Sanatçı ve akademisyen Mehmet Kavukcu, Belçika’da gerçekleştirdiği yeni performansında, Türklerin 1964 yılında iş göçü amacıyla Belçika’ya yaptıkları yolculuğu ve ikinci bir yurt edinme hikayesini ele aldı. Performans, Belçika’ya göç eden Türklerin yaşam mücadelesine bir gönderme niteliği taşıdı ve Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı’nın desteğiyle gerçekleştirildi.
Kavukcu, temsili bir yurt simgesi olan metal bir yatağı sırtına alarak Brüksel Kuzey Tren İstasyonu’ndan Place Rogier Meydanı’na kadar taşıdı. Bu performans, izleyicileri hem anlamsal hem de duygusal açıdan derinliklere taşırken, Türklerin ana vatanlarına duydukları özlemi ve Belçika’ya duydukları sevgiyi ifade etti. Sanatçının kullandığı yatak, tüm canlılar için güven ve aidiyetin simgesi olarak performansın merkezinde yer aldı.
Performans sırasında Kavukcu, yatağı zaman zaman taşıyarak ya da sürükleyerek ilerledi ve sarı işçi yağmurluğu, nevresim, yastık ve çarşaf gibi nesnelerle performansını zenginleştirdi. Yatak üzerine döşek, yastık ve yorgan yerleştirerek geçmişten günümüze süregelen bir yaşam dilini hatırlattı. Kalem ve boyalarla yatağa ve kendi bedenine semboller çizen sanatçı, yastığa ay-yıldız ve Belçika bayrağı motiflerini ekledi. Çarşafa ise tarih, isimler ve kısa cümleler yazarak göçün bireysel ve toplumsal anlamlarına vurgu yaptı.
Performans, göç eden insanların yaşam biçimlerini yeni yurtlarına taşıma çabalarını, bu süreçte yaşanan örtüşmeler ve çatışmalar üzerinden ele aldı. Kavukcu, performansını semboller, renkler ve anlam yüklü detaylarla tamamladı.