Günümüzde böyle bir yapıyı görüpte mutlu olmayacak birisi mümkün değil gibi çünkü oldukça mütevazi ve görsel olarak da ruha hitap edici bir mekan.
Apartmanlar, birçok kiralık evler, havuzlu villalar, içlerindeki oldukça ihtiyaç dışı kalabalık döşemeler, gardoroplarımızda sayısız farklı renklerde giysiler, ayakkabılar, farklı markada arabalar. Sevgiden ziyade mal mülk için yapılan izdivaçlar günümüz insanının burnundan fitir fitir geliyor.
Oysa mütevazilik her halin üzerinde olmalı. Bir tutam çiçek misali, Sevgi hakim olmalı gönüllere. Bu sevgi ile onlarca apartmana havuzlu villalara üstün gelip yaşamdan tat alabileceğimiz az ve ucuz bir hayatı tercih ederek mutlu olmak bizim elimizde iken zoru, zorbalığı bencilliği bir birimizi dinlememeyi ukâlalığı tercih ederek apartmanları villaları sanki uluslar arası savaş meydanına çeviren karekterlere döndük, sevgimizi ikinci üçüncü hatta en son raflara kaldırarak . Medeniyet buysa yerin dibine batsın.
Biz bu değiliz. Bizler çadırlardan bir çift sofalı evlerden Anadolu’da mütevazi hayat yaşayan dedelerin ebelerin torunlarıyız.
Oburluk ve hiç yoktan mutsuzluk ifadeleri kuracak katekter bizlere yakışan karekterler değildir.
Elimizdekinin ve yanınızdakinin kıymetini bilerek mutluluğumuza mutluluk katmak varken erişemeyeceğimiz hayaller peşinde olmak mutsuzluklara sebep teşkil eden hal ve hareketler günümüzün hastalığı. Kişi kurduğu hayali bile ahvali üzre kurmalı ki hayal kırıklığı yeni hastalıklara vesile olmasın.
Neyin var ey insan
Dün yaptın nişan
Kemâle ermedi mi yaşın
Niye attın yüzzüğü.
Neyin var ey insan
Şatafatlı yaptın düğünün
Bir gecelikmiydi gönlün
Niye girdin bunca külfete.
Neyin var ey insan
Dün yaptın nikah
Sevgilimi buldun bu sabah
Niye gittin hakime.
Neyin var ey insan
Sabrı şükrü kuşan
Kısadır ömür biter yaşam
Niye Abdil’im bu kafiyen.
Abdil Göktekin