Altta alıntıladığım hikaye basit görünse de gerçekte çok daha karmaşık bir konuya işaret etmekte. Hiç şüphesiz bütün insanlar zihinlerinde önceliklerine, değer verdikleri veya vermediklerine göre bir değerler listesi oluştururlar. Bunların arasında maddi olanlar kadar maddi olmayanlar (manevi, ruhi) da vardır. “Kazanmak ve kaybetmek” bu sıralamaya göre anlam bulur veya bulmaz…
“Pers İmparatoru Kambiz Mısır seferine çıkarken zaferinden emindi. Çünki bütün kahinler ittifak halinde idi. “Zühre yıldızı” demişlerdi hep bir ağızdan, “zühre yıldızı imparatorun burcuna girdi Mısır’ın fethi yakındır”. Öylede oldu. Tam kırk gün kırk gece sürer Nil’in yanı başında ki savaş. Ve Mısır düşer. Ama önceden müjdelenmiş bu fetih Pers imparatoruna kafi gelmez. Menfis Kalesi’nin önüne bir otağ kurdurur ve mağlup Mısır kralı Sameret’i huzuruna çağırır. Amacı bellidir, mağlup kralı daha da aşağlamak. Muzaffer pers alayları otağın önünden geçer önce. Ardından mağlup Mısır ordusunun generalleri. Başları önünce yüzlerinde horlanmanın utancı. Generalleri öteki zadeganlar izler. Süngüsü düşmüş Mısır ordusunun sefil artıkları.
Hangi kral bu utanç verici manzara karşısında aşağılanmanın ezikliğini duymaz ki ! Oysa Mısır kralı gözünü bile kırpmamıştır. Öylesine gururludur, öylesine soğuk kanlı. Perişan bir halde önünden geçen ordu sanki kendi ordusu değilmiş gibi. Sonra kralın sevgili kızı Mısır prensesi geçer otağın önünden, beş paralık bir cariye kılığında. Pers ordusunun çirkin bir aşçı yamağı saçlarından tutup sürükler prensesi bunu gören Mısır ahalisinin acı çığlığı yeri göğü inletir. Hangi yürek o güzeller güzeli prensesi böyle bir düşmüşlük içinde görmeye katlana bilir. Fakat Mısır kralının kılı kıpırdamamıştır. Bir aşçı yamağının cariyesi olan kız sanki kendi kızı değilmiş gibi.
Az sonra kralın biricik oğlu veliaht prens geçer otağın önünden. Kolları bağlı, ayakları prangalı. İki yanında dev gibi birer Pers askeri. Dar ağacına doğru sürüklerler veliaht prensi ve hemen oracıkta idam ederler . Fakat kral yine kılını kıpırdatmaz sanki az önce idam edilen oğul kendi oğlu değilmiş gibi.
Sonunda hizmetçisi geçer otağın önünden. Mısır kralı yerden yere atar kendisini. Hizmetçisinin zincire vurulmuş halini görünce. Acımasızca yumruklar göğüsünü, dövündükçe dövünür. iki gözü iki çeşme. Pers imparatoru hem memnundun bu manzaradan hem de hayretler içindedir, ordusunu, oğlunu, kızını , ülkesini herşeyini kaybetmiş bir kral soğuk kanlılığını korur da mahiyetindeki en değersiz kişinin hizmetçisinin perişanlığını gördüğünde böylesine yıkılır, neden ? Çünki insan en değersiz şeyini kaybettiğinde herşeyi kaybettiğini anlar”. (T.R.C.M.)