Brüksel’de “Kuvayı Milliye Ruhu” anlatıldı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İYİ Parti GİK kurucu üyesi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ve Eski Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu, Brüksel’de “Kuvayı Milliye Ruhu” adı altında düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldılar.

Avrupa Türk Derneği Başkanı Ahmet Aytaç’ın organize ettiği konferans, girişimci Olcay Çivrilli’nin sahibi olduğu Hünkar Sofrası’nda düzenlendi.

Aralarında Schaerbeek Belediyesi Meclis Üyesi Döne Sönmez’in de yer aldığı çok sayıda seçkin davetlinin katılımıyla gerçekleşen konferansta açılış konuşmasını yapan Ahmet Aytaç, “Türkiye’den binlerce kilometre uzaklıkta bir araya gelerek, aynı ruhu tekrar canlandırmak üzere ve bu ruha ta Orta Asya’dan başlayıp, Avrupa’nın bir ucuna kadar ruhlarını üfleyen o yiğitlerin torunları olarak hepimiz bir aradayız.” Diye konuştu.

“Ulvi bir düşünceyle harekettir”

“Bazı meseleler vardır ki, siyasetin üstündedir ve her Türk ferdinin, ülke vatandaşlarının benimsemesi gereken ve onu kendisine ilke edinen, bayrak olarak görmesi gereken hususlar vardır.” diyerek sözlerine başlayan İYİ parti Milletvekili Tarihçi Yusuf Halaçoğlu, Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Milli Mücadele için kendini feda eden bütün insanların tek emmelerini şu sözlerle anlattı: “Düşman tarafından istila edilmiş ülkemizin, onlardan kurtarılması için mücadele etmişlerdir. Aslında çok ulvi bir düşünceyle harekettir. Ne Mustafa Kemal Paşa hazretleri Cumhurbaşkanı olmak için ne diğerleri bakan olmak için ne herhangi bir makam ve mevkiye gelmek için bu mücadeleyi vermediler. Samsun’a 16 Mayıs’ta hareket ettiği zaman Mustafa Kemal Atatürk, böyle bir ulvi meseleyle yola çıkmıştı. Gerçek bir vatanseverlerin, gerçek milletini sevem insanların yapacağı şeydir.”

Bağımsız vatan

“Zenginlikten önce ne gelir?” Sorusunu soran Halaçoğlu, sorduğu soruya “Vatan” diye cevap verirken, konuşmasının devamında, “Vatanın haliyle bağımsız ve hür olması gerekir. Hür olmalı ki, millet de rahat olsun. Aksi takdirde hiçbir şeyin önemi kalmıyor. Düşman işgali altındaki topraklarda. Millete millet diyemezsiniz. Yine çizmesi altında olan vatana da, bağımsız bir vatan olmadığı için vatan diyemezsiniz.” dedi.

Milli Mücadele’de Kasım Karabekir örneği

Milli Mücadele döneminde Padişah yanlıları ile Kuvayı Milliye için mücadele edenler arasında bir takım anlaşmazlıkların olduğunu anlatan Halaçoğlu, “Kuvayı Milliye’nin Anadolu’dan başlattığı hareketi başarıya ulaşıyor. Burada Kazım Karabekir’i de rahmetle anmamız lazım. Rütbe olarak Atatürk’ten üstün olmasına rağmen, Samsun’a ilk çıktığında, karşısına durup, selam verip “Emrinizdeyiz” demesi, normalde onu tutuklaması emredildiği halde, onu tutuklamayıp, “Sizin yanınızda yer alıyorum” diyerek Atatürk’ün yanında mücadeleyi sürdürmesi, gerçekten bugün için de ibretle anılacak şeylerdir.” dedi.

