Darwinist telkinlere kapılarak kendilerini gelişmiş birer hayvan olarak tanımlayan insanlarda alabildiğine bir acımasızlık, vicdansızlık ve merhametsizlik göze çarpmaktadır. Bu gibi insanların oluşturduğu toplumlarda sevginin yerini kin ve nefret almıştır.
Bunun son örneğini 14 ocak 2016 tarihli Charlie Hebdo dergisinde yayınlanan Laurent ‘Riss’ Sourisseau imzalı karikatürde görmekteyiz.
Bilindiği gibi dünya yıllarda büyük bir sığınmacı krizi yaşamaktadır. Özellikle Suriye’den yüzbinlerce mülteci başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelere yönelmiştir.
“Göçmenler” başlıklı bu karikatürde konu edilen Aylan Kurdi isimli 3 yaşındaki çocuk ailesi ile birlikte Türkiye’den derme çatma bir tekne ile Ege’ye açılmış ancak teknenin batması sonucu boğulmuş, cansız bedeni Türkiye’nin Bodrum ilçesi sahilinde bulunmuştur.
Aylan Kurdi’nin cansız bedenine ait resim mülteci dramının simgesi olmuş, bu olay sonrasında özellikle Avrupa’da çok olumlu gelişmeler yaşanmıştır.
Hangi milletten olursa olsun vicdan sahibi her insan bu insanlık dramının sona ermesini istemektedir.
Ama böylesine bir dramı bile kendi çirkin bakış açılarıyla değerlendiren insanlar da bulunmaktadır. Bunların bir kısmı basında ve sosyal medyada kendilerini göstermekte, içlerindeki sevgisiz, bencil ve karanlık dünyayı dışa vurmaktadırlar.
Bahsettiğimiz karikatür bu tip insanların durumlarını yansıtması bakımından çok önemlidir.
Göçmenler” başlıklı karikatürde Aylan Kurdi’nin kıyıya vuran cesedi bir balon içinde görünüyor ve yanında “Küçük Aylan büyüdüğünde ne olurdu?” diye soruluyor. Bu sorunun altında da koşarak kaçan bir kadını, elleri açık halde kovalayan iki erkek görülüyor. Karikatürün altında da Fransızca’da arkadan elle tacizde bulunanlar için kullanılan ‘Tripoteur’ kelimesi kullanılarak “Almanya’da tacizci” olacağı ifade ediliyor.
Bu, akıl hastalığı derecesindeki yaklaşımın nasıl bir açıklaması olabilir? 3 yaşındaki bir yavrunun gelecekte ahlaksız olacağını ima etmek nasıl bir ahlaksızlıktır? Kendilerine sığınmaya çalışan bir mülteci yavruyu en iyi şekilde ağırlamak, ona şefkat göstermek, güzel bir gelecek hazırlamak varken, onu potansiyel suçlu ilan etmek kelimenin en hafif tabiriyle insanlıkdışıdır.
Burada örneği görülen vicdanın kararması aklın felç etmekte ve bu durum her türlü zulme kapı açmaktadır. Vicdan, Allah’ın hakkı dile getiren sesi, ilhamıdır. Vicdan denilen nimetten kişinin mahrum olması, tamamen kendi yapıp ettikleri ve imanını kaybetmesi, isyan yoluna sapması sebebiyledir. Darwinist yaklaşım her türlü ahlaki kuralı insan uydurması olarak gördüğünden herhangi bir ahlaki ilkeye bağlı bulunmayı reddeder. Her insanın kendi kurallarına göre yaşamasını, sahte bir özgürlüğü öngürür. Böyle olunca da toplumu ayakta tutan tüm dinamikler ortadan kalkar.
Dünyada yaşanan tüm bu zulümlere ve acılara son vermek için başta okullarda verilen Darwinizm eğitime son verilmelidir. İnsanlar, doğal şartlarda tesadüflerle değil, Allah tarafından var edildiklerini bilmelidirler. Okullarda yaratılış delilleri anlatılmalıdır.
İnsan hayatı boyunca yaptığı her işten sorumlu olduğunu ve öldüğünde hesap vermek üzere Allah’ın huzuruna çıkacağını bildiğinde etrafına zarar vermekten kaçınacak, çevresine ve insanlığa faydalı olmak için çaba gösterecektir.
Damla Çiğdem
Cok etkili ve güzel bir paylasım olmus
MaşaAllah çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Allah razı olsun.
Yazinizi severek ve begenerek okudum. Allah etkili kilsin insaAllah
Darwinizm yok olmadan dünya’da zulmün bitmeyecegini herkes anlamali artik…