“Bakmak başka görmek başka” demiş bizden önce yaşamında tecrübe eden bir bilge, ki yaşanan her çağda bu ve benzeri sözler zaman zaman zihinlerde yeniden yerini alıyor.
Kültür, ehil bir usta elinde zanaat gibidir.
Zanaatını bi-hakkın icra edemeyen zanaatkârın hatası eşyaya yansıdığı gibi kültürsüz insanın halide bulunduğu her yerde sırıtır.
Belki ortak kullanıma açık olan yerlerde engel olunamaya bilir lakin mümkün mertebe hanelerimizde kullandığımız temel ihtiyaç eşyalarımızda din ve dinin emirleri ile kültür esaslarlarımızı dikkate alarak kullanmalıyız lavabo ve kenefleri (wc).
Efendim su israfından kâr edelim derken kültürümüze ters düşen hallerin içerisinde erimeyelim.
Yemek yedin, elin ağzın yağ ve ekmek kırıntıları diş diplerinde. Varıp böyle bir lavaboda ağzını çalkadın ve malum kenefin su deposunda kullandığın su kenef ihtiyacı olduğunda ağızdan çıkan ekmek kırıntıları dahil kenef temizliğinde kullanıldı. Dini bir yorum getirecek bir konumda değilim lakin kültürümüzün el vermediği kanaatini taşıyorum.
Efendim ilerde kanalizasyonda zaten birleşecek biran önce birleşse ne olur mantığı öne sürülebilir. Efendim sen müdahil olabildiğin kadarına müdahale et kâfi.
Bir kıssa vardır bir çoğumuz mutlaka bir bilge kişiden dinlemiş yada bir yerlerden okumuşuzdur. Hz. İbrahim (a.s.)’mın sofrası bereketli ve zengin bir Peygamber. Efendim elindeki malın hesabını ahirette veremeyeceğinin korkusunu taşır ve Yaratana dua ile dilekte bulunur. Malının biraz azaltılmasını ister aksi halde hesabını vermekten oldukca tedirgindir.
Bir nida yada Cebrail (a.s.) vasıtası ile yemeğini ayakta yerse rızkının azalacağı ifade buyurulur.
Malum Peygamber yemegini ayakta yer lakin rızkı eksilmez bilakis artar.
Bu duruma Hz İbrahim (a.s.) şaṣırır ve bir şekilde malum meleĝe sorar; “Buyruğunuza uyup yemeğimi ayakta yedim lakin rızkım azalacağı yerde arttı, bunun anlam veremedim der.”
Cebrail (a.s.) cevaben; “Ey Peygamber sen ayakta yedin içtin lakin nimeti bahşedene ve nimete saygıdan bir parça ekmek kırıntısını yere düṣürmeden rızkıyın üzerine titreyerek yedin içtin. Senin rızkın bu nedenle artmaya devam etti.”
Efendim bir kıssaya kafa yoralım bir malum wc’ye bakalım ve dahada ilerisi yaşamımızda nimetlere şükür ve bu nimetlere sayğısızlımızı gözden geçirelim. Sadece yeme içme değil hizmetimize verilen bu kadar bolluk içindeyiz lakin haller harap şükürden ziyade isyanlar malum kimse elindekinin kıymetinin farkında değil.
Hiç bir olay durduk yere başımıza gelmez herkes her halini en iyi kendisi bilir. Herkes kendisinin muhasibi olmalı vesselam.
Abdil Göktekin