İçinde bulunduğumuz çağ ve yaşadığımız topraklar yönüyle, bugün belkide en çok önem vermemiz gereken mesele çocuk eğitimidir. Yaşadığımız yüzyıl, tüm insanlar için olduğu kadar çocuklarımız içinde iyiyle kötünün, doğru ile yanlışın,siyahla beyazın içiçe girdiği müstesna bir zaman dilimidir. Bu yüzyıl belkide hiçbir devir ve dönemde olmadığı kadar biz ve çocuklarımız için bir yönüyle ‘Bilgi Çağı’,bir yönüyle ‘Teknoloji yada Uzay Çağı’dır,ama bir yönüyle de ‘Tuzaklar Çağı’dır.
Televizyonu,akıllı-akılsız hertürlü telefonu,masa üstü-diz üstü hertürlü bilgisayarı,tablet çeşitleri ve interneti sayesinde tüm dünya ile iletişim kurabiliyoruz.Dünyanın farklı coğrafyalarında olup bitenler hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Hatta çok farklı ülkelerden sosyal medya sayesinde dost ve arkadaşlar edinebiliyoruz. Çok nadiren de olsa bu yolla kurulmuş mutlu aile yuvalarına bile şahit olabiliyoruz.Fakat asla gözardı edemeyeceğimiz bir gerçek varki o da; kazandıklarımızdan çok fazlasını maalesef kaybediyoruz. Çocuklarımız bu konuda belkide en büyük kaybımız olma tehlikesiyle karşı karşıya duruyor.
Bu acı kaybın ya da kayıpların yaşanmaması adına en önemli görev, biz anne-babalara düşmektedir. Çocuk eğitiminde ailenin yerini hiçbir kurum ve kuruluş, anne-babanın yerinide hiç bir öğretmen ve kişi tutamaz ve dolduramaz. Unutmayalım ki her çocuk özel bir varlık olarak dünyaya gelir. Tertemiz bir fıtrat ve bomboş bir zihinle düşer kucağa. Hususi bir donanıma ve kabileyete sahiptir ve onda bir sanat gizlidir. O üzerine nakşolunan sanata bir ayna olma sırrının şifreleri ile açar gözlerini dünyaya.Bu şifreleri çözecek ve kilidi açacak anahtarın en önemli dişleri ise anne ve babadır. Diğer dişleri ise; okul, öğretmen, arkadaş ve yetiştiği yada yetişeceği çevredir.
Öyleyse okul döneminin yeni başladığı şu günlerde bizler öncelikli olarak çocuklarımızın iyi bir eğitim almasını ve derslerinde başarılı olmasını sağlamak zorundayız. Bunun içinde sebepler dairesinde işin sırrı; ilgi ve sevgiyle çocuğumuzu takip etmektir. Gittiği okul idaresi ve öğretmenleri ile sürekli irtibat halinde olmalı ve gelişimini gözlemeliyiz. Unutmayalım ki problemsiz ve sıkıntısız bir çocuk eğitimi yoktur. Her çocuk gittiği okulda dersleri ile alakalı problemler yaşayabilir. Anlayamadığı, kavrayamadığı konular ya da dersler olabilir. Bu konuda çocuğu ya da öğretmeni suçlama yerine beraberce problemi masaya yatırmak ve çözüm aramak gerekir. Çözüme odaklanmak ve birlikte hareket etmek herzaman pozitif sonuçlar doğuracaktır. Problemle ilgili gerekirse dış kurumlardan ya da kişilerden destek almak gerekebilir. ‘Okuyacak olan zaten okur, okumayacak olanda zaten ne yaparsan yap okumaz.’duygu ve düşüncesi yanlıştır.
Başta da dediğimiz gibi başarının sırrı ilgi, sevgi ve takip te gizlidir. Çağın ölümcül tuzaklarından korumak için, ilgi ve sevgiyle takip etmeli, onların iyi bir insan olarak yetişmesi için üstün bir çaba göstermeliyiz. Unutmayalım ki; yarının dünyasını kuracak olan büyükler, bugünün küçükleridir.
Hüsnü Can