Bu sayımızda, çağımızın hastalığı olarak kabul edilen kanser ve asbest yada diğer bir ifadeyle amiant arasındaki ilişkiye değinecegiz. Çağlar boyunca insanlığa faydası kadar zararı da olan asbest, lifsel yapıda kristalize silikat mineralidir. Asbest mineralleri ısı ve elektrik geçirmemesi, ısıya direnci, uzun liflerinin kolay işlenir olması sebebiyle inşaat, gemi, taşıt, tekstil ve diğer sanayi alanlarında tercih edilen bir ürün olmuştur. Yaklaşık çeyrek yüzyılı bulan araştırmalar sonunda batı ülkelerinde mesleksel hastalık olarak bilinen asbest solunuma bağlı akciğer hastalıklarının Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu olduğu ortaya çıkmıştır.
3.000’ den fazla kullanım alanı olan asbest, ülkemiz için çok önemlidir, çünkü Anadolu’nun bir çok yöresinde bulunmakta ve halkımız tarafından bilinçsizce kullanılmaktadır. Türkiye’de topraktan asbest çıkarılan yerlerin en önemlileri Diyarbakır’da Çermik ve Çüngüş ilçeleri, Ürgüp, Eskişehir’in Mihalıççık ilçesi ve Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesidir. Asbest halk arasında ak toprak, gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle bilinir. Köylüler, asbesti , evlerini badana yapmak için ve küçük çocuklarda pudra yerine kullanırlar. Asbest aynı zamanda endüstride çok geniş bir kullanım alanı bulmaktadır. Bu uygulamalar sırasında havaya karışan asbest lifleri yoğun şekilde solunur.
Bu noktada, konunun biz belçikada yaşayan Türkleri, özellikle Emirdağlı halkımızı yakından ilgilendirdiğini belirtmemiz gerekiyor. Zira bilhassa birinci nesil büyüklerimiz , asbeste maruz kalıp ,bugün belirtilerini taşımaktadırlar.
Asbest, sadece solunum yoluyla vücuda girdiğinde hastalıklara yol açar, ancak bunların ortaya çıkması için 20-40 yıl süre geçmesi gerekir. Bu hastalıkların bazıları, akciğer zarları arasında sıvı toplanması, kireçlenme, akciğer zarı kalınlaşması ve akciğer dokusunda bağ dokusu oluşumu gibi zararsız hastalıklardır.
Asbestin yol açtığı en önemli hastalık akciğer zarı ve karın zarı kanseri, yani mezotelyomadır. Batı ülkelerinde yılda her bir milyon kişinin 1-2’sinde saptanan mezotelyoma, ülkemizde yılda en az 500 kişide görülmektedir. Asbeste maruz kalan kişi birde sigara içiyorsa kansere yakalanma ihtimali çok daha fazlalaşıyor.
Mezotelyomaya ait en sık rastlanan yakınmalar, ağrı ve ilerleyici nefes darlığıdır. Akciğer röntgeni ve tomografide tipik bulgular saptanabilirse de, kesin tanı için başvurulan standart yöntem akciğer zarı biyopsisidir.
Mezotelyoma, erken dönemde tanınıp uygun cerrahi girişim uygulanamadığında, ilaç ya da ışın tedavisine iyi cevap vermeyen ve hastayı kısa zamanda ölüme götüren bir hastalıktır.
Asbestose dediğimiz,akciger zarı kalınlaşması(plak)olan kişiler doktorlarına müracaat edip yılda birkez olmak üzere röntgen çektirmeleri gerekir.
Birdahaki yazıda bulusuncaya dek,sağlıcakla kalın.
Dr.Abdulkadir Kara