Hamd âlemlerin Rabbi ALLAH (c.c.) içindir. Salât ve Selâm Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)’in âli’nin ve Ashâbının üzerine olsun inşaallah. Âmin.
Hazret-i Allah Celle Celâlühü Kur’an-ı Keriminde şöyle buyuruyor:
“Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.” (Âl-i İmrân, 114)
Devlet-i Ali’ye-yi Osmâniye’nin kurucusu Osman Gâzi Hazretlerinin bir sözü; “Maksadımız Yüce Allah’ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik davası değildir.”
Muhterem Müslümanlar,
Altı asır tüm dünyada Din-i Mübin-i İslamın sancaktarlığını yapan Devlet-i Aliye-yi Osmâniye’nin kurucusu Ceddimiz Ertuğrul Gazi oğlu Osman Gazi’nin hayatını vefatının 695. Yılında sizlerle paylaşırken Atamız Osman Gâzi hazretlerine Yüce Allah’tan Rahmet niyaz ederiz inşaallah.
Osman Gâzi’nin Hayatı
Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey, 1258’de, Söğüt’te doğdu. Babası Ertuğrul Gazi, Annesi Halime Hatun’dur. Osman Bey, uzun boylu, yuvarlak yüzlü, esmer tenli, ela gözlü ve kalın kaslıydı. Omuzları arası oldukça geniş, vücudunun belden yukarı kısmı, aşağı kısmına oranla daha uzundu. Başına kırmızı çuhadan yapılmış Çağatay tarzında Horasan tacı giyerdi. İç ve dış elbiseleri geniş yenliydi.
Osman Bey değerli bir devlet adamıydı. Dürüst, tedbirli, cesur, cömert ve adalet sahibiydi. Fakirlere yedirip, onları giydirmeyi çok severdi. Üzerindeki elbiseye kim biraz dikkatlice baksa, hemen çıkartıp ona hediye ederdi. Her ikindi vakti, evinde kim varsa onlara ziyafet verirdi.
Osman Bey, 1281 yılında Sögüt’te, Kayı Boyu’nun yönetimine geçtiğinde henüz 23 yaşındaydı. Ata binmekte, kılıç kullanmakta ve savaşmakta çok ustaydı. Aşiretin ileri gelenlerinden, Ömer Bey’in kızı Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten ileride Osmanlı Devleti’nin başına geçecek olan oğlu Orhan Bey doğdu.
Sögüt’te temelleri atılan, altı yüzyıllık bir tarih diliminde ve üç kıtada hüküm sürecek olan Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi, 1 Ağustos 1326’da Bursa’da Nikris (goutte) hastalığından vefât etti.
Erkek çocukları: Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey Kız çocukları: Fatma Hatun.
Osman Gâzi kimdir? (1281 – 1326)
Osmanoğulları, Orta Asya’dan göç edip Anadolu’ya geçen Oğuz Türklerinin Kayı aşiretindendir. Osman Gazi, Ertuğrul Gazi’nin üç oğlundan (diğerleri Savcı ve Gündüz Bey) biridir. Lakabı “Fahruddin”dir.
Osman Gâzi nasıl biriydi?
İyi bir dînî ve manevi terbiye alan Osman Gazi Hazretleri, gâyet dindar, salih bir bey idi. Ahirete meyli ziyadeydi. Dînen yasak olan şeylerden son derece kaçınırdı. Bütün amacı, “fî sebîlillâh” cihada matuftu. Tatlı sözlü, halim bir zat olup müddet-i ömründe bir kere gazap etmediği rivayet edilir. Bunun yanında teşebbüs ve iktidar sahibi olarak hüsn-i idâresinde son derece kâbiliyetliydi. Tahakküm tanımaz bir yiğit gaziydi.
Osman Gâzi’nin Beyliği
Osman Bey, doğmadan önce yapacağı büyük işler babası Ertuğrul Gazi’ye manen bildirilmişti. Nitekim yüksek kabiliyeti ve idaredeki dirayetinden dolayı, babasının vefatından sonra diğer bütün beyler, en küçük evlat olmasına rağmen O’nu ittifakla “Kayı Bey”i olarak tanıdılar.
Böylece ittifâkla beyliğin başına geçen Osman Bey, babasından kalan 4800 km² toprağı 16 bin km²’ye çıkardı. İlk sikke, onun döneminde bastırıldı.
