Geçtiğimiz yıl, komşusu Ferat Erdik’i bıçakladıktan sonra hapis cezası çeken Muhsin Erşahin, özgürlüğüne kavuştu.
Erşahin, hem olayları aydınlatmak hem de kendisi hakkında daha önce çıkan bir haberde yapılan suçlamaları cevaplandırma amacıyla Yenivatan’a özel bir röportaj verdi.
Kasım 2016’da Yenivatan’da kendisi hakkında çıkan suçlamaları kabul etmediğini bildiren Muhsin Erşahin, olayların medyada yansıtıldığı gibi olmadığı belirterek, nasıl yaşandığı hakkında ilginç detaylar paylaştı.
Olay el kol hareketleriyle başladı
Olayın yaşandığı günün akşamında karnını doyurmak üzere, evlerinin bulunduğu sokağın alt köşesinde yer alan mekana gittiğini söyleyen Muhsin Erşahin, “Mekanın önünde yemeğimi beklerken, Ferat bana doğru geldi ve el kol hareketleri yapmaya başladı. Kendisini çok defa uyardım ancak tüm uyarılarıma rağmen, bana küfürlü konuşmaya başladı. Bir ara kendisini annesine ve babasına şikayet edeceğimi söyledim. Ancak Ferat beni ciddiye almadı ve bana “Git polise şikayet et, sen zaten mal satıyorsun ve polisle işbirliği yapıyorsun” diyerek iftira attı. İftira karşısında üzerine yürüdüm. Ancak yine sakinleşmedi ve bana tehditler savurdu. Bende o sinirle eve gittim, sadece ayakkabılarımı giydim ve oraya geri döndüm. Üzerimde ne bir bıçak ne de başka bir alet vardı. Üzerimde sadece muşta vardı ancak o her zaman üzerimde olan bir şeydi çünkü Place Liedts gibi bir mahallede yaşamak kolay değil. Köşedeki mekana sinirli bir şekilde girip, onu sorduğumda, bana sakin olmamı söylediler. Ardından babasına şikayet etmek üzere babasının takıldığı kahveye gittim fakat babasını bulamadım.” diye konuştu.
“Ferat ağır küfürler ve tehditler savurdu”
Olay yapmaktan kaçındığını ve biraz sakinleştikten sonra evlerinin eşiğine oturarak bir sigara yaktığını ifade eden Muhsin Erşahin, olayın devamını şu sözlerle anlattı:
“Tam sigaradan çektim, evlerinin önünden bana çok ağır küfürlerle tehditler savurdu. O sinirle sigarayı ve çakmağı oraya bıraktım ve evlerinin önüne kadar koştum. Ferat o ara yukarı çıkmış. Ben dedesine şikayet etmek üzere dedesinin ziline bastım çünkü 25 yıllık komşumuz olan dedesini çok iyi tanıyorum. Ayrıca babası annem tarafından akrabam olur. O ara zile çıkan olmadı fakat kendisi cama çıktı ve halen bana karşı küfürlü konuşmaya devam etti. Kendisine küfürlerle karşılık verdim. Bir ara kendime geldim ve kendisinden kötü sözler sarfettiğim için özür diledim. Özür dilememle beraber, sanırım bir özgüven kazandı ve pencereye bu sefer elinde bıçakla çıkarak, bana “Bak kapımızın önünden gitmezsen, aşağa iner senin bıçaklanmadık yerini bırakmam” şeklinde konuştu. Bende kendisine “Ağzından çıkanı kulağın duymuyor galiba” dedim. Tam o ara inecektim ki, geldiğini anladım ve yine de özür dileceğini ümit ettim. Bu arada iddia ettikleri gibi, ben kapılarını falan kırmadım. Kapıları her zaman kırıktı ve sabahtan akşama kadar evlerine girenlerle çıkanların haddi hesabı belirsiz. Birden bire kapı açıldı ve gözleri dönmiş bir şekilde elindeki bıçağı üzerime doğru dört veya beş kere salladı. Bir ara bıçak boğazımın dibinden geçti ve hatta bir ara karnıma saplandı sandım. O arada bıçağı elinden düşürmek için mücadele ediyordum ki, bıçak bir ara kendine saplandı. Hiçbir şekilde onu öldürme niyetinde değildim. Zaten bıçakla gelen de ben değilim ama maalesef olay farklı yansıtıldı.”
“Ölmesin diye dört gece uyumadım”
Olay sonrası teslim olduktan sonra hapishaneye girdiğini ve dört gece boyunca, gözüne uyku girmediğini anlatan Muhsin Erşahin, “Aman Allah’ım ne olur, olan oldu ama ölmesin” diye dua ettiğini belirtti ve hapishaneye girdiği andan itibaren yaşananlarla ilgili; “Bu durumu dört gün boyunca her an yaşadım. Ardından ilk mahkeme yapıldı ve karşı taraf mahkemede tavır yapıp hakime bağırıp çağırdılar. İlk mahkemeden sonra hakim bana “Dikkat et, bunlar seni öldürmek için her şeyi yaparlar. Sokakta yürürken, önüne ve arkada bakarak yürü çünkü bunlar seni resmen tehdit ettiler” dedi.
“Ben kimsenin evini basmadım”
Muhsin Erşahin, “Bunlar benimle ilgili verdikleri röportajda, benim durup durduk yerde bunların evlerini bastıklarımı söylemişler. Hiç birinin durup durduk yerde birinin evini bastığı görülmüş veya duyulmuş mu? Ben durup durduk yere neden onların evinin önüne gideyim? Ben bunların evini bir defa basmadım bile. Geldim, çocuğun aile fertlerinden biriyle konuşup, şikayette bulunabilmek için zillerine bastım. O çocuk ki, benim yanımda büyüdü. Saçını bile ilk kesen benim. Daha sonra da yıllarca saçlarını ben kestim.” dedi.
Cafer Yıldırımer