15. ve 16. yy’da yaşamış bir grup sanatçıydılar. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Belçikaya çalışmak üzere gelmiş olanları da vardı aralarında, buna rağmen Flaman Primitif sanatçılar grubuna dahildiler. Döneminin en gözde sanatçıları olarak yeni yeni zenginleşmeye başlamış olan Belçika şehirlerinden Gent ve Brugge’de büyük ilgi görüyorlardı. Bu iki zengin şehrin soyluları sanatçılara sipariş vermek için bir birleriyle adeta yarışıyorlardı. Flaman Primitif’leri ‘Les Primitiefs Flanads’ olarak Fransızcadan çevrilmiş bir terimdir. Primitif, kelime anlamıyla Türkçede ‘ilkel, ilk çağa ait anlamındadır’. Flamanlar için,(sanat anlamı) ‘erken çağa ait veya ilk olan’ anlamındadır.
Dönemin şanslı primitif sanatçıları Jan van Eyck, Rogier van der Weyden, Hugo van der Goes, Hans Memling, Dirk Bouts en Gerard David ki, ‘Jan van Eyck yağlıboya tekniğini bulan ve geliştiren sanatçıdır’.
Günümüzde bu sanatçılar Küzey rönesans sanatçıları olarak kabul edilirler. Sanatçıların ortaçağ tekniğini devam ettirmelerinden dolayı bu terim bazen geç gotik sanatı olarak da kullanılır.
1902 yılında Brugge şehrinde Flaman Primitif sanatçılarına ait eserler sergilenir. Sergi çok büyük bir ilgi ile karşılanır ve 15 yy sanatçıları bu sergi ile de ünlerini perçinleştirirler.
ETKİLERİ
Flaman Primitif’leri batı sanatının gelişmesine önemli rol oynamışlardır. O dönemde Küzey İtalya ile sürekli bağlantıda olan ‘Graafschap Vlanderen’ Brugge şehrine bağlı bir bölgedir. Brugge şehri o dönemde Hollanda topraklarına bağlıydı.Kuzey İtalya ile (Floransa) sürekli iletişimleri vardı. Brugge’de yaşayan zengin İtalyan aileleri de primitiflere verdikleri siparişlerle bu sanatçıların varlığını güçlendiriyor ve İtalyada benimsenmelerine neden oluyorlardı. Bu şekilde çok geçmeden Batı Avrupa sanatçılarının çoğu Flaman Primitif sanatçıların etkisi altında resim yapmaya başlamışlardı. Bunlardan Domenico Ghirlandaio, Botticelli en tanınmış olanlardır.
FLAMAN PRİMİTİFLERİNE YENİ BİR BAKIŞ
2007 yılında Anvers Kraliyet Müzesinde insanlar Flaman Primitiflerine yeni bir bakış açısıyla bakma şansını elde ettiler. 30 eserden oluşmuş bir sergide bu sanatçılara ait ahşap üzerine yapılmış, kitap şeklinde katlanabilir eser sergilenmiştir. Jan Van Eyck, Rogier Van der Weyden, Hugo Van der Goes en Hans Memling gibi büyük isimlere ait olan bu tablolar, örneklerinin en iyileriydiler. Sergi Anvers Kraliyet Müzesinde başlayıp, oradan Boijmans Müzesi- Rotterdam, Metropolitan Muzesi- New York, Sanat Tarihi Müzesi- Viyana, Museo Thyssen-Bornemisza Müzesi- Madrid, Alte Pinakothek Müzesi- München, National Gallery of Art – Washington, Art Institute of Chicago – Chicago, The Huntington Library – San Marino (Californië), National Galleries of Scotland – Edinburgh ve Antwerpen Müzesi- Antwerpen sergilenmiştir. Sergilenmiş olmanın yanısıra bu eserler bir çok labaratuarda röntgen ve infrarod ışıklarıyla incelenmişlerdir. Bulunan bilgiler, ahşap üzerine yapılmış olan ve kitap şeklinde katlanabilen bu eserlerin bazılarının iki tür ağaçtan yapılmış olduklarıdır.
JAN VAN EYCK
Jan Van Eyck’i tanıtmadan geçemedim. 15 yy. Yaşamış olan bu sanatçı Belçikanın çok önemli ve Avrupanın en tanınmış sanatçısıdır. 1390-1441 yılları arasında Brugge kentinde doğmuştur. Brugge şehir yukarda da belirttiğim gibi o dönemde Hollanda’ya ait bir bölgeydi. Jan Van Eyck Batı Hollanda sanatçısı olarak karşımıza çıkar. Dan Haag şehrinde eğitim görmüştür. Yaşadığı dönemde Avrupa’nın en tanınmış ressamıydı. Yağlıboya tekniğinin bulucusu ve geliştirip en usta haliyle kullanıcısı olarak tanınır. Jan Van Eyck daha önce hiç bir yerde görülmemiş bir teknikle doğayı ve minyatur sanatı işlemiştir. İnceltilmiş yaplıboya ile yapmış olduğu realist çalışmalarını kendisin özgü teknikle ahşap zenime aktarmıştır. Bu da kısa zamanda Avrupa çapında tanınmasına ve diğer sanatçıları etkisine almasına neden olmuştur.
Döneminin en tanınmış sanatçısı olan Jan Van Eyck geliştirmiş olduğu tekniğin İtalyada da (Floransa) eş zamanda gelişmesinden dolayı epey can sıkıcı söylemlere yol açmıştır. Aynı zamanda sanat tarihçileri de İtalyan sanatçılarından Masaccio ve Domenico Venezianoe ile Jan Van Eyck aradında kullanılan teknik hakkında epey sepekelasyonlar yaratmışlardır. Sonuç olarak hiç bir şey kanıtlanamamıştır.
Yazan Sevim Ünal
15/05/2013