BELÇİKA’YA GÖÇ HİKAYELERİ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1930 Emirdağ doğumlu Habib Poyraz 1964 senesinin Aralık ayında pasaportumu çıkarttırıp 1965 senesinin karlı bir kış gününde Belçika’ya 15 kişi turist olarak gelmeye karar verdik ve yola koyulduk, İstanbul sirkeci tren istasyonundan tren biletlerimizi aldık geride ailemizi ve vatanımızı bırakarak umuda yolculuğumuz başlamıştı. Tren Lyon’a gelesiye kadar kimse bizden bir şey sormadı. Orada inip tren değiştirip Belçika’ya giden trene binmemiz gerekiyormuş, biz bunu bilmedik.

Trenle birkaç istasyon daha geçmiştik ki içimize bir kurt düştü çat-pat tren kondüktörüne derdimizi anlatmaya çalıştık, ilk istasyonda inip tekrar Lyon’a dönüp oradan Lille istasyonuna kadar gidip oradan da Belçika Brüksel istikametine gitmemiz gerektiğini bize anlattı. Aynı bize tarif edildiği üzere Lyon Tren istasyonuna tekrar vardık, ordan Belçika Brüksel’e tren biletlerimizi aldık. Schaerbeek Tren istasyonuna gelinceye kadar kimse bizden bir şey sormadı sorunsuz şekilde Brüksel’e gelmiştik.

Allah işimizi rast getirdi gelir gelmez işi bulup çalışmaya başladık. Bir temizlik şirketinin Cam temizleme işinde bilfiil 30 sene aynı patronda çalıştım. Bu süre zarfında hiç hasta kalmadım, hiç somaj’a basmadım(işsizlik ücreti). Emekli olacağım zaman evraklarımı hazırlayan memur kalemini masaya vurarak daha ömrüm boyunca bir insanın aynı patronda aralıksız 30 yıl çalıştığına ilk defa rastlıyorum diyerek; ”Ya sen çok iyiyimişsin, ya da patronun çok iyiyimiş dedi. ”Bende; Ben iyi olmasam bu kadar zaman beni burada çalıştırırlarmıydı şeklinde cevap verdim.

Belçika’da yaşadığımız sürede çok şeylerle karşılaştık. Geldikten kısa bir süre sonra işçi olduk, ailemi ve çocuklarımı Türkiye’den yanıma aldırdım. Belçika’ya gelirken hepimizin iç dünyasında kendi hayalleri, umutları vardı. Bizimde ilk hedefimiz bir çift öküz parası, on  koyun parası kazanıp dönmekti .Gelişimden birkaç sene sonra düşündümki geri dönsek ne olur diye? Çocuklar o zamanın şartlarında köy yerinde cahil kalacaklar, belki okuyamayacaklar, uyum sağlamayacaklar diye düşünerek burada kalmaya karar verdim. Çocuklarımı okuttum; birtanesi Doktor; Bir tanesi Mühendis oldu. Bizler gibi zor işlerde çalışmadan şimdi kendi mesleklerini yapıyorlar. O yönden çok mutluyum.

İLK GELDİĞİMİZ YILLARDA PATRONLAR SOKAKLARDA İŞÇİ GEZİYORDU

Gurbet’te acısı ile tatlısı ile günlerimiz geçti, ilk geldiğimiz yıllarda patronlar sokaklarda işçi geziyordu. Bizlerde yeni geldiğimiz, yol, iz, dil bilmediğimiz için bodrum katlarında güneş görmeyen odalarda ağlıyorduk. Rue de la Chaumière 20 numaralı evde 30-40 kişi kalıyorduk. Akrabası olan, arkadaşı olan, ev bulan oradan ayrılıyordu.

Rahmetli Dedem biz çocukken “Yavrularım dünyada her lisanı konuşun, öğrenin. Hiç bir işe yaramadık bir lisan vardır, o da Çingene lisanı onuda öğrenin bir gün gelirde o da lazım olur” demişti. Buraya geldiğim ilk yıllarda dedemi hem andım hem ağladım. Hiç bir şey bilmiyoruz, yol soramıyoruz, ekmek almayı bilmiyoruz, ihtiyaçlarımızı söyleyemiyoruz çok zorluklarla ve öğrenme azmiyle mücadele edip sonunda iş yerinde başımızdaki şeflerin başına şef olmayı Allah bize nasip etti.

Emek vererek alın terimizle kazanarak çalıştık çocuklarımızı büyüttük, şu an Belçika’ya uyum sağlamış aynı zamanda da aslını unutmamış bir nesil yetiştirdiğim için mutluyum bu mutluluğumu şimdi torunlarla geçirerek emekliliğimin tadını çıkartıyorum.

HATIRLAR HATIRALAR

Bir gün bir arkadaşla 5 katlı bir binanın cam temizliğini yapmaya gitmiştik. Binanın toplantı salonunda camları sildik çıktık. Salonda bulunan askıdaki bir ceketten o zamanın parası Bin Belçika frankı çalınmış. Salona yabancı olarak biz camcılar girmiştik; ertesi günü eve polis geldi seni komiserlikten istiyorlar diye beni alıp götürdüler. Komiser bana hırsızlık olduğunu söylemedi. Olaydan patronumu haberdar ettim hemen o da komiserliğe geldi. Bana büyük bir itimatı olduğunu, benim böyle bir şey yapmayacağımı içi para dolu cüzdanını çıkartıp bana uzatarak bunu büyük bir güvenle bana emanet edebileceğini söyledi ve komiserlikten beraber ayrıldık. Daha sonra öğrendik ki o salondaki ceketten parayı orda çalışan başka birisi almış.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.