“Yeni Yıla Girerken” / Ahmet Urfalı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tarihte Türk devletleri değişik adlarda türlü takvimler kullanmıştır. Bunlar; On iki Hayvanlı Türk Takvimi, Hicri Takvim, Celali Takvimi, Rumi Takvim ve son olarak 1 Ocak 1926’da kabul edilen Miladi Takvim’dir.

Son yıllarda bir çok şeyde olduğu gibi, takvim konusunda da algı sorunu yaşamaktayız. Noel, yılbaşı, Noel baba gibi kavramlar yanlış anlamlar yükleyerek kafa karışıklığına neden olunmaktadır.

Bugün için Hicri Takvim yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte dini bayramlar, kutsal günler ve aylar bu takvime göre uygulanmaktadır.

Bizim gençlik yıllarımızda “kültür emperyalizmi” diye dillendirilen bir olgu üzerinde önemle durulur, buna karşı milli kültürün yaşanması ve yaşatılması üzerinde ısrarla tenbihleme yapılırdı. İktisadi yönden ilerlemiş Hıristiyan ülkelerin popüler kültür adı altında kendi dini değerlerini benimsetme gayretleri her zaman var olagelmiştir. Popüler kültür, evrensel bir değerler topluluğu biçimde sunularak asıl niyet maskelenmektedir. Oysa kapitalist batının örttüğü gerçek amaç, kendi değerleriyle ürettiği mal arzına talebin artırılmasıdır. Belli batılı markalaşmış malların orta ve geri düzeydeki ülkelerin insanlarına bir tüketim çılgınlığı içerisinde aldırmak ve çabucak tükettirmektir. İnsan olmanın yolunun tüketmekten geçtiğini söyleyen egemen güç, dünyanın hiçbir sorununu çözememiştir.

Noel, her yıl 25 Aralık tarihinde Hz. İsa’nın doğumunun kutlandığı Hıristiyan bayramıdır. Ayrıca Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş veya Milât Yortusu olarak da bilinir. Bunun Müslüman bir toplum için başka bir dinin geleneği olması dışında bir anlamı olmamalıdır. Konuyu inançlara duyulan saygı çerçevesinde bakmak gereklidir. Yılbaşı kutlamaları da yukarıda söz konusu ettiğimiz üzere, Hıristiyan olmayan topluluklar tarafından da bir alış veriş ve eğlence çılgınlığına dönüşmüştür.

Batı; tarihin her döneminde diğer kültürlere aşağılayıcı bir bakışla yaklaşarak barış ve demokrasiadı altında birçok haksızlıklar yapmıştır.

Yeni yılı, bir takvim değişikliği olarak görmek gerektiği inancındayız. Yılbaşını da bir nefis muhasebesi yapmaya vesile kılmalıyız. Sözü, Ziya Paşa’nın eğlence çılgınlığını dile getirdiği şeklinde yorumladığım bir beyiti ile bağlamak istiyorum:

“Cânan gide rindân dağıla mey ola rîzan

Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde”

(Sevgili gitse, rintler dağılsa, şarap dökülse… Böyle gecenin sabahından ne hayır umulur?)

Hayırlı sabahlara uyanmak dileğimizle…

Ahmet Urfalı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.