Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin uygulanmasına ilişkin kılavuza göre ‘Bilgi ve Kanaat Açıklama Özgürlüğü’ her ferdin hakkıdır. Bu özgürlük hakkı, bir ülkenin siyasi hayatı ve demokratik yapılanması açısından çok büyük önem taşır, hatta bu özgürlüğün yokluğunda, anlamlı serbest seçimlerin düzenlenmesi mümkün değildir. Ayrıca, bilgi ve kanaat açıklama özgürlüğünün tam olarak kullanımı, özgür ve demokratik bir devlet sisteminin temel göstergesidir.
Bu bağlamda Hollanda bu konularda birçok Avrupa ülkesi de dahil olmak üzere tüm dünya için bir örnek teşkil etmektedir. Zaten Hollanda’nın insan hakları politikasına bakılacak olursa, bu politikanın, insanların adaletsizlik ve baskıya karşı direnme gücünü arttırmayı amaçladığı hemen fark edilecektir.
Hollanda, özellikle insan haklarɪnɪn özgürlük, güvenlik ve refah gibi birbirini destekleyen boyutlarɪna odaklanmaktadɪr. Demokratikleşmenin teşvik edilmesi amacɪyla, özellikle de Arap dünyasında ve diğer bazı bölgelerde, düşünce ve ifade özgürlüğünün desteklenmesine özel bir önem vermektedir.
Ancak son günlerde Hollanda’da basına yansıyan bazı haberler, ülkede fikir hürriyetinin yara almasına sebep olmuştur. Bir kısım gazetelerde, dindar insanların, homoseksüelliğin tüm dinlere aykırı olduğunu ve bu fiilin topluma zarar verdiğini konu alan çalışmaları sanki bir suçmuş gibi bahsedilmiştir. İşin daha da acı tarafı, yoğun bir kampanya ile konu polise suni biçimde yansıtılmış, sonuçta bu çalışmayı yürüten insanlar polise çağrılmışlardır.
Hollanda’nın cinsel tercihler ve homoseksüellik konusunda yaklaşımını bütün dünya bilmektedir. Hollanda, nasıl insanları cinsel yönelimlerinde, bunları ifade etmek ve yaşamakta özgür bırakıyorsa, bunların kendi dinlerine aykırı olduğunu dile getiren dindarlara da engel olmamalı, bunu düşünce özgürlüğünün gereği olarak görmelidir.
Bir dindarın homoseksüelliği kınaması, bunun dinen yasak ve kötü bir fiil olduğundan bahsinden daha doğal ne olabilir? Tevrat, İncil ve Kuran’dan alıntılar yaparak bunu anlatmanın ne gibi bir sakıncası vardır?
Üstelik istatistikler, sosyal araştırmalar ve bilimsel analizler, homoseksüelliğin hem bireylere hem de topluma olumsuz etki getirdiği kanıtlanmıştır. Yani sadece dinen değil, kişisel ve toplumsal olarak da homoseksüellik yanlış bir yönelimdir.
Durum böyle iken, tamamen demokratik yöntemlerle, (bilgilendirici broşürler dağıtarak, sosyal medya hesaplarını kullanarak) insanları uyaranlara karşı karalayıcı tavır alınması, üstelik polisin devreye sokularak bir yıldırma politikası güdülmesi Hollanda’nın ünlü özgürlük yaklaşımına uymamakta ve şaşkınlık uyandırmaktadır.
Özgürlükler ülkesi olarak bildiğimiz Hollanda’dan beklentimiz, fikir ve ifade özgürlüğüne, insan haklarına aykırı olan bu antidemokratik hatadan bir an önce dönmesidir.
evlilik kurumunun içeriğini değiştirerek, eşcinselliği bir pazarlama konusu haline getirmek söz konusu toplumu ahlaken, fiziken ve ekonomik açıdan yozlaştıran ciddi bir tehlikedir.
Gençlerin bu tuzağa düşmemeleri, manevi değerlerini korumaları ve şerefli bir hayat sürmeleri için “insan hakları” adı altında kabul ettirilmeye çalışılan bu ‘yeni tip’ hayat tarzının sapkınlığını ifşa etmek herkesin sorumluluğudur. Burada üzerinde durulması gereken en önemli nokta ise homoseksüelliğin İlahi dinlerin kutsal kitaplarında Allah tarafından kati şekilde haram kılınmış olmasıdır (Kuran’ı Kerim, Araf Suresi 80-82, İncil, Romalılar 1/24-28).
Hani Lut da kavmine şöyle demişti: “Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz?
“Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz.”
Kavminin cevabı: “Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!” demekten başka olmadı. (Araf Suresi, 80-82)
24 Bu yüzden Tanrı, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa teslim etti. 25 Tanrı’yla ilgili gerçeğin yerine yalanı koydular. Yaradan’ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler. Oysa Tanrı sonsuza dek övülmeye layıktır! Amin.
