Aslan Kral Simba’yı bilirsiniz. Çocukluğumun en favori çizgi filmidir. Büyük fanıydım. Kitapları, dergileri, yapıştırıcıları hepsi hâlâ kütüphanemde duruyor.
Birkaç hafta önce sinemalarda yepyeni bir film çıktı: Mufasa. Simba’nın babası Mufasa’nın hikayesini, onun nasıl ormanın en sevilen Kralı olduğunu, hangi mücadeleleri verdiğini anlatan muhteşem bir film. Tabi ki hemen izledim. Vahşi doğanın ve görsellerin güzelliği, aslanlar arası yaşanan kavga ve savaş sahnelerinin gerçekliği, ince diyaloglar, en çok da öyküsü. Herşey çok keyifliydi. Ama beni en çok etkileyen şey, bu filmin çocukluğumdaki bazı duyguları erozyona uğratması oldu. Aslan Kral’ın orijinal çizgi filminde Simbanın çok kötü bir amcası vardı. Hatırlayın. Babasını sarp kayalıklardan aşağı düşüren hain bir amca. Meşhur façalı kötü aslan Skar…
Bu yeni film kötü amca Skar’dan da bahsediyor. Ve sıkı durun. Skar aslında dünya iyisi bir çocukmuş. Mufasa, onun öz be öz kardeşi değilmiş meğer. Mufasa ailesini kaybedince, Skar onu ormanda buluyor, boğulmaktan kurtarıyor ve onunla kardeş olmak istiyor. Babasını ve annesini onlarla kalması için ikna ediyor. Skar yıllarca kardeş gibi gördüğü Mufasa’yı çok ama çok seviyor hatta onun eninde sonunda ormanın kralı olacağını bile biliyor ve bundan gurur duyuyor.
Ama bir gün bir şey oluyor… Onu söylemeyeyim (merak edin😅). Skar’ın kalbi çok kırılıyor ve kardeşi Mufasa tarafından ihanete uğramış hissediyor kendini. İlk defa haksızlık duygusuyla tanışıyor. İçindeki sevgi ve hayranlık, zamanla kin ve nefrete dönüşüyor… Hatta onun ölmesini isteyecek kadar gözünü kan bürüyor… Tabi Mufasa neler olup bittiğini tam olarak anlamasa da, Skar’ın içinde fırtınalar kopuyor…
Şimdi bu hikayeyi neden anlattım diyebilirsiniz. Size de bir yerden tanıdık gelmiyor mu? Etrafımıza şöyle bir dönüp bakalım. Aynı evde, aynı odada, hatta aynı yatakta büyüyen kardeşler, beraber ağlayıp beraber gülen, aynı yemeği, aynı kıyafeti paylaşan, birbirlerini canını verecek kadar koruyup kollayan kardeşler, gün geliyor birbirlerinin en büyük düşmanı oluveriyor. Kötülüğünü isteyecek kadar, son nefesinde bile affetmeyecek kadar…
Neden böyle oluyor ? Çünki insan hayatının bir döneminde haksızlık, adaletsizlik duygusuyla yüzleşiyor. Onda olan bazı şeylerin kendinde olmadığını farkedince, haset duygusu bir virüs gibi kana bulaşıyor ve artık bedenin her zerresini sarıyor. Mesela; “Onu benden daha çok sevdiler, ona benden daha çok müsamaha gösterdiler, önce ben başarmıştım, ben emek vermiştim, o ise hazıra kondu, o hiç ezilmedi, tüm zorlukları ve dayakları ben yedim. Cefasını ben çektim sefasını o sürüyor…”. Ve ardından gelen haksızlık duygusu. Veyahut; “O neden benden daha güzel? Neden benden daha çok karizmatik? Neden takdiri ve dikkati topluyor da beni kimse görmüyor ? Neden benden daha mutlu? Neden onun sahip olduklarına ben sahip değilim? Ben de aynı güzellikleri haketmiyor muyum?…” Tüm bu sorular böyle uzar gider. Tanıdık geldi mi size de?
Belki itiraf etmesi zor. Ama kardeş kavgalarının altında yatan sebepler zannettiğimizden çok daha derin ve acı duygulardır. Dışarıdan bakıldığında para kavgası derler, miras yüzünden derler, ticaret derler, zor gününde yardımına koşmadı, borç vermedi derler. Derler oğlu derler. Hepsi bahane. Hepsi birer ambalaj.
Kardeş kavgasının altında yatan şey çok büyük bir yaradır. Adı Sevgisizliktir. Yine o canına yandığım Değersizlik duygusudur. Onu senden daha çok sevdiklerini düşündüğün için, kendini yeteri kadar sevmediğin için. Seni doğuran anadan, seni büyüten babadan bir türlü o “aferin” lafını duymadığın için öfkelenirsin tüm dünyaya. En çok da ‘karındaşlarına’…
“Başkasına gerek yok. Düşmanı anam da doğurur” diye acı bir deyim var Anadolu’da. Düşman değil, bir zamanlar canından çok sevdiğin kardeşin o senin.
Keşke çok sorgulamadan, hep alacaklı gibi davranmadan, yargılamadan, kıyaslamadan, değiştirmeye çalışmadan, hem kendimizi, hem de onu olduğu gibi sevip kabul edebilseydik. Başarılarını takdir edip ondan daha çok mutlu olsaydık, hayat bize daha çok cömert davranırdı. Ve keşke o anne-baba biraz daha adil mi olsaydı..? Belki o zaman kardeşim düşmanım değil, ömür boyu dostum olurdu, yoldaşım olurdu…
Belki de Mufasa göründüğü kadar yiğit ve kahraman değildi. Skar zannettiğimiz kadar hain ve kötü değildi… Kim bilir.
Sevgiyle 💔
Cemile Tetik 💐