“Namazın Fazileti”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rahmân ve Rahîm olan Yüce Allah’ın adıyla…

Hamd âlemlerin Rabbi ALLAH (c.c.) içindir. Salât ve Selâm Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa’nın (s.a.v), Âli’nin ve Ashâbının üzerine olsun. Âmin. 

Hazret-i Allah (c.c.) Kur’ân-ı Kerim’inde şöyle buyuruyor; “Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” (Ankebût sûresi, 45)

Âyet-i kerîmenin anlamı şöyledir: “Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.”

Peygamber efendimiz (s.a.v) buyurdular: “Dosdoğru olunuz. Sizin bunu (yani doğruluktan alacağınız ecri) saymaya elbette gücünüz yetmez. Ve biliniz ki sizin amellerinizin en hayırlısı namazdır. Ve ancak (kâmil) mümin olanlar, devamlı abdestli bulunur.” (Sünen-i İbn-i Mâce)

Namazın fazileti

Her gün beş vakit namaz kılmak, hicretten önce Miraç gecesinde farz kılınmıştır. Farz kılınmasındaki hikmet, Hazret-i Allâh’ın emrine boyun eğerek huzurunda tezellül ile kulluk göstermek, okunan Kur’ân-ı Kerîm ve zikirlerle ona ilticâ etmek, âzâlarını Rabb’inin hizmetinde kullanmaktır.

Nûr Sûresi’nin 56. âyet-i kerimesinde, “Namazı ikame ediniz” yani namazı, bütün şartlarına ve rükünlerine riâyet ederek hakkıyla edâ ediniz, buyurulmuştur. Namazın tam olması için; kıyâm, rükû, secde vesair rükünlerini ta’dîl-i erkâna riâyet ederek yapmak gerekir. Yine ihlâs, kalp huzuru, vesveseleri def etmek, ibadetini Allah korkusu, huşû ve tezellül içerisinde yerine getirmek, Rabb’inin huzurunda bulunduğunun şuurunda olmak gibi husûslara riâyet lâzımdır.

Peygamber efendimiz (s.a.v) Hadîs-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

“Her kim namazlarını muhafaza eder (vaktinde âdâp ve erkânına dikkat ederek kılarsa), kıyamet günü o namaz, sahibi için nur, imanına bir delil ve kıyametin şiddetli hâllerinden kurtuluş sebebi olur. Her kim de namazlarını muhafaza etmezse, kıyamet günü ne nuru olur, ne de imanına bir delil bulunur, o günün dehşetli hâllerinden kurtulamaz. Kıyamet gününde Kârûn, Firavun, Hâmân ve Übey bin Halef ile birlikte haşrolunur.”

Bu büyük kâfirlere benzemesi şu sebepledir: Malı sebebiyle namazlarını zâyi edenler Kârûn’a benzer. Sahip olduğu mülk ve riyâset sebebiyle namazını ihmal edenler Firavun’a benzer. Bir makam sebebiyle namazlarını ihmal edenler (Firavun’un veziri) Hâmân’a benzer. Ticareti sebebiyle namazı zâyi edenler ise (Mekke tüccarlarından) müşrik Übey bin Halef’e benzediklerinden onunla birlikte haşrolunurlar.

Namaz, zâhirî ve bedenî ibadetlerin en faziletlisidir. Namazın farzları, diğer farzlardan, nâfilesi de diğer nâfilelerden daha faziletlidir.

Namazı bilerek terk etmenin hükmü

Namaz kılan bir mü’min, Yüce Allah’ın muhâfazası altında olduğunu hisseder ve büyük bir mânevî huzur ve emniyet duygusu içinde yaşar. Zira Rasûlullah (s.a.v) namaz kılmayanlar için şöyle buyurmuşlardır:

“Kim namazı bile bile terk ederse, o kişi Allah Teâlâ’nın himâyesinden ve hıfz u emânından uzak kalır.” (İbn-i Mâce, Fiten, 23)

Dolayısıyla namaz kılan bir toplum madden ve mânen sıhhatli olur. Nitekim Asr-ı Saâdet’te Medîne’ye bir doktor gelmişti. Yapacak bir iş bulamadı. Neticede Efendimiz (s.a.v) ona âilesinin yanına dönmesini tavsiye ettiler. Yine, bize gelen nakillere baktığımızda, Asr-ı Saâdet’te psikolojik bir rahatsızlığa rastlamıyoruz.

Cenâb-ı Hak, Peygamber Efendimiz’i (s.a.v) örnek olarak göndermiştir. O her hususta örnek olduğu gibi psikoloji ve rûhî tedâvi konusunda da örnektir. Aynı şekilde toplumun ıslâhı husûsunda da örnektir. Bunun en büyük delili de Asr-ı Saâdet toplumudur…

Diğer taraftan namaz, îmandan sonra, Allâh’ı zikretmek için yapılan amellerin en fazîletlisi ve en kâmilidir. Kelime-i şehâdetten sonra İslâm’ın en mühim rüknüdür. Namaz kılan insanın küçük günahları affedilir.

Beş vakit namazın fazileti

Bir gün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ashâbına: 

“Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir aksa, o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, (vücûdundaki) kirden bir eser kalır mı?” diye sormuşlardı. 

Ashâb-ı kirâm:

“O kimsenin kirinden hiçbir şey kalmaz.” dediler. Rasûlullah (s.a.v):

“Beş vakit namaz, işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder.” buyurdular. (Müslim, Mesâcid, 283. Bkz. Buhârî, Mevâkît, 6)

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) gürül gürül akan bu bol sulu nehrin, hemen kapımızın önünde olduğunu haber veriyor. Yani nehir bize çok yakın, ondan su almamız ve içine girip yıkanmamız çok kolay! Küçük bir gayretle, Cenâb-ı Hakk’ın vaad ettiği büyük lûtuf ve ihsanlara kavuşabiliriz.

Cennetin anahtarı

Namaz, Cennet’in anahtarı olduğu için, Allah Rasûlü (s.a.v.), Cennet’e girmek ve orada kendisine komşu olmak isteyenlere, çokça secde etmelerini tavsiye buyururlardı.

Secde, aynı zamanda Cehennem’den kurtuluş vesîlesidir. Bu hakîkat, hadîs-i şerîfte şöyle beyan edilir:

“Kıyâmet günü Allah Teâlâ, Cehennem ehlinden dilediklerine rahmet edecektir. Meleklerine, dünyadayken Allâh’a ibadet edenleri oradan çıkarmalarını emredecek, onlar da çıkaracaklardır. Melekler, onları secde izlerinden tanırlar. Allah, Cehennem’e secde izlerini yemeyi haram kılmıştır. Ateş, insanın her tarafını yakar, sadece secde yerine dokunamaz.” (Buhârî, Ezân, 129)

Secdeden maksat, umûmiyetle namazdır. Bâzı âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde namaz, en mühim rüknü olan secde ile ifade edilmiştir.

Hazret-i Allah (c.c.) biz Ümmet-i Muhammed’e hakkıyla, layıkıyla Namazlarını dost doğru bir şekilde kılmayı nasib eylesin. Cuma günümüz mübarek olsun. Hayırlı Cumalar dileriz. 

Vesselâm
Nihat Gülal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.