(AA) – Şair, yazar ve çevirmen Orhan Veli Kanık, vefatının 67’inci yılında anılıyor.
Türk edebiyatının ünlü şairlerinden Kanık, 13 Nisan 1914’te, klarnet ustası Mehmet Veli Kanık ile Fatma Nigar Hanım’ın ilk çocukları olarak, İstanbul Beykoz’da dünyaya geldi.
Çocukluk yıllarını İstanbul’da geçiren şair, eğitim hayatına 1921’de Akaretler’de bulunan Anafartalar İlkokulu’nun ana sınıfında başladı ve sonra Galatasaray Lisesi’nin ilk kısmına geçti.
Kanık, 1925’te babasının Cumhurbaşkanlığı Bando Şefliği’ne tayini nedeniyle, ailesiyle birlikte Ankara’ya taşındı. Burada ise Gazi İlkokulu’na giden Kanık, bu yaşlarda edebiyata ilgi duymaya başladı ve Kanık’ın ilgisini ilk olarak öğretmeni Sedat Bey fark etti.
Sedat Bey’in sürekli yazmaya teşvik ettiği Kanık’ın çocukluk yıllarında kaleme aldığı ”Çocuk Dünyası” adlı ilk öyküsü, bir dergide yayımlandı. “Anneme” adlı ilk şiiri ise Balıkesir’de çıkan “Gençler Yolu” dergisinin, 15 Mayıs 1929 tarihli 6’ncı sayısında yer aldı. Kanık, orta öğrenimini 1932’de yatılı olarak okuduğu Ankara Gazi Lisesi’nde tamamladı.
Gençlik yıllarında Ankara Erkek Lisesi’nin yayın organı “Sesimiz” dergisinde de çalışmaları yayımlanan Kanık’ın, ilk şiirlerinde Necip Fazıl Kısakürek’in etkisi görüldü. Lise yıllarında Şair Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat ile arkadaş olan Kanık’ın bu arkadaşlığı edebiyat kariyerinin başlangıcı oldu. Aynı tarzda şiirler yazan Kanık, Anday ve Rifat’ın bu tarzlarının “garip” bulunması üzerine, ortaya koydukları yeni şiir anlayışlarına “Garip” adını verdiler.
36 yaşında vefat etti
Bu süreçte öğretmenleri arasında yer alan ünlü şair Ahmet Hamdi Tanpınar başta olmak üzere, Halil Vedat Fıratlı ve Yahya Saim Sinanoğlu’nun desteğini alan grup, yeni tarzlarını “Garip” başlığı altındaki bir bildiri ile “Varlık” dergisinin 1 Aralık 1939 tarihli 154’üncü sayısında açıkladı. Daha sonra grup, 1941’de “Garip” adlı şiir kitabını okuyucuyla buluşturdu. Bu eserde Orhan Veli’nin 24, Oktay Rıfat’ın 21, Melih Cevdet Anday’ın ise 16 şiiri yer aldı.
İlk şiirlerinde Mehmet Ali Sel imzasını kullanan ve aşk, özlem, çocukluk anıları gibi temaları ele alan Kanık, 1933’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne kaydoldu. Daha sonraki yıllarda buradaki öğrenimini yarıda bırakan usta şair, 1935’te bir süre yardımcı öğretmen olarak çalıştı. 1936-1942 yılları arasında, PTT Genel Müdürlüğü Telgraf İşleri Reisliği Milletlerarası Nizamlar Bürosu’nda memurluk yapan Kanık, 1942’de Gelibolu’nun Kavak köyünde piyade yedek subayı olarak askerlik görevini yerine getirdi.
Terhis olduktan sonra 1944’te Ankara’ya dönen Kanık, Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda memur olarak kısa bir süre çalıştı. Bu görevi sırasında “MEB Dünya Edebiyatlarından Tercümeler” serisinde Fransızcadan çeviriler yaptı. Daha sonra dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer’in yönetimine uyum sağlayamayarak 1947’de memurluktan istifa etti.
Sonraki yıllarda geçimini yazarlık ve çevirmenlik yaparak sağlayan Orhan Veli Kanık, “İnsan”, “Ses”, “Gençlik”, “Küllük”, “İnkılapçı Gençlik”, “Demet”, “İşte ve Aile” gibi dönemin popüler kültür sanat dergilerinde manzume ve düz yazılar kaleme aldı. Mehmet Ali Aybar’ın çıkardığı Hür ve Zincirli Hürriyet gazetelerinde, 1947’de yarı siyasal değinmeler ve eleştiriler de kaleme alan Kanık, 1 Ocak 1949’da Ankara’da “Yaprak” dergisini 28 sayı boyunca çıkardı. Kanık, 1948’de ise bir süre, “Ulus” gazetesinde, “Yolcu Notları” başlığı altında makaleler yazdı.
Orhan Veli Kanık, geçirdiği beyin kanaması sebebiyle 14 Kasım 1950’de Cerrahpaşa Hastanesi’nde vefat etti ve Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi.
Sanat anlayışı
Türk edebiyatı tarihinde yenilikçi fikirlerin ilk savunucularından biri olan Kanık, şiirin ölçü, uyak gibi kalıplardan ve kurallardan bağımsızlaşarak yazılabileceğini savundu.
Yazı ve şiirlerinde hicivsel bir üslupla mizah ögelerinden yararlanan Kanık, sürekli olarak kendini ve kalemini geliştirmeye çalıştı. Kanık, eserlerinde ağır sanat ifadeleri, kalıplaşmış benzetmeler yerine, daha basit ve yalın olan halk dili kullanmayı benimsedi.
Çocuk hikayeleri yazan La Fontaine ile Nasreddin Hoca öykülerini, şiirsel forma dönüştüren Kanık’ın önemli eserlerinden bazıları İngilizce, Fransızca, Rusça ve Yunanca gibi dillere çevrildi.
Şiirlerinde özellikle İstanbul’a olan hayranlığını dile getiren Kanık’ın Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday’la birlikte çıkardığı “Garip”, daha sonra sadece yalnız kendi şiirlerinin yer aldığı, 1945’te yayımlanan “Garip”in yanı sıra “Vazgeçemediğim”, “Destan Gibi”, “Yenisi” ve “Karşı” adlı şiir kitapları yayınlandı.
Düzyazı, eleştiri ve hikayeler de yazan usta şairin, aralarında “Bir Kapı Ya Açık Durmalı Ya Kapalı”, “La Fontaine’in Masalları”, “Scapin’in Dolapları” ve “Fransız Şiiri Antolojisi” olmak üzere toplam 12 çeviri kitabı bulunuyor.