Eski Türkiye, yeni Türkiye meselesi

Halaçoğlu, son dönemlerde Yeni Türkiye sözüne atıfta bulunarak, “Önüne binlerce engel çıkarılan. Silah kaçırmak suretiyle ancak silahlanan bir Kuvayı Milliye’den bahsediyoruz. Bir mücadeleden bahsediyoruz. Şimdi bu mücadeleyi vermiş insanların kurdukları Cumhuriyet’te yaşıyoruz. Bu Cumhuriyet’in her halukarda korunması gerekmektedir tarafımızdan. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi dışında bir yönetim tarzına girmesine müsade etmemesi gerekiyor. Bu herkesin üzerine vazifedir. Zira, Türkiye’nin eski veya yeni olarak adlandırılmasını da kimse beklememeli. Eğer bir Cumhuriyete Devlete siz yeni diyorsanız, eskiyse batıyorsunuz demektir. Buna kimsenin hakkı yoktur. Çünkü kurucular her türlü fedakarlığı yapmış, canlarını vermiş, şehid olmuşlar ve Cumhuriyeti kurmuşlar. Bu Cumhuriyet, Osmanlı Cumhuriyeti gibi köhneleşmiş, bir yönetimden kurtarmıştır Türk milletini.” Diye konuştu

Kudüs meselesi

Son günlerde gündemi oldukça meşgul eden Kudüs meselesine de değinen Halaçoğlu, “Barzani tarafından gerçekleştirilen referanduma da değinen Halaçoğlu, Barzani’nin bu referandumdan başarısız çıktığını belirterek, Akdeniz’e kadar uzanacak bir Kürt devleti hayalinin suya düştüğünü söyledi ve “Bu defa mesele farklı bir boyuta ulaştırılmak için Kudüs meselesi gündeme getirildi. Yoksa Kudüs konusu çok önceden alınmış bir karardı. Yani bir yerde, barutun fitili tekrar ateşlendi. Çünkü Suriye ve Irak hareketiyle herhangi bir şekilde devletler arasında bir çatışmayı istemelerine rağmen başaramadılar. Burada özellikle İran’la Türkiye’nin çatışması isteniyordu. Bu çatışma olmadı. Bunun için şimdi Kudüs fitili ateşlendi ve şimdi bununla bir devletler arasında bir savaşa meyil ettirmeye çalışıyorlar.” dedi.

İYİ Parti’nin hedefi

Kısa bir süre önce Meral Akşener’in kurduğu İYİ partiyle ilgili de konuşan Halaçoğlu, “Biz nasıl ki Kuvayı Milliye hareketi kendi çıkarlarını, kendi menfaatlerini düşünmeden ülkesinin düşmandan temizlenmesi için bir mücadeleye girmiş ve bu mücadelede başarıya ulaşmışsa, biz de şimdi diyoruz ki, aynı ruh ve heyecanla bize Türkiye Cumhuriyeti’ni teslim edenlerin, teslim ettikleri şekilde daha da ileriye götürmek suretiyle rayına oturtmaya ve tek adam yönetiminden denokratik parlamenter sisteme döndürmeye hedefliyoruz. Bunu başaracağız Allah’ın izniyle.” Şeklinde konuştu.

“Memleketin halini takip etmek zorundadır”

Eski Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu ise, herkesi devlet meselelerine duyarlı olması gerektiğini belirterek, “Milletini seven, Devletini seven, kendi inançlarını, medeniyetini, kültürünü yaşatmak isteyen her Türk evladı, diğer milletlerin evlatları gibi, memleketin halini takip etmek zorundadır. Devletimizin, milletimizin durumu nedir? Dünyada neler olup bitiyor? Bizi bekleyen iyi veya kötü şeyler nedir? Bunları bilmek mecburiyetindedir. Eğer bu yolda gayret sarfetmezse, bütün dünyada sorumlu olur. İşte bu toplantılar birbirimizle görüş alışverişi yapmak için meydana getiriliyor.” diye konuştu.

Lozan tartışması

Lozan açılsın mı tartışmasına değinen Somuncuoğlu, konuşmasında şu sözleri sarfetti:

“Kazım Karabekir Paşa, Fevzi Çakmak Paşa, hepsi vatansever insanlar, büyük insanlar. Fakat öyle bir ümitsizliğe kapılmışlar ki, mandacılığa herkes razı olmuş. Yalnız bir ihtilaf var. Amerikan mandası mı daha iyi? Yoksa İngiliz mandası mı daha iyi? Bir bölünme var. bir kişi var ki, “Manda asla kabul edilemez, ya İstiklal, ya ölüm” diyor. Sonunda da Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluyor. Lozan’ı tartışmaya açalım diyor bizim yetkilimiz. Lozan’ı tartışmaya açmak edemek, Devletimizin kuruluş tapusunun iptal edilmesi demektir. Bu korkunç bir söz. Asla kabul edilemez.”

Cafer Yıldırımer

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.