Kablolu ortamda Brüksel’e yönelik yayın yapan televizyon kanalı Télé Bruxelles, ellinci yılını doldurmaya hazırlanan Türk göçünü belgesele tașıdı.
Belçikalı gazeteci Stéphanie Triest’in yönettiği ve 50. Yıl Platformu ile Yenivatan gazetesinin destek sağladığı belgeselde, Büksel’e gelen birinci kușağın temsilcileri ele alındı.
Belgeselin önemli bir bölümü Haecht Caddesi üzerinde bulunan Emirdağ Kahvehanesi gibi Türkler açısından büyük önem tașıyan bir mekanda çekilirken, bu bölümde ilk kușağın temsilcilerinden Kadir Koyuncu, Șerafettin Yıldırımer, Bekir Dağcı ve Mehdi Sarıgöz Belçika’ya gelme hikayeleriyle ilgili röportaj veren isimler oldular.
Böylesine güzel bir belgeseli çekmekten dolayı büyük mutluluk duyduğunu ifade eden gazeteci Triest, Türk göçünü ele alan belgeseli çekme nedenlerini gazetemize anlattı. Triest yaptığı konușmada șunları söyledi; “Brüksel’e Türk göçünün 50. yılı münasebetiyle, ben de mazide kalan bilgileri canlandırmak üzere bir takım çalışmalar yapmak istedim. Bu çalıșmalara katılmayı tamamen kendim tercih ettim. Oysa kosmopolit bir yapıya sahip olan șehrimizin diğer etnik topluluklarına da yönelebilirdim. Ama ben neden bașka bir topluluğa yönelmedim? Çünkü Türk kökenli Brükselliler bu șehrin tarihine damga vurmuș en önemli topluluklarından bir tanesidir. Bu topluluk Brüksel’in șimdiki kentsel peyzajın olușmasında da çok önemli katkıda bulundu. Bunu mesela Brüksel metronun inșaasında çalıșarak sessiz bir șekilde gerçekleștirdiler. Ayrıca bu çalıșmaları yapmamda ayrı sebepler de vardı. Ben kendim Küçük Emirdağ diye adlandırılan mahallede ikamet ediyorum ancak yașadığım mahallenin Türklerini yeterince tanımadıgımı düșünmüyorum. Onlar hakkında bildiklerim sadece kulaktan duyma hikayelerden ibaretti. Oysa birbirimizi iyi anlamamız için birbirimizi iyi tanımamız șart.”
Ayrıca, ellinci yılın de önemine değinen Triest, Belçika’ya ilk gelenlerine ilk zamanlarda edindikleri felsefe ile șimdiki felsefeleri arasında çok büyük bir farkın olduğunu belirterek elli yılın bir ülke için az gibi göründüğünü ancak bir insan hayatında çok yer kapladığını ifade etti.
“Aslında göçle ilgili söylenecek çok șey var” diyerek yapılan çalıșmaların yirmi dakikaya sığmayacağının altını çizen genç gazeteci, “Elbette yirmi dakikada her șey anlatılamaz. Ama bu belgesel büyük ihtimalle uzun bir çalıșmanın bașlangıcı olacaktır” diyerek göç konusunda çekimlerin devam edeceğini ima etti.
Göçün ellinci yılı konu eden belgesel Ocak ayı ortalarında, her on beș güne bir, Pazartesi günleri, saat 18.35’te ‘Terre urbaine’ isimli kültürel programda yer edinecek.
Haber: Cafer Yıldırımer – Fotoğraf: Hakan Șimșek
Canim Babam Seninle daiyima gurur duyorum! rabbim omurunu uzun etsin!!!
Cekim coook güzel olmus kuzen!