18 Şaban 1439 (4 Mayıs 2018)
Rahmân ve Rahîm olan yüce Allah’ın adıyla.
Hamdâlemlerin Rabbi ALLAH (c.c.) içindir. Salât ve Selâm ise Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)’in, Âli’nin ve Ashâbının üzerine olsun inşallah.
Muhterem Mü’minler,
Enbiya Suresi’nin 107. ayet-i kerimesinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e hitaben şöyle buyuruluyor: “(Resulüm) Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” Mektubât-i Şerifesinde İmâm-ı Rabbâni hazretleri de: “Muhakkak ki, Hz. Muhammed (s.a.v.) Allahü Tealâ’nın Rasulü ve Ademoğlu’nun efendisidir. Kıyamette insanların kendisine en çok tabi olacağı zat odur. O önce ve sonra gelen insanların içinde Allahü Teala indinde en mükerrem şahıstır. Kabri ilk açılacak olan; ilk şefaatçi ve ilk şefaat izni verilecek olan; Cennet’in kapısını ilk çalacak olanve Hz. Allah’ın kendisine kapıyı ilk açacağı kişi yine O’dur. Kıyamet günü Livâü’l-Hamd sancağını O taşıyacaktır.” Ve O’nun hürmetine ümmet-i Muhammed cennete ilk girecek ümmettir.
Bu hususla alakalı olarak Tevbe suresinin 128.âyet-i kerîmesinde; “Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” buyurulmaktadır. Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “Allah’ım ümmetimi muhafaza buyur, ümmetime merhamet eyle”diye ağlayıp yalvarması O’nun ümmetine ne kadar düşkün olduğunun başka bir delilidir.
Mü’minlere böylesine düşkün olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ümmeti olarak bize düşen vazifelerden biri de Rasül-i Ekrem Efendimiz’e çokça salevât-ı şerife okumaktır. Her mevzûda onun yolunu takip etmekle beraber bağlılığımızı ve ona olan hürmetimizi salevât-ı şerife ile de izhar etmemiz icab eder. Hazret-i Allah (c.c.) Ahzâb Suresi’nin 56.âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor: “Muhakkak Allah ve melekleri Peygambere salatta bulunurlar. Ey iman ile müşerref olanlar, siz de O’nun üzerine salâtta ve teslimiyetle selamda bulunun.” Bu âyet-i kerîme’nin tefsirinde şu ifadelere yer verilmiştir: “Ey iman edenler, sizler ona salat-ü selam getirin; selamlayarak teslim olun.”
“ALLAHÜMME SALLİ ALÂ MUHAMMED” veya “ALLAHÜMME SALLİ ALÂ SEYYİDİNÂ MUHAMMEDİN VE ALÂ ÂLİ SEYYİDİNÂ MUHAMMED” gibi dualarla onun üzerine Allah’ın salevât ve rahmet-ü berekâtını niyaz edin. Onu hiç incitmeyerek ona teslim olun. Bu âyet-i kerîme gösterir ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e salevât getirmek farzdır ve ismi zikrolundukça salevât getirmek icab eder.”
Salevât-ı Şerife’nin bereket ve faziletini anlatmakla bitirmemiz mümkün değildir. Şu hadis-i şerifler, bu hususta bize yardımcı olacaktır: “Kim bana bir defa salât-ü selam getirirse, bu sebeple Allahü Teala ona on misli merhamet eder.”; “Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salât-ü selam getirenlerdir.”
Bu hadis-i şerif bize gösteriyor ki, dualarımızda ne kadar çok salevât okursak bizim için o kadar hayırlı olur. Ayrıca böyle yapmamız dualarımızın kabulüne sebep olacaktır. Bu hususla alakalı olarak Hadîs kitaplarımızda şöyle bir hadise zikrediliyor: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.), namazdan sonra bir adamın Allah’a hamd etmeden ve peygamber aleyhi’s-selam’a salevât okumadan dua ettiğini işitti. Bunun üzerine “Bu adam acele etti.” buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve ona şöyle buyurdu: “Biriniz duasına Allahü Teâlâ’ya hamd-ü senâ ederek başlasın, sonra Peygamber (s.a.v.)’e salat-ü selam getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde dua etsin.”
Muhterem Mü’minler,
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mübarek isimleri zikredilince de hemen salevât okumak icab eder. Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyuruluyor: “Cimri, yanında ismim anıldığı halde bana salat-ü selam getirmeyen kimsedir.” Mübarek gün ve gecelerde ve özellikle bitmek üzere olan şu mübarek Şaban-ı Şerif’te ve Cuma günlerinde salevât okumayı ihmal etmeyerek ve Peygamber efendimiz (s.a.v)’in hakklarının üzerimizde olduğunu unutmayarak günde en azından yüz salavâtı şerife Peygamber efendimiz (s.a.v)’e hediye etmeye gayret etmeliyiz.
Şabân-ı Şerif ayımız hayırlı, mübârek ve bereketli olsun inşallah. Âmin.
Vesselâm