Son günlerde hepimizin gözbebeği güzeller güzeli ülkemiz Türkiye’de hoş olmayan olaylar cereyan etmekte. Masumane isteklerle başlayan demokratik hak kullanımı maalesef provakatörler vasıtası ile amacından sapmış, devlete isyana varan davranışlar sergilenmiştir. İçinde yaşadığımız Belçika’da ise sosyal medya üzerinden militanlık seviyesine varan yazılar ve kıştırtmalar, asılsız ve kafa karıştırıcı haberler, bilgi kirliliği ve yaşanan tartışmalar insanımızı günden güne ayrıştırmaya yönelik şekilde devam etmektedir. Bu gelecek günler için çok büyük bir tehlike arz etmektedir.
Avrupa ülkelerinde de son zamanlarda artan islamafobi, ırkçılık, ayrımcılığın yanı sıra hala adaletsizliklerin yaşandığı, günden güne ekonomik kriz bahanesi ile kısıtlanan sosyal haklar, işsizlik paralarının düşürülmesi, eğitimde ve iş bulmada fırsat eşitliğinin olmaması, içinde yaşadığımız adına Türk mahallesi dediğimiz varoşlardaki düzensizlikler devam ederken ve bu düzensizlikler ile mücadele etmemiz gerekirken maalesef belirli bir kesim Türkiye deki iç politikaya kilitlenmiş, ilgi duymayanları da tabiri caizse sosyal medya baskısı ile bu yönde hareket etmeye zorlamaktadırlar.
Belçika’da 2 gencimiz 937 gün morgta rehin kaldı, kimse yürüyüş yapmadı, camilerimize kesik domuz kafası bırakıldı kimse kılını kıpırdatmadı, cezaevlerinde vatandaşlarımız gardiyanlar tarafından öldürüldü otopside organları çalındı kimse duymadı. Bunlar sadece bazı örnekler….
Yaşadığımız ülkenin sorunlarına duyarsız, vücudu Belçika’da, beyni Türkiye’de yeni moda bir topluma doğru gidiyoruz.
Bizlere düşen tüm insanlarımızı ayrıştırmadan, ötekileştirmeden önce yaşadığımız ülkedeki toplumun sorunlarına duyarlı, daha sonra kendi ülkemizin sorunlarına duyarlı olmaktır.
Herkes demokrasi kuralları çerçevesinde hak ve özgürlüklerini sonuna kadar kullanmalıdır.
Ama mutlaka demokrasi kuralları içerisinde…
Şükrü Sağlam
