“Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (SAV)”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rahmân ve Rahîm olan Yüce ALLAH’in (c.c.) adıyla…

Hamd âlemlerin Rabbi ALLAH (c.c.) içindir. Salât ve Selâm Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)’in âli’nin ve Ashâbının üzerine olsun inşaallah. Âmin.

Hazret-i Allah Celle Celâlühü Tevbe suresinin 128. ve 129. Âyet-i Kerîmelerinde şöyle buyuruyor;

“Andolsun, size içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur.” (Tevbe 128)

“Buna rağmen yüz çevirirlerse de ki: “Allah bana yeter, O’ndan başka ilah yoktur, ben yalnız O’na güvenip dayanırım; O, büyük arşın sahibidir.” (Tevbe, 129)

Bu iki âyet-i kerîme’nin kısaca tefsiri şu şekildedir;

Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallâhu Aleyhi ve Sellem bir beşer, bir insan olarak içimizden biridir; fakat Cenâb-ı Allah onu vahiy alma ve Hâtemü’l Enbiyâ, Peygamberlerin sonuncusu olma mertebesiyle onurlandırmış, şereflendirmiştir. Başka bir âyet-i kerîmede “Bütün varlıklar için rahmet” olarak nitelenen (Enbiyâ suresi, 107) Resûl-i Ekrem’in (s.a.v) müminlere karşı tutumuna ve hissiyatına ağırlık verilen 128. âyette O, Allahu Teâlâ’nın iki güzel ismi ile, Raûf ve Rahîm olarak nitelenmiştir; Raûf “çok şefkatli”, Rahîm “çok merhametli” demektir. Yüce Allah’ın (c.c.) hiçbir Peygamberini kendi isimlerinden ikisiyle birlikte anmamış olduğu dikkate alınırsa O’nun Rabbimizin katındaki derecesi ve bütün bu açıklamalara rağmen ondan yüz çevirenlerin ne büyük ziyanda oldukları daha iyi anlaşılır. İşte 129. âyette Hazret-i Peygamber’den (s.a.v) bu gibi bahtsızların tutumlarından üzüntü duymaması, sadece Allah’a güvenip dayandığını hatırlaması ve onlara da bunu duyurması istenmektedir. Sûre Yüce Allah Celle Celâlühü ve Rasulünden bir bildirimle başladığı gibi, yine Cenâb-ı Hakk’ın Rasulü vasıtasıyla insanlığa yaptığı genel bir uyarı ile, büyük arşın sahibinin yegâne ilâh olan Hazret-i ALLAH Celle Celâlühü olduğu vurgulanarak sona ermektedir. (Tefsir Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 78)

Rasûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “İnsanlar, yeniden diriltildikleri zaman (kabrinden) ilk çıkacak olanı benim. Rablerinin huzuruna çıkacakları zaman onların sözcüsü benim. Ümitsizliğe düştükleri zaman (şefaatimle) onların müjdecisi de benim.” (Sünen-i Tirmizî)

Muhterem Müslümanlar,

Geçtiğimiz 8 Haziran 2021 günü (8 Haziran 632), Âlemlerin Sultânı, Sevgiler Sevgilisi, Fahr-i Kâinât efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallâhu Aleyhi ve Sellem efendimizin bu fâni dünyadan Dâr-ı Bekâya irtihallerinin 1389. Sene-i devriyesi idi. Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’den bahsederek, O Yüce Peygamberimizi her daim hatırlayalım, yaşantımızda O’nu örnek alalım ve Şefaatlerinin biz Ümmet-i Muhammed’in üzerinde olmasını inşaallah Yüce Allah’tan Celle Celâlühü taleb edelim inşaallah. “Şefaât Ya Rasulallah…”

Her Müslümanın şöyle inanması farz-ı ayındır;

Hazret-i Muhammed Mustafâ sallallâhü aleyhi ve sellem, bütün Peygamberlerin sonuncusudur. Âdem aleyhisselâm ile onun arasında birçok Peygamber gelmiştir. Onların sayısını ancak Allâhü Teâlâ bilir. Bununla beraber bazılarının isimleri Kur’ân-ı Kerîm’de bildirilmiştir.

Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ’nın (s.a.v.) sevabı ve derecesi, Peygamberlerin hepsinden ve bütün yaratılanlardan üstündür. Bu üstünlük, sadece ona mahsustur. O, Allâhü Teâlâ’nın habîbidir.

Allâhü Teâlâ, onun nurunu ve ruhunu bütün mahlûkattan önce yaratmıştır. Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfte, “Âdem, ruh ile cesed arasında iken ben Peygamber idim.” buyurmuştur. Onun Peygamberliği, diğer Peygamberlerin Peygamberliklerini aslıdır. Bununla beraber bütün Peygamberlerden sonra dünyaya gelmiş ve Peygamberlik Onunla son bulmuştur. Dünyaya Peygamber olarak gelmiş ve kırk yaşında fiilen peygamber olduğu bildirilmiştir. Böyle inanmak lâzımdır. Yoksa ‘Kırk yaşında peygamber oldu.’ demek yanlıştır!

Diğer Peygamberler bazı topluluklara gönderilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz ise bütün insanlara ve cinlere gönderilmiştir. Bütün insanların ve cinlerin peygamberi olmak, bizim peygamberimize mahsustur. Hz. Süleyman’ın (a.s.) cinlere hükmetmesi saltanat sebebiyle olup onlara peygamber olmak yoluyla değildir. Nûh aleyhisselâm’ın tufan esnasında gemideki hayvanlara hükmetmesi, onları zaptetmek sebebiyledir; nübüvvet cihetiyle değildir. Ama bizim peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallâhu Aleyhi ve Sellem insanlara, cinlere ve bütün mahlûkata ve peygamberlere dahi peygamber olmuştur. Kâinatın peygamberi ve efendisidir. Getirmiş olduğu şeriat, kıyamete kadar, mahşerde dahi bâkî ve dâimdir. Salât ve selâm onun üzerine olsun inşaallah. Âmin.

🌹“Salât Sana, Selâm sana Ey Allah’ın Rasülü, seni hakkı ile bilen ve öven âlemlerin Rabbi Allahü teâlâ’dır. Sen Rahmeten lil’âleminsin. Insü cinin Peygamberisin. Sen Hâtemü’l Enbiyâsın, Sen “Levlâke levlâke lemâ halektü’l eflâke” hitâb-ı izzetinin muhatabısın. Sen Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem’sin. ”🌹

“Allâhümme Salli alâ Seyyidinâ ve Nebiyyinâ Muhammedin ve alâ âli Seyyidinâ ve Nebiyyinâ Muhammed”

Vesselâm
Nihat Gülal
İmam-hatib

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.