Belçika’da koalisyon ortağı Hıristiyan Demokrat Partisi CD&V’nin Türk kökenli Milletvekili Veli Yüksel, Yenivatan’a verdiği röportajda son günlerde gündemi meşgul eden ve Türk toplumunu rahatsız eden iki önemli konuyu eleştirdi.
Belçika devleti tarafından tanınan camilere verilen yardımların kesilmesi ile Türkler’e verilen çifte vatandaşlık hakkının geri alınması konularına değinen Veli Yüksel, bu konuların son günlerde sağcı partiler tarafından siyasi malzeme haline dönüştürüldüğünü ifade etti.
Federal Milletvekili Veli Yüksel, camilere yapılan yardımların din özgürlüğünü kısıtlayacağını belirtirken, bunun polemikten öte gitmeyeceğinin altını çizdi ve konuşulduğu gibi camilerin kapatılmasının söz konusu bile olmadığını söyledi.
Çifte vatandaşlık konusunda görüşlerini bildiren Veli Yüksel, bu tartışmanın Türkiye’deki referandum sonrası gündeme geldiğine dikkat çekti. Veli Yüksel, Çifte vatandaşlık konusunda geri adım atmanın hem anayasaya hem de hukuka aykırı olduğunu ifade ederken, partisinin bu konuyu kesinlikle gündemine almadığıı vurguladı.
“1974 yılında İslam resmi din olarak kabul edildi”
Son zamanlarda camilere yönelik saldırıların hem kamuoyunda hem de siyasi arenada yapıldığını ifade eden Veli Yüksel, “Belçika’da din özgürlüğü anayasal bir hak. Bu doğrultuda camilere, dini kurumlara maddi yardım söz konusu. Bununla ilgili liberal Open VLD partisi, “Bu yardımların hepsini keselim” diye bir öneri ortaya attı. Şimdi bu bir kere anayasaya aykırı bir teklif. Bunun yapılabilmesi için anayasanın değiştirilmesi gerekiyor. Burada üçte ikinin çoğunluğunun sağlanması gerekiyor ki, bu kesinlikle kabul edilemez. Camilerin bu tanınmadan dolayı aldıkları maddi yardım gayet yasal bir yardımdır. Şu anda hali hazırda 350 kadar Belçika’da cami var ve bunların sadece 81’i resmi olarak tanınmış. Biliyorsunuz Belçika’da 1974 yılında İslam resmi din olarak kabul edildi. Bunun doğrultusunda da camilere maddi yardım öngörülüyor.” diye konuştu.
“Belçika’daki bütün dini grupları hedef alan bir öneridir”
Avrupa’daki İslam düşmanlığı ile İslamofobiden kaynaklanan bir takım sorunların, Müslümanlara ve İslamiyete yansıtıldığı hatırlatan Yüksel, konuşmasının devamına şu şekilde devam etti: “Dolayısıyla Müslümanların mabetleri bu problemin içerisine sokuldu. Bazı partiler, özellikle bu konuda Müslümanları hedef almak için camilerin mevzuatını ön plana çıkarıyorlar. Bu kesinlikle kabul edilemez. Biz parti olarak şunu söylüyoruz. Din özgürlüğü anayasal bir haksa ve camilerde bu hakkın doğrultusunda hem tanınmayı hem de maddi anlamda destek almayı hak ediyorlarsa burada ayrımcılık yapılması sözkonusu olamaz. Kaldı ki, eğer gerçekten biz mabetleri, dini kurumları hedef alıyorsak, Müslüman toplumu zaten azınlığı oluşturmakta. Dolayısıyla bunu yapmak istiyorlarsa, kimi hedef aldıklarını iyi düşünsünler. Liberal Open VLD partisinin bu önerisinin altında yatan aslında gerçek şudur. Laik ve ateist bir yaklaşımla aslında camiler üzerinden Belçika’daki bütün dini grupları hedef alan bir öneridir. Buradaki dengelere aykırıdır ve karşı bir durumdur. Dolayısıyla bu polemikten öte gitmez. Biz herkesi bu konuda sağduyuya davet ediyoruz.”
“Camilerin kapatılması kesinlikle sözkonusu değildir”
Camilerin kapatılması üzerine sorulan soruyu cevaplayan Yüksel, “Böyle bir durum sözkonusu değildir. Biz buna kesinlikle müsade etmeyiz. Sadece camilerin tanınması ve devletten kaynak alması engellenmesi sözkonusu. Burada Diyanet camileri ve Türk toplumunun camilerin sayısı az. Burada o camilerden o kaynakları almakla aslında Türk toplumuna, Müslüman toplumuna verilen mesaj çok kötü bir mesaj. Bu İslamofobiyi etkileyen bir durum. Camilerin kapatılması kesinlikle sözkonusu değildir.” dedi.
“Bu bir siyasettir ama yanlış bir siyasettir”
Türkiye’deki referandum sonucunun bazı çevreleri rahatsız ettiğine değinen Yüksel, konuşmasını şu şekilde devam ettirdi: “Bundan dolayı hemen seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra bazı partiler ve bazı siyasi gruplar bunu gündeme getirdiler. Şimdi 2006 yılından bu tarafa Belçika yasalarına göre insanlar çifte vatandaş olabilecekler ve olabiliyorlar. Bunu geri döndürmek, geri çevirmek kesinlikle mümkün değildir. Bu hem anayasaya aykırıdır hem de hukuka aykırıdır. Kaldı ki, bu konunun Türkiye’deki referandum sonucundan sonra gündeme getirilmesi çok yanlıştır. Ben bunu doğru bulmuyorum. Az önce Adalet Bakanımıza bu konu ile ilgili bir soru soruldu. Oda net bir şekilde şunu ortaya koydu: “Bizim hükümet olarak böyle bir gündemimiz yoktur.” Ben buna ilaveten olarak şunu eklemek istiyorum. Benim partim, CD&V partisinin böyle bir gündemi yoktur. Böyle bir projesi yoktur. Biz çifte vatandaşlığı destekliyoruz çünkü insanlar geldikleri ülkelerden uzaklaşmalarını, oradan ayrılmalarını, kopmalarını biz beklemiyoruz. Bizim sadece beklediğimiz buraya uyum sağlanması ve katkı sağlanması. Belçika vatandaşlığının alınması ne uyuma katkı sağlayacaktır ne de burada barış içerisinde birlikte yaşamalarına katkı sağlayacaktır. Bu bir siyasettir ama yanlış bir siyasettir.”
Cafer Yıldırımer