“Belçika, yağmuru, çamuru ve soytarısı bol bir ülkedir”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin batı sınırından yaklaşık iki bin beş yüz kilometre kadar mesafelik uzaklığında yer alan Belçika’nın kendine has bazı özellikleri vardır, Pomfritleri, midyesi, birası, Atomium’u veyahut Büyük Meydan’ı gibi. Ancak bunların yanı sıra bazı başka özellikleri de var. Bolca yağan yağmuru, yağmur yüzünden meydana gelen çamuru ve o çamuru etrafındakilere saçan soytarıları gibi.

Hani derler ya “Çamur at, izi kalsın” diye. O çamuru attıkları vakit, sanki atom parçalamışçasına sevinen o soytarılar, çamurun kimlere ve ne şekilde bulaştığının ne farkındalar ne de umrundalar.

Dört gözle beklediğimiz Cumartesi günü, sabahın erken saatlerinde Gent’te ikamet eden bir arkadaşım aradı. Telefonda heyecanlı bir şekilde “Sizin BTMB derneği fetöcüymüş” diyerek bana “Dikkatli ol, sen de fetöcü olursun” dercesine, uyarıda bulundu. Bu arkadaşın iyi niyetinden ve saflığından hiç şüphe etmediğim için kendisine konuyla alakalı bir şey söylemeden, “tamam” demekle yetindikten sonra telefon konuşmasına son verdim. Ancak, sivrisinek misali ufak olan bu iftira her şeye rağmen miğde bulandırıyor, miğdeyi bulandırdığı gibi zihinleri de bulandırıp, sinirleri de geriyor. Her seferinde olduğu gibi, iki ucu boklu değnek yine elimize geliyor. Cevap versen, seviye düşecek, vermesen, “Bak kabullendi” denecek.

Dernek konusuna gelince. Kısa ismi BTMB olan Belçika Türkçe Medya Birliği derneğini kurduğumuz günden bu yana “Ya sabır” demekten bıktığım gibi, artık kurduğumuza ve kuracağımıza lanet okumaya başladım. Tek amacı ve tek hedefi, Belçika’da Türkçe yayın yapan medyayı bir arada tutarak, bu medya mensuplarına bir yandan manevi açıdan destek vermek, diğer yandan ise, yükselmesi için gerekli girişimleri göstermesini sağlamatı. Ancak, zaman zaman, “Bu derneği kurarak, acaba hata mı yaptık?” sorusunu kendi kendime sorduğum çok olmuştur.

Tamamen kendi cebimizden para vererek kurduğumuz ve yine kendi paralarımızla etkinlikler yaparak bu günlere getirdiğimiz bu derneği, kurduğumuz günlerde başkanlık hayalleri kurup, ayrılanların çamur atma alışkınlıkları bu günlere kadar sürdü geldi. Fakat bu zaman sarfında, o çamurlar dernekle uzaktan yakından ilgisi olan herkese sıçradı. Öyle ki, Türkiye’deki bazı kurumlara hakkımızda fetöcü olduğumuza dair iftira dolu bilgiler bile gitmiş.

Babam kahvehane köşelerini beklediği bir dönemde, 7 yaşındayken Milli Görüş’ün kapılarını aralayan, Zaman gazetesine bir günlüğüne bile abone olmayan, çocuklarımın hiçbirini okullarına göndermeyen ben, fetöcü diye şikayet edilmişim. 15 Temmuz’dan sonra sitemiz Yenivatan’da yaptığımız yayınlar yüzünden fetöcüleri temsil eden avukattan ihtarname alan ben? Üstelik, Zaman gazetesini kollarının altından düşürmeyenleri ve 15 Temmuz’a kadar çocuklarını onların okullarına gönderenlerin şimdi Ak Parti’yi temsil eden kurumlarda kol kanat gerdikleri bir dönemde. Ancak bu detayları bilmeyen insanlar, atılan çamurları ve gördükleri izlere, ne yazık ki, inanabiliyorlar. Bunun gerçek olmadığını bilerek, işlerine öyle geldiği için propagandasını yapanlar bile var. Ancak, hakkımda yapılan araştırmalardan sonra fetöcü olmadığım anlaşıldığı gibi, Türkiye’ye rahatça seyahat yaptığımı herkes görmüştür.

