“Bizim elde evlilikler mi, evcilikler mi?”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
“Eee hanım gel bakalım.”
“Buyur herif!”
“Hazırlanın bakalım bu yıl izne gidip şu çocukları baş göz edelim, konuş kızınla, oğlunla mürüvvetlerini görelim.”
“Tamam bey kimi alacağız? Kime vereceğiz?”
“Kız mı yok canım memlekette. Bugüne bugün Avrupa’dan varıyoruz. Mersedesimiz de var. Hangi kapıya varsak verirler kızlarını oğlumuza seçme hakkı bizim…”
“Bey sen Mersedesi mi evlendiriyorsun? Çocukları mı?”
Hiddetlenen herif: “Allah Allah sana mı düştü şimdi bu soru?”
Eşini daha fazla kızdırmak istemeyen hanım kapının çalan ziline bakmak için  kapıya yönelir gece oldukça ilerlediğinden evin oğlu gelmiştir. “Heee sen miydin yavrum, nerede kaldın bu saate kadar?”
“Hiiiç arkadaşlarla biraz eğlendik. Gel hele çocuğum biraz oturup konuşalım.”
“Ne konusacağız anne sabah konuşuruz!”
“Yok yavrum şimdi konuşacağız.”
“Ooo anne ben yorgunum. Ne deyeceksen deyiver şimdi…”
“Oğluuum biz sizin yaşınızdayken sizler doğmuştunuz, babanla biz torunlarımızı sevmek istiyoruz!”
“Sırası mı bu nereden çıktı şimdi? Ne aceleniz var daha yeni değdim 22’me oooff bee annee…”
Bu sesle uyanan yan odadaki kız da açar kapıyı hafiften… “Beş dakika uyutmuyorsunuz, bu ne gürültü gece yarısı?”
Yüzünü kızına çeviren anne; “Bak kızım bundan sonra seni de sürekli mutfakta bana yardım ederken göreceğim. Yarın öbür gün yuva kuracan. Elin oğlu yemek ister yemek. Ona göre kısa zamanda öğren yemek yapmayı!”
“Amaan anneee gece yarısı bunun için mi gürültü?… Ne yemeği? Yesin patatesi baksın işine  hııımmmm  uyuyacağım bee uuufff.”
“Vay anaaam işimiz var bu çocuklarınan, uyu uyuya bilirsen bu saatten sonra.”
Usulca kapıyı aralayıp yatmak için odasına giren evin hanımı eşinin uyuduğunu düşündüğünden beklenmedik bir sesle irkilir…
“Ne oldu ne dediler?”
Kocayı kızdırmamak için; “Hiiiç bişey” diye geçiştirmek isteyen hanıma eşinin ikinci sorusu geçikmedi; “Çıkart ağzındaki baklayı ne demek hiiç?”
“Niyetleri yokta yine konuşurum. Ben gönüllerini ederim hadi uyu…”
“Aç kulağını hanım” diye bağıran baba, sesini yükseltip bu arada yetişkinlere mesaj vermek ister bir ses tonuyla; “Adamın tepesini attırmayın. Sürerim hepinizi evden. Olacak bu sene bu iş o kadar.”
Annelerinin de zordurumda kalmalarını istemeyen çocuklar, sessis kalıp, dişlerini sıkarlar ve “Haydi hayırlısı baba, senin dediğin olsun bakalııım nere kadar.” derler.
Aslına bakılırsa babanın niyeti de çocuklarının yanlış bir dala konup heba olmalarından korkması ve aceleciliği de bundandır…
Babanın buradaki eksikliği, çocuklarla güzel istişare yapıp iyi diyalog kurmadığından. Daha sonra boşanmalar ve ailede facialar bu yüzden baş gösteriyor…
Bizim elde evlilikler 
Dostlar izine gelmişler,
Köyde kimin kızı güzel, sormuşlar,
Öbür akşam dünür olmuşlar.
      ***
Baba demiş kızım verdim seni,
Kız diyememiş saygıdan, baba sattın beni,
Aşkıma benzin döküp yaktın beni.
      ***
Sesi kes; helvan, çerezin dökülecek,
Öbür gün nişan yüzüğün takılacak,
Nikah masasında tapın yapılacak.
     ***
Çalgıcı geldi, oynayın bakalım,
Oynasın köçekler paraları takalım,
Abdilim olmaz böyle ağardı sakalım.
     —
Tabi düğün olur da içki koymaz mı beyler masaya. Hem sünneti uygula hem de takıl kafana göre…
Çalgıcı bütün gücüyle üflerken zurnaya… Ötelerden bir ses; “Durun durun ezan okunuyor… İyi ki, duyduk”… Ezan biter bitmez kaldığı yerden devam. Vur patlasın çal oynasın. Kimse düşünmez bir kaç ihtiyar camide hiç olmazsa 15 dakika çalmayalım da namazı bitirsinler…
Öbür gün gelini bindirecekler Mersedese. Şimdi işin teferruatına taktılar yine. “Aman ha gelini sağdan bindirin.” “Bak heleee iyi ki, unutmamışlar.” Tam binecekken; “Hocam bir dua okuyuversene.” Tabi hoca okuyacak, akşamdan kalan sarhoş da amin diyecek. Duayı ne güzel tastikliyorlar…
 —
Hoca kaldırdı elini semaya,
Sarhoş amin dedi duaya,
Haydi hayırlısı buyurun çocuklar yuvaya.
        ***
Farklı kültürden iki genç bir araya geliyor,
Boşanan, boşanana mahkeme salonları doluyor,
Taze yavruların umutları yok oluyor.
        ***
Nişan, düğün hepsi planmış,
Audi, Mersedes yalanmış,
Belli ki, olan olmayanı kullanmış.
        ***
Altın, akçe değil “AŞK” lazım,
İşittikce mutsuzları artıyor sızım,
Yaprağım dökülüp kışa dönüyor yazım.
        ***
Ne oldu kuzuuum çabuk boşandınız?
Ne olacaktı anaa ne sandınız?
Beni satarken bana mı sordunuz?
        ***
Ne yapayım kuzuum kaderin böyleymiş,
Baban hatırdan çıkamayıp söz vermiş,
Giiit anaaa, de babama kızın geri gelmiş.
        ***
Sıkılmadan ikinci, ücüncü düğünü yapıyorlar,
Yaratana değil, paraya tapıyorlar,
Allah’tan korkmaz bir de kulp takıyorlar.
  —
Bizler küçükken oyun oynardık taştan topraktan evler yapar daha sonrada arkadaşlar arasında bir kavga bir dövüş, yaptıklarımızı geri yıkardık.
Şimdi büyüdük ama aynı evcilik oyunları devam ediyor. Büyükler reva mı bu?
Hikaye & şiir: Abdil Göktekin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.