Herşey gazetemiz “YenivatanBelçika”için arkadaşımız Cafet Yıldırımer’in O nunla yaptığı Roportajla başladı.Bir anda ülke gündemine oturdu.
Belçika basını hatta Türkiye ulusal basını ırkçı söylemleri olan Flaman Milliyetçi Parti N-VA Listesinden Türklerin yoğun olarak yaşadığı Saint-Josse belediye meclis üyeliği adayı olduğunu,Bakan Emir Kır’ın uzaktan akrabası olduğunu;
işsiz, üstelik başörtülü ve çok az flamanca bilmesine rağmen sıradışı söylemleri olan bir partiden aday olmasıyla adını duyurdu.Bir anda kendiside bu işe biraz şaşırıp işin tadını çıkartmaya başladı…Canan Kır’dan bahsediyoruz…
Bir ay içerisinde peşpeşe verilen demeçler,manşetlere taşınan fotoğraflar,yeni roportaj teklifleri ve yeniden yapılan pazarlıklarda işin rengide yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştı.”Partim kesinlikle ırkçı değildir.”,”Ben partiye ilk girdiğim zaman, yetkililere şu soruyu da sordum: “Benim kapalı bir bayan olmam sizce sorun olur mu”. Onlar da bana sadece gülümsediler ve “Biz ırkçı değiliz ki. İsteyen dilediği şekilde giyinebilir ve istediği şekilde kapanabilir. Biz senin bu tercihine karışamayız. O senin özgürlüğün” dediler.” cümleleri yerini “Başörtümü çıkartmamı istediler.”“Partiye sunduğumuz şartlar ağır geldi bende yolumu partiyle ayırdım.” a bırakıvermişti.
Aradan iki gün geçmeden bu sefer MR listesi 3.sıradan aday olduğu açıklandı ve perde indi.
Türklerin Belçika’ya göçünün ellinci yılını kutlamaya hazırlandığımız zamanda yapılacak yerel seçimler tam bir komediye döndü.Daha doğrusu Türklerin güçlü bir şekilde şehir meclislerinde,bölge meclislerinde, Federal meclislerde temsil edilmesinin önünü kesmek;sırf soyadı,sırf hemşehrilik bağı,sırf akrabalık bağı var diye siyasi tecrübesi olmayan,donanımsız,kişilere yapılan vaadlerin bizleri getirdiği noktadayız.Siyasi tecrübesi olmayan birisine seni Meclis üyesi yapacağız denildiğinde teklifi alanların ayakları yerden kesiliyor.Hemen kendilerini ülkenin Başbakanı seçilecekmiş gibi hissedip zokayı yutuyorlar.
Siyaset bu kadar basit olarak yapılmamalı.
Demokrasinin en güzel tarafı seçme ve seçilme hakkıdır.Bu hakkı kanunlar çercevesinde kullanmaya engeli bulunmayan her vatandaş seçme ve seçilme hakkını özgürce kullanabilir.Buna söyleyecek sözümüz elbette yok.Yaşadığımız toplumda yıllarca emek vererek bir yerlere gelen,bugüne kadar tecrübe kazanmış,topluma hizmet etmiş Bakan,Milletvekili,Belediye başkan yardımcıları olan siyasetçilerimizi de korumamız, onlara toplum olarak sahip çıkmamız gerekiyor.
Artık yönetilen toplum değil yöneten toplum olmak istiyorsak sandıktaki gücümüzü güçlü adaylarımızı destekleyerek göstermeliyiz.
Rakip partilerin şark kurnazlığı ile uygulamaya çalıştığı özellikle yabancı kökenli Belçikalı’ların yaşadığı semtlerde güçlü adayların karşısına aynı aileden,veya akrabalık bağı olan,başka bir aday çıkartıp oyları bölüp,yönetme stratejisinin sonuç verip vermeyeceğini 14 ekim akşamı hep beraber göreceğiz.
Şükrü SAĞLAM 22 Agustos 2012
OYUNA GELMEYELİM
Paylaş