“Suriye Türkmenleri”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Fırat Kalkanı Harekatı” başladığında aşağıdaki yazıyı kaleme almıştım.

Suriye’de Türkmen varlığı yoğun olarak Tolunoğulları Devleti zamanında başlamıştır. Bazı Arap kaynakları bu dönemden önce de Suriye’de Türkmen varlığından bahseder. Suriye; 1516’dan itibaren Osmanlı Devleti’ne geçmiş ve bölge 1918 yılına kadar kesintisiz olarak 402 yıl boyunca Türklerin hakimiyeti altında kalmıştır. Bu dönemde Suriye’de Türkmen yerleşimi artarak devam etmiş ve bölgede önemli bir Türk nüfusu oluşmuştur. Anadolu’nun doğal bir uzantısı olan  Suriye’de Türkmenler ülkenin Şam, Lazkiye, Hama, Humus, Halep ve Rakka kentlerinde ve köylerinde bulunmaktadırlar. Şam bölgesinde yaşayanlara Şam Türkmeni denirken, Halep ve Rakka bölgesindekilere Halep veya CulapTürkmeni, Lazkiye Türkmenlerine Bayır-Bucak Türkmeni denmektedir. Bugün Suriye’de 3 milyon 500 bin Türkmen yaşamaktadır.

Türkiye ile Fransa arasında 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara anlaşmasının 7.maddesine göre, Suriye’deki Türkmenlerin resmi dillerinin Türkçe olması ve tüm kültürel ve sosyal haklarının korunması’’ ifadesi bulunmasına rağmen özellikle Hafız Esat döneminde Türkmenler yoğun baskılara maruz kalmıştır. Hafız Esat, PKK bölücü örgütünü her yönden destekleyerek hem Suriye’deki Türkmenlere hem de Türkiye’ye karşı kullanmıştır.

Suriye Türkmenlerine karşı uygulanan asimilasyon programları çerçevesinde, Türkçe öğrenimlerini engellemiş, köylerinin isimlerini değiştirmiştir. Suriye’deki Türkmenler ülkenin değişik bölgelerinde yaşamaktadır. Küçük gruplar halinde yaşayan Türkmenler Türkçe’yi unutmuş olmakla beraber kuvvetli bir Türkmen şuuruna sahiptirler.

Şanlı ordumuz, 500 yıl sonra Suriye’deki Türkmen kardeşlerimizle buluşarak yeni bir ümidin kapısını aralamıştır. Maalesef ürkek yöneticilerimiz yıllardır Pantürkizm suçlamsına maruz kalmamak için elimizden çalınan vatan topraklarına bakmamışlar, o bölgelerdeki kan ve gönül kardeşlerimizle ilgilenmemişlerdir.

Son zamanlarda Suriye’den ülkemize karşı yapılan tehditlerin artması neticesinde “Fırat Kalkanı” operasyonu başlatılmışdı.

24 Ağustos 2016, saat 04.00’de başlatılan “Fırat Kalkanı” operasyonu Suriye’nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesine terör örgütü IŞİD’ten temizlenmesi ve PKK’nın Suriye uzantısı PYD’ninAfrin-Kobani Hattını kırmak amacını taşımaktaydı.

Birkaç saat sonra Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı tanklar Fırat’ı geçerek yüzlerce Özgür Suriye Ordusu mensubu Türkmen ve Araplarla bir araya geldi. Amerika Birleşik Devletleri’de operasyonlara havadan destek vereceğini açıkladı. ÖSO Keklice ve Kıvırcık köylerini ele geçirdi. Operasyon sırasında Arap birlikler kırmızı, Türkmen birlikler ise Turkuaz kol bandı takarak taraflarını belli etmektedirler. ‘’Fırat Kalkanı’’  operasyonunun zaferle sonuçlanmasını dileriz.

Mayıs 2015’te kurulan Suriye Türkmen Meclisi, Suriye’deki Türkmen varlığını korumak ve yaşatmak üzere çalışmalar yapmaktadır. Bunlar; Suriye ve Türkmenlerinin haklı davalarına ilişkin haberleri uluslararası basın kuruluşlarına ulaştırmak, Suriye Türkmenleri ile ilgili haber ve bilgileri Türk basını ve kamuoyu ile paylaşmak, Türkmen davası ve Türkmenleri sosyal medya üzerinden verilen kasıtlı yanlış haberlerin etkisinden kurtarmak, Sosyal medyada kasıtlı olarak yaratılan dezenformasyon ve spekülasyonların etkisini azaltmak, Türkmenlere doğru ve tarafsız haberleri ulaştırmak, Başta Suriye Türkmen Meclisi ve siyasi partiler olmak üzere, Türkmenlere yönelik yapılan faaliyet ve çalışmaların haberlerini Türkmenlere ulaştırmak, Türkmenlerin sahada yaşadıkları sorunları kamuoyu ile paylaşmak, Toplum ve kurumlar olarak Türkmenler arasında iletişim ve yakın işbirliği sağlamak, Onur ve özgürlük mücadelesine destek vermek, Kurulacak yeni Suriye devletinde güçlü bir medyanın temelini oluşturmak…amaçlarından oluşmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti, yüzyıl önce elimizden çalınan kaybedilmiş vatanlarımıza sahip çıkmalıdır. Batı Trakya ve Kerkük gibi Türk bölgelerinde yaptığımız diplomatik hatalara düşmemelidir. Kültür coğrafyamızın birer kalesi olan Türk yerleşim bölgeleriyle yakından ilgilenilmelidir.

Hemen yanı başımızdan Türkiye’ye imdat feryatlarıyla seslenen Türkmen kardeşlerimize cevap vermenin zamanı gelmiştir:

“Beterin beteri var…
Biri getmiş, ötekiler gelmiş…
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşam…
Merhamet beklerken, zulüm bulmuşam…
Böyük devletlerin böyük oyunu
Yok etmek Türk’ün soyunu
Çoraplar örülmüş Çuvallar geçirilmiş başıma
Aslanım; kediye boğulmuşam…
Okumak yazmak yok…
Dilim damağıma bağlanmış
Düşünmem, konuşmam, kızmam yasak…
Başın kaldırıp bakmak
Gözün ucuyla süzmek ne cüret…
Elim ayağıma dolanmış
Oturmam, yürümem, gezmem yasak…
Üst üste cansız yığılmışam…
Taş kesilmişemgavimgardaş, nerdesen…

Digah gel… Di gel ölemdi gel…
Adına gurbanolamdi gel…
Alnına kanım çalamdi gel…
Bayrağım göğün mavi gülü, ay yıldızım sen…
Yurdum Türkmen eli, can özüm sen…
Soyum sopum Türkoğlu, yüzüm sürdüğüm izim sen…
Oy men ölmüşemgavimgardaş, nerdesen? ‘’

Bugün “Zeytin Dalı Harekatı”yla Afrin odaklı başlatılan  operasyon kısan zamanda neticelenerek güney sınırlarımızdaki şer cephesi dağıtılacaktır. Böylece, her zaman devletimize karşı kışkırtılan gruplar, kendilerini emperyal güçlere kullandırmanın cezasını bir kere daha çekeceklerdir. Dualarımız kahraman askerlerimizin zaferi üzerinedir.

Ahmet Urfalı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.