“Verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sokaklarda, caddelerde eğer inşaat veya bir kazı yapılıyorsa etrafı güvenli bir şekilde çevrilir ve üzerine şöyle yazılır: “çevreye verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.” Her ne kadar kalıplaşmış bir söz olsa da yine de böyle bir yazı yazıldığı için yine de psikolojik olarak ciddi faydası var. En önemlisi insanları dikkate aldığını, önemsediğini gösteriyor…

Peki, ya insanlar… İnsanların birbirlerine hatta diğer canlılara verdikleri zararları önlemek için acaba sabah kalkarken üzerimize bizde mi böyle bir yazı assak? Ne kadar güzel olur değil mi? “Mahlûkata,  tüm canlılara verdiğim verebileceğim zararlardan dolayı özür dilerim…” Daha güne başlarken özürle başlıyoruz… Peki, ne zararı ki diyebilirsiniz? Ben sayayım bakın bilmeden ya da bilerek ne kadar zarar veriyoruz?

  • Apartmana girerken bağırıyoruz, yerlere çöp atıyoruz
  • Arabayla giderken sigaranın külünü ve küllüğünü boşaltmak insanlık icabı(!)
  • Yazın sıcakta bizi serinleten su şişesini yola atmak ve üzerinden arabayla geçmek bize zevk veriyor…
  • Evde, TV’nin sesini yüksek sesle açıp sanki tek başına gibi yaşıyoruz?
  • Apartman aidatını bir gün erken ödemek yerine birkaç gün geç ödemeyi kar sayıyoruz?
  • Arabamızı parka değil, yol kenarına da değil kaldırıma çıkartıp park ediyoruz. Bodrum katta oturanlarında insan olduğunu umursamadan
  • Köpek gezdiriyoruz, hayvan sevgimiz var. Ama gezdirirken onların dışkılarını nereye yaptıkları bizi ilgilendirmiyor kaldırıma yapıyor, temizlemeden çekip gidiyoruz?
  • İş yerimiz var, işyerimizin önündeki kaldırıma, sanki kaldırım tamamen bizimmiş gibi içerde ne varsa tezgâhı kaldırıma çıkartıyoruz. Zabıta bir şey derse, onu da bir şekilde ikna ediyoruz(!).
  • Araba sürerken trafik ışıklarına dikkat etmiyoruz. Hele hele korna sesine bayıyoruz. Yerli yersiz kornaya basıyoruz.
  • Trafikte bir adım ileri geçmek için sağımızdaki, solumuzdaki arabaları ite kaka ilerliyoruz. Emniyet şeridinde yürümek bizim için adeta hobi haline geliyor.
  • Kuyruğa girmek, sıra beklemek bize göre değil. Bir kişinin bile önüne geçebilirsek bizim için başarı oluyor.
  • Herhangi bir devlet dairesine gitmeden önce mutlaka tanıdık arıyoruz. Hiç gerek yokken… Yanımızda ne olur ne olmaz diye zarf bulunduruyoruz?
  • Patronsak, maaşları gününden önce değil, mutlaka 2-3 gün geç vermek adetten oluyor.
  • Eşimize, çocuğumuza baba olduğumuzu ya da erkek olduğumuzu hissettirmek için bağırarak konuşuyoruz.

Yukarı da saydığım günlük yaptığımız ki utanarak ve üzülerek söylüyorum bu satırların yazarı da bunlardan bir ya da birkaçını yapıyor. Onun için başta kendime böyle bir yazı asıp gezmek herhalde sorunu çözmeye bir nebze olsun faydası olur diye düşünüyorum.

Peki, neden zarar veriyoruz, insanlara, canlılara? Biz Müslüman değil miyiz? Müslüman demek sadece kelime-i şahadet getirmek midir? Ne diyoruz o şahadette… Ben Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğuna inanır, şahadet ederim diyoruz. Ama Hz. Muhammed S.A.V yaptığını yapmıyor, ya da yapmadığından bizde kaçınmıyoruz. Ne diyor “örnek insan “, Komşuna zarar verme, yerden bir çöpü kaldırman sadakadır, eşine güzel davran, çocuklarına güzel davran, temizliğe dikkat et… Daha neler neler… Biz neler yapıyoruz? Biz onu kandillerde, özel günlerde anıyoruz. Ama bir güzel sünnetini işlemek için bilmiyorum caba sarfediyor muyuz?

Geçenlerde konuşuyoruz, camii önünde yaşlı yaşlı amcalar ne diyor biliyor musunuz? Ya şu AB girsek de bizi adam etseler. Niye? AB girsek sokakta kurban kesmek zorunda kalmayız, gecenin saat birinde ikisinde sokakta nara atılmaz, korna çalınmaz. Birbirimize saygı olur. NE alaka? Bunun için mi AB’ye gireceğiz. Hâlbuki MÜSLÜMAN olan bir kişi zaten ZARARSIZ kimse değil midir? Neden birbirimize selam veriyoruz. Selamın bir manası benden sana zarar gelmez değil mi? E o zaman neden birbirimiz kırıyoruz. Evde, sokakta, işte birbirimize incitmek için adeta yarışıyoruz. AB girsek, her birimizin yanına birer VİCDAN POLİSİ mi verecek…

Sevgili okurlarım, en büyük sadaka, kişinin başka bir mahlûkata zarar vermemesi bırakın fiil olarak zihin olarak niyet olarak da bu çok önemlidir… MÜSLÜMAN, diyen kişinin hedefi, niyeti, başkalarına zarar vermemek prensibi olmalıdır…

Not: BU SEFER UZUN TUTTUM AFFINIZI İSTİRHAM EDERİM

Fahri Sarrafoğlu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.