2008 yılında yapılan ABD Başkanlık seçimlerini Barack Obama gibi bir Afro-Amerikalı’nın kazanması 2008 yılı için akıllarda kalan en önemli olaylardan bir tanesi olmuştu. Amerika siyaset tarihine damgasını vuran bu olayın yanında bir başka önemli olay daha yaşanmıştı aslında. Bu yaşanan diğer olay o günlerde basında geniş yer bulamamıştı çünkü büyük ihtimalle Obama zaferinin gölgesinde kalmıştı.
***
ABD Başkanlık seçimleri esnasında kampanya boyunca Cumhuriyetçilerin adayı John McCain ile Demokratların adayı Barack Obama arasında yaşananlar, tabiri caizse adeta bir horoz dövüşüne dönüşmüştü. Her iki taraf birbirine sözlü sataşmaları, iftiraları, karalama kampanyaları, ağır ithamları ve hakaretleri yapmaktan çekinmezken, bunu her zaman olduğu gibi fırsat bilen medya, duyduğu her sözü ve gördüğü her hareketi haber yaparak tamamen bir medyatik şovun yaşanmasını sağlamıştı. Başkanlık seçimlerine ilk defa bir siyahi adayın katılması kampanyanın büyük bir şova dönüşmesinde diğer önemli etkenlerden bir tanesiydi muhtemelen. Çok heyecanlı ve çetin geçen kampanyanın ardından, ilk açılan sandıktan son açılan sandığa kadar burun buruna mücadelenin yaşandığı yarışta, Barack Obama seçimlerin mutlak galibi çıkarak ABD’nin ilk siyasi başkanı olma özelliğini de elde ederek tarihe adına yazdırmıştı.
Bu durum karşısında büyük bir şok geçiren Cumhuriyetçiler, kampanya boyunca destek verdikleri John McCain’in açıklamalarıyla adeta ikinci şoku yaşamışlardı. Çünkü seçim mağlubu McCain, seçimi kaybeden her adayın yaptığı gibi zehir zemberek konuşma yapma yerine, farklı türden bir konuşma yapmıştı. Parti merkezinin kürsüsünden, kalabalığa yaptığı konuşmasında McCain, “Değerli Başkanım Barack Obama’yı tebrik ederim. Ne derse yapmaya hazırım” demişti. Tabi bu konuşma tepki çekecekti mutlaka. Bu konuşmaya ilk tepki Cumhuriyetçiler tarafından gelmişti. Kendi partizanlarını sakinleştiren McCain’e bir gazeteci herkesin merakla beklediği soruyu yöneltir; “Efendim, daha düne kadar Obama’ya hakaret ediyordunuz, şimdi neden böyle bir konuşma yapmak zorunda kaldınız? Yoksa korktunuz mu?”. Bu soru karşısında McCain gazeteciye döner ve “Terbiyesizliğin lüzumu yok. Evet, Barack Obama düne kadar rakibimde ancak bugünden itibaren benim ve ülkemin başkanıdır” diyerek aslında başta soruyu soran gazeteci olmak üzere herkese adeta tokat gibi bir cevap vermişti.
***
Ne enteresan değil mi? Hem seçimleri kaybedeceksiniz, hem mağlubiyeti kabulleneceksiniz, hem de rakibini tebrik edip, “Ne derse yapmaya hazırım” diyeceksiniz ve ezileceksiniz. İlk bakışta McCain’in davranışları buna benzer şekilde algılanabilir. Nitekim unutmayalım ki, ABD gibi dünyanın en önemli devletinde seçimleri kazanmak kolay bir zanaat değil. Seçimleri kaybetmekte kolay değil. Aslında dünyanın neresinde olursa olsun, seçim mağlubiyeti hiçbir siyasetçi için kolay olmasa gerek. Genellikle seçim mağlubiyeti yaşayan siyasetçiler kimi zaman zehir zemberek açıklamalarda bulunurlar, kimi zaman seçmenlerine küserler, kimi zaman siyaseti bırakırlar, vs… Peki dünyanın en büyük seçim kampanyasının yaşandığı ülkede seçimleri kaybeden McCain ne yaptı? Ağladı mı? Hayır. Peki, ne yaptı? Dünya siyaset arenasına örnek teşkil edecek bir ders verdi. Bence dünyanın bütün siyasetçileri bu dersi iyi ezberlemeli.
***
Bilindiği üzere Belçika’da yine bir seçim arifesine doğru yaklaşıyoruz. Türklerin yoğun olarak yaşadığı belediyelerde Türk kökenli adayların çokluğu ve bolluğu seçim kampanyasının çetin geçeceğinin bir göstergesidir. Bazı adaylar kampanyaların şimdiden başlattı, bazıları henüz başlatmadı, kimileri afişlerini asma derdinde, kimileri karalama eylemlerine atılmış, sürçü lisan edenler, vs… vs… saymakla bitmez. Tabi, Türk kökenli adayların bolluğu Türk toplumuna ne kadar faydalı olur bilinmez ama gözle görüldüğü kadarıyla bu işe bilende atılmış bilmeyen de. Aralarında yüksek eğitim görmüşü de var kısaca eğitim görmemişi de. Kalitelisi de var kalitesizi de. Aslında var da var… Şimdi merak ediyorum. Bu seçimlere girecek olan bunca kalabalık Türk kökenli adaylar arasından kaç tanesi kişilik zafiyeti göstermeden, seçimleri kazanan rakibini samimi bir şekilde tebrik edebilecek? Edebilen olur mu? Muhtemelen olur. Zaten olmalı da. Bu dersi iyi ezberlesinler.