Brüksel’in neredeyse merkezi denilebilecek, trafikte kullanılan önemli şehir içi tünellerinden bir tanesinin yakınında, Plas Madou Meydanı’nda ve yine en önemli metro güzergahı yakınında biz Türklerin yoğunlukta olduğumuz Senjos ve Sıkarbek bölgesinde dünyanın neresinde olursa olsun teröre hayır gayesiyle açılan bu çadıra 1-Nisan 2016 cuma günü saat 16 da az sayıdaki katılım… Biz de birliğin sağlanamadığının bir ölçüsü olarak dikkatimi celp etti.
***
Belçika’da 700 civarında Türk Derneği ve çok sayıda siyasetle meşgul olanlarımızın tamamı bugünkü basın toplantısının olduğu Türk çadırında olmaları gerekmiyor muydu?
***
Bakın 700 civarında dernekten bahsediliyor sadece dernek başkanları beyler lûtf edip buraya teşrif buyursalardı 700 kişi, yanlarında birkaç kişi ile gelmiş olsalardı 1500-2000 kişi olurken bizlerde boyaları cilaları olur hayli bir topluluk olurduk.
***
Bizim dernek başkanlarımız ve siyasetçilerimiz vatan millet adına ve yaşadığımız ekmeğini yediğimiz Avrupa ülkelerinde teröre karşı bir araya gelmek için neden güzelce istişarelerde bulunup sağcısı solcusu, diyanetçisi milli görüşçüsü, Mhp‘lisi , Chp’lisi, velhasılı şucusu bucusu tek ses olamıyoruz?
***
Bunda bir bit yeniği yok mu sizce? Evet var birimizin yaptığına köyden kasabaya – ülkeden dünyaya – korucudan cumhurbaşkanına bir diğerimiz haset ediyoruz. Hak için hakikati alkışlamak yerine menfaat için bencillikten yana oluyor, bir işin doğruda yapıldığını bilsek karşı tarafın icraatının yanında olmuyoruz.
***
Birlikten beraberlikten söz etmek her birimizin dilinden gönüllerine inmiyor, nerde bozgunculuk, en iyimiz ordayız. Kimse kendisini ayın üstünde görmesin azizim Halep oradaysa arşın burada ata sözümüz tam da bize kılıf olup oturuyor.
Başlıkta ve paragraf başlarında (B) kullandım belki bir gün bu alfabeden yola çıkarak biz birlik ve beraberliği sağlar gerçekten -B- alfabemizle (BİZ) oluruz diye.
Politikacı mı? Dikkate alma onu!
Göremezsin seçim sonu,
Söz verdi ise unut onu,
Seninle mi uğraşacak,
kırdı kabuğunu.
*
Yalan mı yok kâsesinde!
Birinde kandıramazsa kandırır diğerinde,
Kaçıncı kadehsin menfaat âleminde?
Kırdı kabuğunu, muhatap olmaz seninle.
*
Öğrenemedinse ikinci yüzünü,
Dört aç bir dahaki seçimde gözünü,
Şeytan görsün en iyisinin yüzünü,
Abdil’im esirgeme söyle sözünü.
*
Okurda alır mı ki bundan ders,
Namaz için değil, takiyye aldığı abdest,
Menfaati yoksa harcamaz tek nefes,
Bismillah…politikacı iblisten mi aldı ki ders.
*
Seçmen darılacakken o darılır,
Mütevazılıkten bîhaber, kuruldukça kurulur,
Ay aman doğru söze kırılma ne olur,
Aka dursun bulanık sular, bir gün durulur.
*
Siyasetçi ile politikacıyı ayırt etmeli,
Vatan millet için ter dökeni bilmeli,
Hak yolunda olanın yanında olmalı,
İblisin talebesi sandığa gömülmeli.
*
Dernek başkanı oldum ağa,
Gerildikçe gerildim koltuğa,
Adım deyişsin başkan bey deyin bana,
Elim cebime girmez,bir çay ısmarlamam dosta.
*
Bu güne bu gün başkanım,
Uzatılmazsa mikrofon neden geleyim,
Haddimi bilmez bir ukalâyım,
Yapıştım koltuğa, bırakın burada öleyim.
Abdil Göktekin Not: Üzülecek alınıp kırılacak olursanız 1 Nisan şakası olarak kabul buyurun.
Muhteşem yazı ve şiirinize hayran kaldım. Tebrik ederim, kaleminize kuvvet lütfen aynen tekrarlayın kalemi benzeri tekrarlarsa yine.