Osman Gâzi’nin rüyası
Babası Ertuğrul Gazi, hayatı boyunca hocası ve mürşidi Şeyh Edebali Hazretlerini kendine rehber edinmiş, O’nun manevi terbiyesi ile kemâl sahibi bir bey olmuştu. Bu sebeple oğlunun da O’nun terbiyesi altında yetişmesini çok arzu ediyordu. Osman Gazi de sık sık Edebali Hazretlerini ziyaret ediyor, duâsını alıyordu.
Şeyh Edebali’nin evinde misâfir kaldığı bir gece Osman Bey, rûhuna sükûnet veren, nefsinin çırpınışlarını dindiren sohbetin huzûru içinde heyecan dolu anlar yaşamıştı. Bir rivâyette, kendisine yatması için gösterilen odanın duvarında asılı bir Kur’ân-ı Kerîm olduğu için ayağını uzatmayıp, kıvrılarak oturduğu yerde tatlı bir uykuya daldı. Rü’yâsında, Şeyh Edebali’nin göğsünden çıkan ve giderek hilâl şeklini alan Ay’ın, bir ucunun kendi göğsüne girdiğini ve kendisi ile Şeyh Edebali Hazretleri arasından çıkan bir fidanın çınar haline geldiğini ve bu çınarın dallarının üç kıt’aya yayıldığını ve birçok milleti gölgesi altına aldığını gördü. Bu topraklarda haşmetli kule ve kubbeler üzerinde Ezân-ı Muhammedî okunuyor; bülbüller Kur’ân-ı Kerîm tilâvet ediyorlardı. Semânın görülebilen her yeri gülşen olmuştu.
Osman Bey, rü’yâsında bu güzel manzaraları büyük bir hayrânlıkla seyrederken, âniden bir ceylanın ortaya çıktığını gördü. Batıya doğru kaçmaya çalışan ceylana ok atmak üzere nişan alırken uyandı.
Hocası Şeyh Edebâli hazretlerinin rüya tâbiri
Abdest aldı. Müsâade alarak Edebali’nin huzûruna girdi. Rüyasını anlatmağa başladı. Anlattıkça şeyhin yüzünde tatlı tebessümler beliriyor, gözleri, nûrânî bir ışık ile parlıyordu. Zîrâ Edebali, kalp gözüyle bu rü’yânın sırrını çözmüştü. Osman Bey susunca, Şeyh, başını kaldırdı; gözlerinin içine bakarak yumuşak, âhenkli sesi ile konuşmaya başladı:
“–Oğlum! Gâibi ancak Allah bilir. Lâkin gördüğün bu rü’yâda dolu dolu hayır vardır. Cenâb-ı Hakk sana ve soyuna saltanat nasîb edecektir. Dünya, oğullarının himâyesine girecektir. Benim zürriyetimden bir kız ile evleneceksin. Bu izdivaçtan doğanlar, senin kuracağın ve giderek büyüyecek olan büyük bir devletin başına geçeceklerdir. Bu devlet de Batı’ya doğru genişleyecektir…”
Osman Gâzi’nin evliliği
Şeyh Edebali’nin tâbir ettiği rü’yânın üzerinden uzun bir zaman geçmeden Osman Bey, Şeyh’in kızı Bala Hatunile evlendi. Bu izdivaç, iktisâdî kuvveti ve fütüvvet erbabını Osman Gazi’nin etrafına topladı. 623 yıl dünyayı hidayet ve Allah’ın dînini yüceltmek cehdiyle nûrlandıracak nizâm-ı alemi sağlayacak devletin, maddî temeli atılmış oldu.
Diğer taraftan zamanının bütün manevi ricali de, Osman Gazi ve ailesinin liderliğinde ittifak ettiler. Husûsiyle Edebali Hazretleri ve Ahi Evran, bunu çok arzu etmişler ve Allah’a niyazda bulunmuşlardır.
Vefâtının 695. yılında dedemiz Osman Gâzi’yi Dua ve Rahmetle yâd ediyoruz…
Bu vesileyle 1 Ağustos 1326, vefâtının 695. yılında, Devlet-i Aliye-yi Osmâniye’nin kurucusu Atamız Osman Gâzi Hazretlerine yüce ALLAH’tan Rahmet niyaz ederiz inşaallah. Hazret-i Allah Osmanlı Devletimizin başta İlâyı Kelimetullah davasına hizmetleri olmak üzere, Din-i İslama, Ümmet-i Muhammed’e, Vatanımıza ve Milletimize büyük hizmetlerinden dolayı Osmanlı ecdadımızdan, dedelerimizden razı ve memnun olsun inşaallah. Âmin.
Vesselâm.
Nihat Gülal
İmam-Hatib