“Yunus Emre ve Türkçe yılı”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

UNESCO 2021’İ Türk dilinin büyük ozanı Yunus Emre’yi anma ve kutlama yılı ilan etmiştir. 

Bu yıl Türkiye’de YUNUS EMRE VE TÜRKÇE YILI olarak kutlanmaktadır.

Yunus Emre Türk halkına; “Yoksulları hoşnut tutacaksın, zulümden elini, haramdan dilini çekeceksin. Beş parmağını kendi ağzına doldurmak için kullanmayacaksın; birini kesip yoksula vereceksin. Kendini herkesten alçak tutacak, yeni elbiseler giymeyecek, döşeğini toprak, yastığını taş eyleyeceksin. Yatıp uzanıp vücudunu semirtmeyeceksin. Kimsenin arkasından konuşmayacak, kimsenin sözünü kimseye demeyeceksin.ˮ öğütlerini vermiştir. (1)

***

Yunus Emre’nin 1250-1320 yılları arasında, Porsuk Çayı’nın Sakarya’ya karıştığı Sarıköy’de yaşadığı söylenir. Anadolu’nun birçok yerinde onun mezarı vardır. Halkımız çocuklarına, köylere onun adını vermiş, onun ağzından şiirler söylemiştir.

Yunus bir tasavvuf şairidir. Tasavvuf anlayışına göre; tarikata, Tanrı yoluna girenlerin, kitaplardan öğrendikleri bilgilerden sıyrılıp, doğrudan doğruya Tanrı’dan gelecek bilgiye açık olmaları gerekir. Tanrı’ya kitap bilgileri ile değil, Tanrı aşkı ile ulaşılır.

Yunus Emre, Taptuk Emre’nin tekkesine, kırk yıl odun taşıyarak hizmet etmiş, tekkeye odunun eğrisini bile sokmamıştır. Daha sonra şeyhinin düşüncelerini yaymak için gurbete çıkmış, Anadolu’yu, Azerbeycan’ı, Kafkasya’yı ve Şam’ı dolaşmıştır.

Taptuk’un tapusunda 
Kul olduk kapısında 
Yunus miskin çiğ idik 
Piştik elhamdülillah

Vardığımız illere
Şol safa gönüllere 
Baba Taptuk manisin
Saçtuk elhamdülillah

Yunus Anadolu köylüsünün ağzından şöyle konuşur:

Acep dünyada varm’ola 
Şöyle garip bencileyin
Bağrı yanık gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin

Yunus yazgısına kafa tutar, acıyı bal eyler.

Ben yürürüm yane yane
Aşk boyadı beni kane
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi

Kâh eserim yeller gibi 
Kâh tozarım yollar gibi 
Kâh coşarım seller gibi 
Gel gör beni aşk neyledi

Tüm insanlardan sevgi, dostluk ve işbirliği bekler.

Gelin tanış olalım 
İşi kolay kılalım 
Sevelim, sevilelim 
Dünya kimseye kalmaz

Ona göre bir gönüle girmek hacca gitmekten iyidir.

Yunus Emre der hoca 
Gerekse bin var hacca 
Hepisinden iyice 
Bir gönüle girmektir

Yunus’a göre bir insana kötülük etmek, günahların en büyüğüdür.

Bir kez gönül yıktın ise 
Bu kıldığın namaz değil 
Yetmiş iki millet dahi 
Elin yüzün yumaz değil

Yunus kin ve nefreti kabul etmez. İnsanları eşit ve kardeş görür.

Adımız miskindir bizim 
Düşmanımız kindir bizim 
Biz kimseye kin tutmayız 
Kamu âlem birdir bize

Yunus’a göre bütün din kitaplarının tek anlamı; kendimiz için istediğimizi başkası için de istemektir.

Sen sana ne sanırsan 
Ayruğa da onu san 
Dört kitabın manası 
Budur eğer var ise

Yunus dindardır. Tanrısını, insanın dışında değil, içinde bulur.

