmesi, DEAŞ’ın Rakka’dan sonra kontrol altında tuttuğu en önemli toprakların kurtarılması anlamına gelecek. Bu da DEAŞ’a büyük ölçüde darbe vuracak bir girişim. Türkiye’nin ikinci aşaması, Fırat’ın doğusu ve Rakka’daki DEAŞ varlığına ilişkin olacak.” diye konuştu.
Pirinççi, Türkiye’nin El-Bab’da yürüttüğü operasyonun koalisyon desteği olmaksızın devam ettiğine dikkati çekerek, doğrudan operasyonun içinde olmadığını ancak Özgür Suriye Ordusu’na obüs ve top atışlarıyla, savaş uçaklarıyla ve yaptığı işaretlemelerle destek verdiğini anlattı.
Pirinççi, “Normalde sürekli DEAŞ hedeflerine karşı saldırı yapan koalisyon hava kuvvetlerinin bu süreçte Türkiye’yi yalnız bıraktığını görüyoruz. Bu, anlaşılması güç bir politika. Türkiye’ye destek olmamakla beraber, Rakka ve Musul’daki DEAŞ’ın hareketliliğine yönelik saldırı gerçekleştirmemeleri söz konusu. Böyle olunca da DEAŞ, rahat bir şekilde Musul’dan Rakka’ya, Rakka’dan da El-Bab’a yığınak yapıyor.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, değişen dengelere göre sahada önlemler alıyor”
DEAŞ’ın el yapımı patlayıcılarla El-Bab’ın her tarafına tuzaklar kurduğunu anlatan Pirinççi, teröristler çekilse bile bölgenin tamamen tuzaklardan temizlenmesinin zaman alacağını vurguladı.
Pirinççi, sahada dengelerin çok hızlı değiştiğini ve Türkiye’nin en başından beri DEAŞ karşıtı koalisyonun içinde bulunduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
“ABD tarafından ilan edilen DEAŞ karşıtı plana en büyük desteği veren ülkelerden biri Türkiye. İncirlik Hava Üssü’nün açılmasının yanı sıra DEAŞ’a katılacağı şüphesiyle yaklaşık 40 bin kişinin Türkiye’ye girişi yasaklı konumda. Mesele, DEAŞ’la mücadele etmekse ABD açısından Türkiye’den daha iyi partner olmayacağı ortada. ABD’nin PKK veya PYD’ye vermiş olduğu destek, DEAŞ’la mücadeleye sekte vuracak eylem olduğu için bu, ciddi bir handikap. Türkiye, DEAŞ’la mücadelede ‘Hodri meydan’ diyor. ABD’nin şu an operasyonları durdurması ve yardım etmemesi, açıklanacak bir şey değil.
Bu durum, üstü örtülü şekilde DEAŞ’a destek olmaktan başka bir sonuç oluşturmuyor. Sahada bunun da yansımaları olacaktır. Türkiye, değişen dengelere göre sahada önlemler alıyor. Özellikle Rusya ile yapılan Halep tahliyesini bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Rusya’nın El-Bab’da DEAŞ hedeflerini vurmasının yine bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir.”
“Batı, Türkiye’yi bıraktı”
Türkiye’nin, sınırları ve topraklarına yönelik terör faaliyetlerini engellemeye çalıştığını dile getiren Pirinççi, “Türkiye, ulusal güvenliğini sağlamaya çalışırken aynı zamanda Suriye’deki insani trajediyi dindirmeye gayret ediyor. Bu adımlar atılırken koalisyon ülkelerinden ve özellikle ABD’den destek gelmemesi, ittifakın gerçekliğinin sorgulanmasına sebep oluyor.” dedi.
Pirinççi, DEAŞ’a karşı mücadeleye 50’den fazla ülkenin katıldığını belirterek, bu ülkeler DEAŞ hedeflerine sürekli saldırırken Türkiye’nin El-Bab’a yönelik operasyonunda saldırıları kesmelerinin iyi niyetin sorgulanmasına neden olduğunu vurguladı.
Türkiye ile Rusya’nın ateşkes konusunda anlaştığını anımsatan Pirinççi, şunları kaydetti:
“El-Bab, eninde sonunda alınacak. Daha sonra PKK veya PYD’nin elindeki Menbiç alınacaktır. Sonrasındaki aşamaların değişen dengelere göre belirleneceğini düşünüyorum. Rusya ile Türkiye arasındaki yakınlaşma, sahadaki gerçekliğin bir sonucu. Türkiye, Batı’yı bırakıp doğuya gitmedi. Bu anlamda Batı, Türkiye’yi bıraktı. ABD, Türkiye ile iş birliği yapmıyor. ABD’nin sahada yaptığı hareketler ise tamamen Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarlarının tersine hareketler. Dolayısıyla Türkiye, Rusya ile yapmış olduğu iş birliğiyle kendi güvenliğini sağlamaya yönelik adımlar atıyor. İlerleyen zaman içinde DEAŞ’a ve PKK’ya karşı mücadelede bu iş birliğinin farklı versiyonlarını görebiliriz.
Türkiye’nin beka sorunu var. Beka sorununun en önemlileri içeride FETÖ ve PKK, dışarıda DEAŞ, PKK ve PYD saldırıları. Irak’ta Haşdi Şabi’nin yapacağı eylemler ve PKK’nın Sincan’a gelme meselesi de var. Dolayısıyla bölgesel partnerlerle Türkiye, çeşitli manevra alanları oluşturarak hareket alanını genişletmeye çalışıyor. Bu iş birliklerinin kısa vadeli devam edeceğini öngörebiliriz.”