Dernek konusuna gelecek olursak. Açık konuşmak gerekirse, bu dernek kurulduğu günlerde, bazı medya organlarını ve sahiplerini tetikçi olarak kullanan ve görevden alınan eski Basın Müşaviri ile bugün Türk toplumunun oyları ile siyaset yapan bazı siyasetçileri (isimleri lazım değil) rahatsız etmişti. Neden mi? Nedenleri belli işte. Bazı gazetecileri rahat bir şekilde tetikçi olarak kullanamayacakları gibi kandıramayacaklardı. Ayrıca BTMB derneği üyesine dokundukları zaman karşılarında, bir derneği bulacaklarını da iyi biliyorlardı.

Bu derneğin arkasında fetöcülerin oldukları iddia ediliyorsa, ufak bir analiz yapalım:

  • Bu derneği fetöcüler kurdurduysa, çıkarları ne olabilir?
  • Bu derneğin hangi mensubu fetöcüdür?
  • Bu derneğin arkasında fetöcüler varsa, bunlar kimlerdir?
  • 15 Temmuz sırasında fetöcülerin merkezinde Y.K. ile gazetesi adına röportaj yapanlar neden bu derneğe üye değiller? Derneğin fetöcü derneği olduğu iddia ediliyorsa, bu gazete sahipleri neden yoklar?
  • 15 Temmuz’dan sonra günümüze kadar fetöcü işadamlarından ilan alan gazeteci de bu derneğe üye değil. Madem dernek fetöcü derneği, onun da bu derneğe üye olması gerekmez mi?
  • Fetöcülerden maddi destek alınıyorsa, ıspatı gerekmez mi?
  • Madem bu dernek üyeleri fetöcü, o halde fetöcülerin avukatı 11 Ağustos 2016’da neden ihtarname göndererek, bazı haberleri zorla kaldırttı (https://www.dailysabah.com/europe/2016/08/12/organization-with-links-to-the-terror-cult-threatens-belgian-turkish-anti-gulen-voice-with-jail).
  • Hala fetöcülerle görüşen bir kişinin, bugün bu iftirayı atanlardan birinin ekibine girdiğini herkes biliyor. Onun da bu derneğe üye olması gerekmiyor mu?

Kaldı ki, bu dernek üyelerinin tamamının 15 Temmuz sonrası yayınlarıyla fetöcülere karşı tutumu net olmuştur. Bu iftirayı üretenlerin siteleri 15 Temmuz’da neden fetöcülere karşı yayın yapmadı? Bu sorulması gereken belki en önemli soru. Siteleri açık nasıl olsa. O dönemde yayın yapmışlar mı, yapmamışlar mı, iyi bakın. O zaman kim fetöcü, kim değil belli olur.

Daha söylenecek çok şeyler var ancak bugüne kadar sustuysak ve hala birçok konuda susuyorsak saygımızdandır.

Lakin, Belçika’da bu şekilde “birlik” gibi atılımlar, daima birilerini korkutmuştur. Bu yüzdendir ki, Belçika’daki Türk toplumu bugüne kadar, birçok konuda geri kalmıştır. Erkin Koray’ın “Böyle gelmiş, böyle gidecek” şarkısının sözlerinde olduğu gibi, Belçika’daki toplumun her düzeyinde ve medya alanında da sorunlar, bugüne kadar böyle gelmiş ve maalesef böyle gitmeye devam edecek.

Madem ki, Belçika’daki Türk toplumu böyle bir yapıyı kaldıramıyor, o halde devam etmenin bir anlamı yok. Bu duruma gelinmesinde rolü olanların münasip yerlerine kırmızı Hint kınası çalmalarını öneriyorum. Bu şerefsizliğinizi tarih unutmayacak. Bütün bu olup, bitenler, bu alanda yer alan kalitesi düşük insanlar yüzündendir.

Lakin, buradan kavganın her iki muhatabına bir uyarıda bulunarak, ismimizin hiçbir konuda geçmemesini ve bizleri de kavgalarına alet etmemeleri konusunda ricada bulunuyoruz. Aksi takdirde, bir dahaki sefere konuşma dilimiz daha farklı olabilir ve bildiğimiz bazı şeyleri buradan yazarsak, bazıları sokağa rahatça çıkamazlar…

Not: “Sadece biz davet edildik” diyenlerin dikkatine. 11-17 Temmuz 2017 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen etkinliğe davet edildik. Ancak özel nedenlerden dolayı katılamadık. Sözkonusu davetiye, 6 Temmuz’da Zeynep Özeri isminde, BGYM görevlisinden geldi.

Cafer Yıldırımer

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.