Bu tılsımı bağlayan 
Türlü dilde söyleyen 
Yere göğe sığmayan 
Sığmış bu can içinde

Çok aradım özledim 
Yeri göğü aradım 
Çok aradım bulmadım 
Buldum insan içinde

Yunus evrensel bir ozandır. Irk, din, dil, renk ve inanç farkı gözetmez.

Dünya benim rızkımdır 
Halkı benim halkımdır

Genç yaşta bu dünyadan göçenlere acır, kıyamaz.

Bu dünyada bir nesneye 
Yanar içim göynür özüm 
Yiğit iken ölenlere 
Gök ekini biçmiş gibi

Yunus’un şiirleri zulme, haksızlığa, adaletsizliğe ve sömürüye bir başkaldırıdır.

Şunlar ki çoktur malları 
Gör nice oldu hâlleri 
Sonucu bir gömlek giymiş 
Anında yoktur yenleri

Yunus’un dervişliği şairliğinden ayrılmaz. Dervişliğin ana ilkesi kendini bilmek ve kendini yenmektir. 

Dervişlik dedikleri 
Hırka ile taç değil 
Gönlünü derviş eden 
Hırkaya muhtaç değil

Yunus sözün önemini ve etkisini çok iyi bilir.

Sözünü bilen kişinin
Yüzünü ak ede bir söz 
Sözü pişirip diyenin 
İşini sağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı 
Söz ola kestire başı 
Söz ola ağulu aşı 
Balıla yağ ede bir söz

Yunus aşk der, dost der. O tepeden tırnağa âşıktır.

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni 
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim 
Ne yokluğa yerinirim 
Aşkın ile avunurum 
Bana seni gerek seni

Yunus bazen Tanrı’nın adaletinden şüphe eder; hem beni yaratırsın, hem yapacağımı da bilirsin, sonra da günahlarımı tartıp beni yakmak istersin, der.

Kıl gibi köprü gerersin geç deyi
Gel seni sen tuzağımdan seç deyi

Kıl gibi köprüden âdem mi geçer
Ya düşer ya dayanır yahut uçar

Kulların köprü yaparlar hayr içün
Hayrı budur ki geçerler seyr içün

Yunus’un yaşadığı yıllarda Molla Kasım diye biri varmış. Ona, Yunus’un şiirlerini yazılı olarak getirmişler. Molla Kasım her okuduğu şiiri dine, şeriata aykırı bularak yakıyormuş. Binlercesini yaktıktan sonra, kalanını da suya atmaya başlamış. Derken bir şiir onun dikkatini çekmiş:

Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme 

Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.

Molla Kasım bunu görür görmez Yunus’un büyüklüğünü anlamış ve yakmadığı, atmadığı şiirleri bir hazine gibi saklamış. Onun için şiirlerinden binlercesini göklerde melekler, binlercesini denizdeki balıklar, kalan binlercesini de insanlar söylermiş.

Yunus Emre hepimizin ortak değeridir. O, anadilimiz Türkçeyi yüceltmiştir. Bizi birliğe, dirliğe ve barışa çağırmıştır. Onun şiirleri softalığa; ülkemizi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen çağdışı zihniyete, dinimizi siyasete ve ticarete alet etmeye kalkışanlara, ılımlı İslam düşüncesini yaymak isteyenlere, Batı Müslümanlığını tezgâhlayanlara karşı en büyük yanıttır.

O saf, içten, Tanrı ve insan aşkıyla dolu bir Anadolu Müslümanıdır. Asırlar öncesinden bize selam yollamaktadır:

Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun 
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun

Selam olsun Yunus Emre dedemize. Selam olsun; barışa, dostluğa ve kardeşliğe…

Yararlanılan kaynak: Sabahattin Eyüboğlu, Yunus Emre / Cem Yayınevi, 1972, İstanbul 
Adnan Binyazar, Halk Anlatıları, Anadolu Verlag, 2004
Bahattin Gemici, İki Ülke Arasında, Öğretmen Dünyası, 2018, Ankara

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.