“Anne, dışarıda ‘Spelen yapmak’ var mı?”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhabalar saygıdeğer Yenivatan okurları. İsmim Yonca ve sizinle ilk köşe yazımı paylaşmaktan dolayı inanın ki, sevinç ve onur duyarım. Hümanist bir kişiliğe sahip olmamdan dolayı sizlere çocuk, insan, sağlık, eğitim gibi üzerinde tecrübe ve bilgi edindiğim güncel sorunları ve konuları gelecek zaman içerisinde aktarmaya çalışacağım.

İlk önce yazımızın başlığına bir göz atalım. Ne kadar saçma bir soru değil mi? Oysa bu cümleyi gurbette doğup büyüyen her Türk çocuğu kullanmış veya kullanıyordur. Yalan söylemeyim, ben de bu şekilde iletişim kurmayı tercih ediyordum, ta ki Isparta’nın bir yerlisinden firça yiyene kadar!

Çocuğun konuştuğu dil ebeveynlere aittir!

Zordur gurbette çocuk büyütmek. Bilmez miyim. Çocuğa genel eğitim ve bakım yetmez, bir de çocuğumuza dini, kültürel, vs. farklılıklarımızı öğretmekle yükümlüyüz. Bunlardan biri de ana dilimiz Türkçe’nin eğitimidir. Aslında Türkçeyi çocuklarımıza eğitmemize de gerek yoktur. 1 ile 7 yaş arası çocukların beyinindeki dil gelişim sistemi o kadar muazzamdır ki, daima anne-babanın kullandığı kelimeleri, cümleleri, dili, şiveyi ve iletişim tercihlerini üzerlerine alırlar.

Zaman zaman etrafımdaki çocukları gözlemlediğim olmuştur. Gerçekten de anne-babaları gibi Türkçe-Flamanca cümle kuruyorlar! O zaman genel sorunumuzu çocuklara değil de anne-babalara yönlendirelim: Siz neden, akıcı bir Türkçeye sahipken, çocuklarınıza ilk önce Flemenkçe / Fransızca ögretmeyi tercih ediyorsunuz?

Yabancı dil eğitimindeki Ana dilimizin önemi

Ana dilimiz hangi dil olursa olsun, ikinci ve yabancı dili hızlıca öğrenebilmemiz için önce ana dilimizi sağlam taşlar arasına yerleştirmemiz gerekir. Lisede okuyan çocuklarımız genelde Fransızca ya da İngilizce (Almanca’dan bahsetmiyorum bile) dilini pek çözemezler. Test sonuçları olağanüstü olsa bile, bu yabancı dilleri kullanmakta ve konuşmakta zorluk çekerler. Eh çocuk daha ana dilini çözememiş, şimdi İngilizlerin gramerini nasıl çözsün?

Bu durumda çocuğunuzla ve cocuğunuzun yanında komşu ile sohbet ederken bile sadece Türkçe konuşuyoruz. Çocuğunuz 2 yaşına kadar pek konuşmayı beceremese de, daha önce duyduğu Türkçe kelimeleri ve cümleleri (hatta çokça kullandığınız o meşhur ata sözlerini) 2-3 yaşından sonra salya gibi ağzından akıtacaktır. Burada hem annenin hem babanın avantajlı bir görevi vardır. Ana dilde iletişime önem verirseniz, partnerinizle ve çocuğunuzla daha başka bir sohbet içinde olacaksınız ve kendinizi daha güzel ve açık ifade edebilme şansınız olacak. Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun, evde daima Türkçe konuşun derim. İki dili aynı anda akıcı bir şekilde öğrenmek ve konuşmak varken, neden tek Flemenkçeye yoğunlaşıyoruz ki? Bu çocuk büyüyünce sizden hesap sorar, ona göre!

Sıra geldi ikinci dile…

Çocuğunuz şimdi iki yaşında ve altı ay sonra ana okula başlayacak. İkinci bir dili, ana dili gibi öğrenmek için tam vakti! Her gün yarım saat – 45 dakika zaman ayırıp ona çeşitli oyunlar ve resimli çocuk kitaplarının sayesinde Flemenkçe kelimeler öğretebilirsiniz. Siz tabii bu zaman haricinde evde Türkçe konuşmaya devam edeceğiniz için, çocuğunuz bu öğrendiği yabancı kelimeleri hemen kullanmayacaktır. Ana okula başlayınca çocuk tüm ögrendiği kelimeleri, ilk zamanlarda fazla konuşmasa bile, sonralarda iletişimine ekleyecektir. İlk haftalarda öğretmenin ‘Çocuğunuzun Flemenkçesi çok zayıf.’ sözlerine aldanmayın! O, işini ne kadar iyi yapsa da, gördüğünü söyler. Oysa siz ne ektiğinizi iyi biliyorsunuz. Çocuğunuza güvenin. Onlar dil öğrenme konusunda bizden daha hızlı ve daha zeki. O çocuk 12 yaşına gelince Türkçeyi ve Flemenkçeyi akıcı ve birbirinden ayırt ederek konuşurken, diğer çocuk Flemenkçeyi akıcı bir şekilde konuştuğu halde Türkçe konuşmaya cesaret bile edemeyecek.

Entegrasyon çabası

Tabii çocuğunuzun topluma adapte olabilmesi de çok önemli. Nerede ve ne zaman hangi dili konuşacağını ögretmek yine sizin işiniz sevgili veliler. Evde daima Türkçe konuşuluyorsa, akraba ziyaretleri hariç dıişarıya adımınızı attığınız an ikinci dile odaklanabilirsiniz. Mesela çocuğunuzla alışverişe çıktığınızı düşünün. Orada Flemenkçe alacağınız ürünlerden bahsedip, evde tekrar Türkçe konuşup aldığınız ürünlerin özetini geçebilirsiniz. Bu sayede her iki dilde kelime hazinesini zenginleştirmiş olacaksınız.

Bilingualism = iki dillilik

‘Yok efendim bu dil sistemi bana zor gelir’ derseniz eğer, bu dil eğitimine başka bir teori penceresinden bakabilirsiniz. Bir evde anne daima akıcı Türkçe, baba ise sadece Flemenkçe konuşursa çocuğunuza yine aynı anda iki dili öğretmiş olursunuz. Kolay gibi gözükse de, velilerin kendilerini her zaman adapte edebilmeleri zordur ama eminim çocuğunuza ve geleceğine güzel bir katkıda bulunacaksınızdır!

Sağlıcakla kalın,

Yonca Yürük

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 3 Ocak 2019, 01:25

    Cok begendim yazinizi!

    Cevapla
  2. 4 Ocak 2019, 10:14

    Cok guzel bir köse yazisi

    Cevapla
  3. 4 Ocak 2019, 15:06

    Cok dogru! Ne yaziki bi cogu ailenin yasadigi bi sorun elinize saglik.!

    Cevapla
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.