Alman devlet adamı Hindenburg birgün bir köyün yanından geçerken görmüş olduğu köy okulunu ziyaret etmek ister. Öğretmenin ders anlattığı bir esnada doğruca sınıfa girer. Fakat öğretmen sanki hiçbirşey olmamış ve hiç kimse sınıfına girmemiş gibi davranarak dersine devam eder. Dersini bitirip çocukları sınıftan gönderdikten sonra en derin hürmet hissiyle Hindenburg’un önünde eğilir ve onu selamlar. Gururlu bir siyasi olan Hindenburg, ilgisizlikten çok canı sıkıldığı halde baştan birşey söylemez ve tam da patlamak üzereyken böyle bir selamlama onu frenler. Daha sonra öğretmene dönerek : ‘Sen benim kim olduğumu çok iyi bildiğin halde niçin sınıfa ilk girdiğimde bu saygıyı göstermedin de dersin sonuna bıraktın ?’ diye sorar. Öğretmen de ; ‘Efendim, biz çocuklara, en büyük Tanrı’dır, O’ndan sonra öğretmenler gelir diye telkin ediyoruz. Eğer onların yanında,böyle yaptığım gibi huzurunuzda eğilsem,Tanrı ile aramıza girer, büyük öğretmenler değil, devlet adamları olurdu. Çocuklarında öğretmene ve öğretmenliğe saygısı kalmazdı.’ der. Hindenburg öğretmenin bu tavrını takdir eder ve okuldan ayrılır.
Bilginin en değerli varlık haline geldiği günümüz dünyasında maalesef bilgiyi üreten ve öğreten insanlara olan saygı gitgide azalmaktadır.Halbuki bizim dünyamızda teşvik edilen 3 zümreden(ya öğrenen ol,ya öğreten,ya da bunları seven ve destekleyen) birisidir öğretmen.Dolayısıyla toplum içinde saygıyı en çok hak eden zümrelerin başında gelmektedir. Bıraktığı izler (pozitif ya da negatif) yıllar geçse dahi ruhlardan ve zihinlerden silinemez.Baştan aşağıya fedakarlık isteyen bu meslek herkesin yapabileceği bir işte değildir üstelik. Eğitimde temel dinamik olan ve eğitim adına tüm sistemler değişse dahi değişmeyecek tek gerçek faktördür.
Yaşadığımız ülke Belçika’nın eğitimde belkide en büyük problemlerinden birisi de git gide azalan öğretmen kalitesidir.Yeterli donanıma sahip olmayan,meslek aşkı taşımayan ve bu mesleğin temel vasıflarına haiz olmayan öğretmenler sebebiyle verilen eğitimin kaliteside maalesef git gide düşmektedir.belçika’da öğretmenlik eğitimi yüksekokullarda verilmektedir ve öğrenciler 3 yıl içerisinde 2 branştan öğretmen olabilmektedirler.Yani branş başına 1,5 yıl düşmektedir.
Türkiye’de bir insan sadece 1 branşta öğretmen olabilmesi için 4 yıl okuması gerekmektedir.Bitirdikten sonra atanması için geçeceği süreç burada uygulansa korkarım ki Belçika’da bir kişi bile öğretmenlik bölümünü seçmez.Bu süreç sonucunda elbette Türkiye’de çok kaliteli öğretmenlerin çıktığını ve kaliteli bir eğitim verdiklerini iddia etmiyorum.Öğretmen olmanın zorluğuna dikkat çekmek istiyorum.Bilenlere malumdur ki ;Finlandiya’da en yüksek puanla alınan bölümler öğretmenlik bölümleridir ve master seviyesinde eğitim görmektedirler.(mesela 1200 kişinin yaptığı başvurudan sadece 300 tanesi seçilmektedir.) Maaşları yüksek olmasada halk arasında en imtiyazlı kişiler öğretmenlerdir ve toplum nezdinde büyük saygı görmektedirler.(Belçika,öğretmen maaşları konusundada Avrupa ülkeleri arasında en alt sıralarda yer alıyor). Hal böyle olunca, Finlandiya’nın eğitimde başarılı olmasının sırrı da böylece ortaya çıkmış oluyor.
Belçika’da öğretmen eğitiminin sorunlarından bir taneside ; öğretmenlerin değişen toplum yapısına göre eğitilmemeleri.multikültürel toplum yapısı doğal olarak sınıf ortamınada yansıyor.Bu çok kültürlü sınıf ortamında elbette bir çok milletten öğrenci bulunabiliyor.Bu yapıya aşina olmayan,farklı toplum ve kültürleri hiç tanımamış ve karşılaşmamış olan öğretmen adayları böyle bir sınıf karşısında sınıf hakimiyeti kurmakta zorlanıyorlar.Öğretmen sınıfa hakim olamayınca, sınıf öğretmene hakim olabiliyor ve dolayısıyla herşey çığırından çıkabiliyor.
Son bir istatistikle konuyu şimdilik kapatayım isterseniz.Ama tabii ki bu konuda yazacaklarım henüz bitmedi.Belçika’da öğretmenliğe başlayanların beşte biri ilk 5 yılda öğretmenliği bırakıp başka mesleklere geçiyor.Brükselde bu oran % 50.Bir önceki yıl öğretmenlik bölümünü tercih etme oranı %5 azalmış durumda ve öğretmen açığı git gide büyüyor.2020 yılında Belçika’daki öğretmen açığının 20.000 civarında olacağı tahmin ediliyor.
Tüm öğretmen ve öğrencilerin 2013-2014 eğitim-öğretim yılını tebrik ediyor, başarı ve kolaylıklar diliyorum.
Hüsnü Can