Bir pazar sabahı kalkıp keyfimizden feragat edip Belçika’da sandığı gittik. Eee ne olmuş gittinse seçtin ya a kuzum.
Çıkıpta bir babayiğit diyor mu vatandaşa; “Efendim malumunuz 1 Eylül 2019 itibari ile Belçika’da haram et yiyorsunuz. Bizi seçtiniz ama biz bu işe bir çözüm getiremedik. Boğazınızın çaresine bakın.” diyebiliyorlar mı..?
Pardon belki demişlerdir basına sızmamıştır.
Sessiz söylemiş olabilirler çünkü kasapların hatırına dokunur.
Peki müslüman kasaplardan bir tanesi “Ben bu işi bırakıyorum, hayvanlar artık şoklama ile kesiliyor. Milletin vebaline giremem” deyip dükkanına kilit vurdu mu..? Müslüman kasap ya…
Bizler yukardan aşağı aşağıdan yukarı hangi makamda yada hangi sorumluluk mevkinde olursak olalım, aile reisleri aile fertleri bilumum hepimiz aynıyız.
Yaşadığımız ülkede neler olup bittiğini masaya yatırmadan soframızdaki haramı helali irdelemeden Türkiye’de iktidarı deviriyor, muhalefeti başa getiriyor, Amarika’yı defe geriyor, Suud Kralı’nı cehenneme gönderiyoruz. Filistin’in yanındayız, İsarail’e demediğimizi bırakmıyoruz.
Demem şu ki, neyi nerede nasıl yapacağımıza şaşırdık. Yediğimiz etten bihaberiz. Falan ülkede falan hükümeti devirip falan hükümeti kuruyoruz.
*
Sâhi durum nedir kuzum,
Sofran helâl mi hanım,
Kimseye dokunmasın yazım,
Af buyrun kendime sözüm.
*
Var kasaba et değil kemik iste,
Al baltayı parçala kütükte,
Kurul baş köşeye aile reisiyim de,
Sorğulama yediğini boş ver be.
*
Kürsüde etmedin mi doğruluğa yemin,
Koltukmu korkun kayacak mı zemin,
Suya sabuna dokunmazsın hemşerim
Ektir de saçın görülmesin kelin.
*
Abdil’im pardon desem yol verir misin,
Vurdum duymaz geliyormu sesim,
Kalem işte döküldü yine mürekkebim,
Haram helâl bilmem dev gibi yerim.
Abdil Göktekin