Süleyman Nazif, 29 Ocak 1870’te Diyarbakır’da doğdu. Babası, dönemin tanınmış şair ve tarihçilerinden Said Paşa, annesi ise Ayşe Hanım’dır. Nazif, çocukluğunun bir kısmını Maraş ve Elazığ’da geçirdi.
Rüştiye eğitimini Diyarbakır’da tamamladıktan sonra, İstanbul’da Mülkiye Mektebi’ne girdi. Buradaki eğitimini yarıda bırakarak Diyarbakır’a döndü ve babasının yanında çalışmaya başladı.
Nazif, şiire ilkokul yıllarında başladı. İlk şiirleri, Servet-i Fünun dergisinde yayımlandı. Servet-i Fünun dönemi şairlerinden biri olan Nazif, edebî anlayış ve üslup olarak Namık Kemal’in takipçisidir. Şiirlerinde vatan, hürriyet, adalet gibi temaları işledi.
Nazif, 1892’de Diyarbakır Valiliğinde Meclis-i Vilayet kâtipliğine başladı. Buradaki görevinin yanı sıra, Diyarbakır Gazetesi’nde başyazarlık yaptı, vilayet matbaasını yönetti.
1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, İstanbul’a döndü. Burada çeşitli gazetelerde başyazarlık yaptı, siyasi yazılar kaleme aldı.
Nazif, II. Meşrutiyet döneminde, İttihat ve Terakki yönetiminin baskıcı politikalarına karşı çıktı. Bu nedenle, birçok kez tutuklandı ve sürgüne gönderildi.
Cumhuriyetin ilanından sonra, siyasetten uzaklaşarak yazarlık ve gazeteciliğe ağırlık verdi.
Süleyman Nazif, 4 Ocak 1927’de İstanbul’da hayatını kaybetti. Eserleri arasında “Batarya ile Ateş”, “Mehmed Âkif”, “Hazret-i İsa’ya Açık Mektup”, “Fuzûlî: Hayatı ve Eserleri”, “Nasıruddin Şah ve Babiller” gibi şiir, deneme ve anı kitapları yer almaktadır.
Nazif, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Şiirleri, vatanseverliği, hürriyet aşkı ve toplumsal sorunları ele almasıyla dikkat çeker. Nazif’in şiirleri, Türk milletinin hafızasına kazınmış ve günümüzde de okunmaya devam etmektedir.