1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Osmanlı topraklarında yaşayan binlerce Türk ve Müslüman halk, Rus ordusunun ve Bulgar çetelerinin saldırıları nedeniyle göç etmek zorunda kaldı. Bu süreçte, Bulgaristan’ın Harmanlı kasabasında yaşanan olaylar, tarihe “Harmanlı Soykırımı” olarak geçti.
16-17 Ocak 1878 tarihlerinde, Rus askerlerinin desteğini alan Bulgar milisler, Osmanlı topraklarından kaçmaya çalışan Türk mültecileri hedef aldı. Kar kış demeden yola çıkan bu insanlar, Harmanlı yakınlarında pusuya düşürüldü. Kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan binlerce kişi, bu saldırılar sırasında acımasızca katledildi. Birçoğu da dondurucu soğukta açlık ve hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.
Harmanlı Soykırımı’nda hayatını kaybedenlerin sayısı tam olarak bilinmese de bu olay, Osmanlı-Rus Savaşı’nın sivil halk üzerindeki yıkıcı etkisinin en acı örneklerinden biri olarak kabul edilir. Osmanlı arşivleri ve dönemin tanıklıkları, bu trajediyi detaylı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bu soykırım, tarihçiler tarafından sadece bir savaş trajedisi değil, aynı zamanda etnik temizlik girişimi olarak da değerlendirilir. Olay, Osmanlı’dan koparak bağımsız bir Bulgar devletinin kurulmasını destekleyen güçlerin bölgedeki Müslüman nüfusu zorla yerinden etme ve yok etme politikasının bir parçası olarak görülmektedir.
Günümüzde, Harmanlı Soykırımı, Balkanlar’daki tarihsel çatışmaları ve etnik gruplar arasındaki gerilimlerin derin izlerini hatırlatan trajik bir olaydır. Bu trajedi, masum insanların savaşın acımasız doğasında nasıl hedef alındığını ve insani trajedilerin unutulmaması gerektiğini göstermektedir.
Batılı gazetecilerin anıları
Kervanın dağılmasının ardından Rus komutan General Mihail Skobelev, Batılı askeri muhabirler eşliğinde olay yerine geldi. Fransız gazeteci Dick de Lonlay, savaşın sonuçlarını anlattı. Fransız gazeteci Lonlay’ın anılarından:
‘Filibe – Edirne yolu boyunca donmuş insan cesetleri vardı.Sade Hasköy’de 600 donmuş ceset gördüm.’
‘Türk muhacir kafileleri, durmak zorunda kaldıkları kış geceleri sabahında, geride yığınla ölü bırakarak Edirne’ye doğru ilerliyordu.’
‘Birlikte donmuş aileler gördüm: Üstte anne altta çocukların cesetleri vardı. Anne kendini soğuğa siper etmişti ama hiçbiri kurtulamamıştı.’
‘5-6 kişinin sarılmış bir şekilde donmuş olduklarını gördüm. Sarılarak birbirlerini ısıtmaya çalışmış olmalılar.’
‘İki genç kız birbirine sarılmış olarak oturuyordu. Görenler onları canlı sanıp yaklaşıyor, donup öldüklerini o zaman anlıyordu.’
‘Bulgarlar ve Çingeneler muhacirlerin ölülerinin ve bazı bazı eşyaların kaldığı mola yerlerine akbaba gibi üşüşüyordu.’