Belçika’ya göçün 50. yılı kutlamaları çerçevesinde etkinlikler düzenleyecek ’50. Yıl Platformu’, 50. yıl anma etkinlikleri açılıș galasını yapmaya hazırlanırken, platformun liderliğini yapan EYAD Derneği Başkanı Uğur Çalışkan, etkinlikler hakkında gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.
Birçok derneğin ve sanatçının bir araya gelerek oluşturduğu platformun 22’ye yakın etkinlik yapacağını duyuran Çalıșkan, 50. yılın Türkler açısından iyi bir fırsat olduğunu ve en iyi șekilde değerlendirilmesi gerektiğini savundu.
Uğur Çalıșkan, 50.yıl etkinlikleri sayesinde, Türk kültürünün Belçika’da yükselișe geçeceğine inandığını belirtirken, en büyük hedeflerinin ise ilk jenerasyondan geriye kalanların bilgilerini toplayıp, gelecek jenerasyonlara aktarmak üzere sağlam bir yerde muhafaza etmek olarak açıkladı.
İşte o röportaj:
50. yıl platformu olarak düzenleyeceğiniz etkinlikler hakkında neler söylemek istersiniz?
U.Ç.: Șu ana kadar 22 tane proje belirlendi. Bunların arasında tiyatro, müzikal yapım, dans ve sergi projeler yer alıyor. Serginin bir tanesinde Emirdağ’daki ve buradaki öğrencilerin yapmıș oldukları çalıșmalar yer alacak ve bu sergi Schaerbeek’te açılacak. Türkiye’den ODTÜ, Hollanda’dan Eindhoven ve Belçika’dan Saint Lucas üniversiteleri bu projenin olușmasında önemli çalıșmalar yaptılar. Bu proje Brüksel’deki Emirdağ kültürünün gelișmesi üzerine yoğunlașıyor ve proje kapsamında açılacak olan sergide yaklașık 20 veya 25 tane çok önemli eserler sergilenecek. 50. yıl Brüksel’deki Türk toplumu için gerçekten tarihi bir dönemeç çünkü ilk defa bu kadar kapsamlı kültürel projeler yapılacak. Ayrıca Belçika’daki Türk kökenli sanatçılar ilk defa farklı bölgelerde ve farklı kültür merkezlerinde kendilerini ifade etme șansını bulacaklar. Bizim sanatçılarımız artık Türkiye’nin iç meselelerini bir tarafa bırakıp sanatlarını ifade etsinler. Bizim için burası çok daha önemlidir ve biz burada 50. yılı bir kereye mahsus kutlayacağız. Bunun ikincisi elli sene sonra kutlanacak olan 100. yıl olur ama o zaman çoğumuz hayatta olmayacağız.
Platforma toplam kaç tane dernek dahil?
U.Ç.: Biz șu anda mütevazi bir ekiple çalıșmalarımızı gerçekleștiriyoruz ve toplam sekiz tane dernekle ortaklık kurduk. Bunların arasında, Nevzat Çopur’un bașında bulunduğu ‘Collectif d’artistes’, Cumali Bulduk’un bașında buldunduğu ‘Sazz Ground’, ‘Tiyatro Antact’, Ali Bağseven’in ‘Sazz & Jazz’, ‘Narsanat’, Türk dostu Alain Servantie’nin derneği, Synergie Derneği ve EYAD Derneği var.
Diyanet, Belçika Türk Dernekler Birliği, Atatürkçü Düșünce Derneği, BİF ve Fedactio’nun olușturduğu 50.yıl platformunda EYAD neden yer almadı?
U.Ç.: Bizim çalıșma alanımız biraz farklı. Bizim o derneklerle ortak çalıșmalarımız her zaman mümkündür. Kapımız onlara hiçbir zaman kapanmadı. Ayrıca o tarafta yapılacak çalıșmaları biz gerçekten taktir ediyoruz çünkü onların yapacakları çalıșmalar da çok önemli. Bence onların yapacakları çalıșmalarla bizim yapacağımız çalıșmalar birbirini tamamlıyor çünkü onların ki daha ziyade federal yapıda bir çalıșma olacak. Bizim çalıșmalarımız ise sadece Brüksel bölgesini kapsayacak. Biz onların yapacakları her türlü çalıșmaları destekleyeceğiz.
Etkinlikleriniz neden sadece kültür üzerine olacak?
U.Ç.: Buradaki Kültür Bakanlığı’nın bütçesinden çıkan yardım sadece iki kriter için veriliyor. Birincisi, vatandașlığa yönelik çalıșmalar için, ikincisi ise kültürel yenilikler için. Türk toplumu bu konuda çok zengin bir yapıya sahip fakat bugüne kadar kimse toplumun elinden tutup bu tür çalıșmaların içine sokmamıș. İște șimdi toplumumuzun sanatçıları için büyük bir fırsat yakaladık. Șimdi sanatçılarımız Forest belediyesinin kültür merkezinde, Parvis Saint-Gilles’de, Büyük Meydan’da, Saint-Josse’da yapılan ‘OH festival’de ve daha nice festivallerde kendilerini özgürce ifade etme fırsatı bulacaklar. Bu konuda Saint-Josse Belediye Bașkanı Emir Kır ve Schaerbeek belediyesinde kültürden sorumlu Bașkan Yardımcısı Sadık Köksal bizi destek veriyorlar.
İlk gelenler için ne yapılacak?
U.Ç.: İlk gelenlerin bașımızın üstünde her zaman yerleri var. Onlar bizim kalbimiz, gönlümüz, ayağımız ve göğdemiz. Yani onlar bizim her șeyimiz. Onlar olmasaydı, biz burada olmazdık. Biz onlara ‘Güzel yașlılarımız’ diyoruz. Șu anda korkunç bir șekilde ahirete göç ediyorlar. Belçika’da bulunan ilk gelenlerin hafızaları hayalet durumdadır. Gidenler ise hiçbir bilgi bırakmadan gittiler. Benim rahmetli babam, bir gün bana “Biz burada ne bırakabiliriz? Bizim hafızamıza sahip çıkın” demiști. Biz șimdi ilk gelenlerin hafızalarını korumak istiyoruz. Ancak bu öyle sanıldığı gibi kolay bir iș değil. Ama biz, birinci ve ikinci jenerasyonlara ait insanlarımızın portrelerini çıkarmak, büyük bir internet sitesi kurmak ve bu sitenin içerisine interaktif olarak portreleri ölümsüzleștirmek için çalıșmalar yapıyoruz. Jenerasyonlar geçtikçe, ilk gelenlerin çektikleri zorluklar unutulacak. Ancak bu site sayesinde, ilk jenerasyonun yașadığı sıkıntılar unutulmayacak.
Röportaj/Fotoğraf: Cafer Yıldırımer