“Suç ve Ceza”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kalp kırılır bazen… Sevdiğimiz, değer verdiğimiz insan öyle büyük bir yanlış yapar ki, yüreğinizi deler geçer. Öfkelenirsiniz, hatta kinlenir intikam almak istersiniz. Bir yanınız herşeye rağmen kıyamaz ona… Sebebini bilmediğiniz bir duygu kaplar içinizi ve « keşke gerçekten pişman olsa, ben de affettim desem » diye içinizden geçirirsiniz…

Terapilerde, aile içi şiddet, aldatma, büyük yalanlar, ve benzeri ağır vakalarla karşılaşıyoruz. Suçlu ile mağdur bir araya gelir, sessizlik olur. Biri hatasından dolayı mahçup bakışlarla gözlerini kaçırır, diğeri ise derin bir acıyla öfkesini kusmak ister…

Öncelikle şunun altını çizeyim ; bu yazımda okuyacaklarınızı kadın-erkek ayrımı yapmaksızın paylaşıyorum.

“Eşimi aldattım ama sonunda yine onu tercih ettim” diyor birileri. İnsanın “Yav arkadaş, sen evlendiğinde, düğününde çifte telli oynadığında, nikahda imza attığında, tercihini çoktan yapmış olman gerekmiyor muydu?” diyesi geliyor. Dikkat edin, “Büyük bir hata yaptım, bunu telafi etmek için, ailemi tekrar kazanmak için bedel ödemeye ve mücadele etmeye hazırım” diyemiyor, “tercihimi eşimden yana kullandım” diyor. Lutfetmişsin… Suçluluk duygusunu bastırmak için, Şeytanın insanın kulağına fısıldamasından başka birşey değildir bu tavır: “Tamam, eşini aldattın ama o da haketti yani, seninle ilgilenseydi, sorumluluklarını yerine getirseydi böyle olmazdı. Sen kendini suçlama, işleri bu duruma getiren, şüphesiz eşinin hataları” dedirtiyor bize. Burada mesele sadece kişiyi suçlamak, suçla aramak değil. İnsanoğlunun hatasını telafi etmesi için ilk önce kendini sorgulaması lazım. Sorgulama ve yargılama da, herşeyden önce kendini suçlu hissetmekle başlar.

Modern psikoloji ve kişisel gelişim furyası insanın fıtratında var olan, ve aslında kendi kendini sürekli yenilemesi ve düzeltmesi için elzem bir otokontrol olan “suçluluk duygusunu” yok etmeye çalışıyor. “Sen iyisin, sen elinden geleni yaptın, sen özgürsün, kimse sana hesap soramaz” diye gaz vere vere hatalarımıza kılıf uydurur hale geldik. Elbette herşeyin aşırısı zararlıdır. Ruha zarar veren ve karamsarlığa iten suçluluk duygusundan bahsetmiyoruz. Yapıcı ve onarıcı bir pişmanlık, ıslah edici bir mahçubiyetten söz ediyoruz.

İnsanız, günün birinde nefsimize uyup, belki de geri dönüşü olmayan yanlış yollara girebiliriz bazen. Fakat arınmak için, “özür dilerim” gibi içi boşaltılmış sözler, çocuk kandırırcasına hediyeler anlamsız ve yavandır. Önce derin hüzün ve samimi bir pişmanlık hissetmeli insan. Sevdiğinin gözüne baktığında yaptığı hatadan dolayı içi sızlamalı.

Babası tarafından dövülen genç bir delikanlı, ondan bahsederken “Dövdükten sonra pişman bile olmuyor. Sigara içmeye devam edersem tekrar yaparmış” derken içindeki öfke ve kin alnının ortasında beliren kalın damarda, gözbebeklerindeki kırmızı çizgilerde görülüyor… Hata yaptığında gurura kapılmadan çocuğumuzdan bile af dilemesini bilen hayırlı bir anne-baba olursak, belki o zaman evladımızın hayırlı bir insan olmasını umabiliriz.

Eşini defalarca aldatan bir bey bir gün: “Özür diledik işte, iki haftadır evden çıkmıyorum, elimden geleni yapıyorum. Daha ne yapayım? Beni affetmezse kendi bilir, ben yapacağımı yaptım” dediğinde, eşinin volkan gibi patlayan gözyaşlarına şahit oldum… İhanet asla affedilmez diyenlerden değilim, ancak bedelinin ödenmesi gereken ağır bir suç olduğu şüphesiz. Suçunun cezasını çekmeyen mahkum asla ıslah olmaz çünki…

Danışanlar bazen çaresizlikten benim fikrimi soruyorlar: “Sizce beni affeder mi?” Affeder mi bilmem ama suçunuzun bilincinde olur ve ödeyeceğiniz bedele karşı sabır gösterirseniz belki kırdığınız kişinin kalbi yumuşayabilir… Herşey tam olarak ne istediğinize bağlı: affedilmek ve bozulan huzuru onarmak için mücadale etmek mi; yoksa hiç uğraşmadan bahaneler arayıp pes etmek mi?

Unutmayın, Rabbimizin Merhameti sonsuzdur. Ancak O’nun Rahmetine mazhar olabilmek için “Af” kapısından geçmek gerekir. Bu da herşeyden önce derin bir nedâmet, kalbî bir hüzün ve gözyaşıyla olur. Bireyselliğin ve bencilliğin hat safhada olduğu bir dünyada, yüreklerimize birazcık suçluluk ve pişmanlık duygusu diliyorum…

Cemile Tetik

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.