Allah] Sodom ve Gomora kentlerini yakıp yıkarak yargıladı. Böylece Allah’sızların başına geleceklere bir örnek verdi. Ama ilke tanımayan kişilerin sefih yaşayışından azap duyan doğru adam Lut’u kurtardı. Çünkü onların arasında yaşayan bu doğru adam, görüp işittiği yasa tanımaz davranışlar yüzünden doğru yüreğinde her gün ıstırap çekerdi. Görülüyor ki Rab Kendi yolunda yürüyenleri karşılaştıkları denemelerden nasıl kurtaracağını bilir. Doğru olmayanları, özellikle benliğin yozlaşmış tutkuları ardından giden ve yetkisini hor görenleri cezalandırarak yargı gününe dek nasıl alıkoyacağını da bilir. (Petrus’un 2. Mektubu, 2:6-10)
Cinsel sapkınlık içinde olan kişiler toplum tarafından kabul görmek ve sapık eylemlerini haklı çıkarmak için kendilerince “östrojen hormonlarının yüksek seviyelerde olduğunu” veya “genetik olarak bu yaratılışta doğduklarını” iddia ederler. Oysa bu iddialar bilimsel açıdan kesinlikle doğru değildir. Öncelikle homoseksüel bir erkek ile normal bir erkek arasındaki östrojen ve testosteron hormon seviyelerinde fark yoktur. Ayrıca bilim adamları homoseksüellerin genetik olarak bu mizaca sahip olduklarını destekleyen hiçbir delil bulamamışlardır. Son 20 yıldır Avustralya, ABD ve İskandinav ülkelerinde yürütülen sekiz ayrı araştırmaya göre eşcinselliğin kesinlikle genetik olmadığı sonucu çıkmıştır. Diğer taraftan bu durum genetik bile olmuş olsa sergilenen ahlak dışı davranışları asla haklı çıkarmaz. Doğuştan çift cinsiyetli olan veya bunun gibi cinsel gelişim anomalileri yaşayan insanlar olabilir. Ancak bu durum hiç kimsenin sapkın davranmasına mazeret olamaz. Bir insan her koşulda iffetini ve ahlakını koruyarak, şerefli bir hayat sürmekle yükümlüdür.
Cinsel sapkınlık içinde olan kişiler toplum tarafından kabul görmek ve sapık eylemlerini haklı çıkarmak için kendilerince “östrojen hormonlarının yüksek seviyelerde olduğunu” veya “genetik olarak bu yaratılışta doğduklarını” iddia ederler. Oysa bu iddialar bilimsel açıdan kesinlikle doğru değildir. Öncelikle homoseksüel bir erkek ile normal bir erkek arasındaki östrojen ve testosteron hormon seviyelerinde fark yoktur. Ayrıca bilim adamları homoseksüellerin genetik olarak bu mizaca sahip olduklarını destekleyen hiçbir delil bulamamışlardır. Son 20 yıldır Avustralya, ABD ve İskandinav ülkelerinde yürütülen sekiz ayrı araştırmaya göre eşcinselliğin kesinlikle genetik olmadığı sonucu çıkmıştır. Diğer taraftan bu durum genetik bile olmuş olsa sergilenen ahlak dışı davranışları asla haklı çıkarmaz.
Züppelik, homoseksüellik, anarşist ruhluluk, milli değerlere önem vermemek İslam karşıtlığı, Müslüman olmaktan utanmak, sahte entelektüellik, kendini beğenmişlik, aşağılık kompleksi…
Bunlar, bazı Müslümanların oluşturmaya çalıştığı yeni gençlik modelinin özellikleri.
Bugün bazı toplumlarda homoseksüelliğe karşı olmayı bağnazlık zannedenler çoğunlukta olduğundan pek çok kişi cinsel sapkınlık aleyhinde konuşmaktan kaçınıyor. Oysa homoseksüelliğin haram olması Kuran’ın vahiyle bildirilmesinden yıllar sonra ortaya çıkan yani bağnazlar tarafından uydurulmuş bir şey değil. Bu sapkın suç Kuran’ın indirilişinden itibaren Allah tarafından haram kılınmış, çirkin bir eylemdir ve kesinlikle yoruma açık bir konu değildir. Ancak elbette ki, bazı kişilerin eşcinsellere yönelik fiziksel saldırı gibi kabul edilemez davranışlarına da şiddetle karşı olduğumuzu belirtmek gerekir. Radikal İslami düşüncede olan kimi insanlar eşcinsellerin binalardan aşağı atılması ya da fiziksel saldırıya maruz bırakılması gerektiğini düşünmektedirler. Tabi ki biz bu tarz eylemlerin de her türlüsüne, şiddetle karşıyız.
Bugün bazı toplumlarda homoseksüelliğe karşı olmayı bağnazlık zannedenler çoğunlukta olduğundan pek çok kişi cinsel sapkınlık aleyhinde konuşmaktan kaçınıyor. Oysa homoseksüelliğin haram olması Kuran’ın vahiyle bildirilmesinden yıllar sonra ortaya çıkan yani bağnazlar tarafından uydurulmuş bir şey değil. Bu sapkın suç Kuran’ın indirilişinden itibaren Allah tarafından haram kılınmış, çirkin bir eylemdir
Sağlıklı bireylerin yetişmesi için hak kitaplarin emrettiği aile modeli kurulması gerek.
Kovulmuş Şeytandan Rabbime Sığınırım :
İbrahim’den korku gittiği ve ona müjde geldiği zaman, Lut kavmi konusunda Bizimle çekişip-tartışmalara giriyor(du). (Hud Suresi, 74)
Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, duygulu ve gönülden (Allah’a) yönelen biriydi. (Hud Suresi, 75)
“Ey İbrahim, bundan vazgeç. Çünkü gerçek şu ki, Rabbinin emri gelmiştir ve gerçekten onlara geri çevrilmeyecek bir azap gelmiştir.” (Hud Suresi, 76)
Gerçekten mükemmel bir açıklama olmuş.İçeriğinde şiddet olmayan uyarı yada bilgilendirme amaçlı yapılmış bir çalışmaya bunca tepki üstelik ÖZGÜRLÜK adına yapılıyorsa burdaki özgürlükçülük üzerinde düşünmek gerek!Her insan hangi ırka yada inanışa sahip olursa olsun fikrini ve inancını söylemekte özgürdür.İnsan haklarını savunurken tüm insanların haklarının gözetilmesi umuduyla