“Miraç Gecesi”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rahmân ve Rahîm olan yüce ALLAH’ın adıyla…

Hamd âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’a mahsustur. Salât ve Selâm Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v)’in, Âli’nin ve Ashabının üzerine olsun.

Allah Teala, Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyuruyor:

“Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulu Muhammed Aleyhisselamı Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir.” (İsra, 1)

İSRÂ ve MİRAÇ, Peygamberimizin (s.a.v) hayatında meydana gelen önemli mûcizelerin ve hârikulâde olayların yaşandığı hâdiseleridir. Hicret’ten bir buçuk sene evvel Receb ayının 27. gecesi Miraç mucizesi vuku bulmuştur. 

İSRÂ, bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan Allahu Zül Celal’ın, kendisine bir takım ilâhî hakîkatleri, delilleri ve ibretli olayları göstermek üzere kulu MUHAMMED ALEYHİSSELAM’ı bir gece Mekke’deki Mescid-i Haram’dan alarak Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürmesidir. 

MİRAÇ ise Resulullah efendimizin (s.a.v), Cebrail (a.s) vasıtasıyla Burak bineğiyle Mescid-i Aksa’dan göklere çıkarılması, yedi kat Semâyı geçerek Sidre-i Müntehâ’ya ulaşması, Rabbinin huzuruna varması ve Cenab-ı Allah ile bizatihi görüşmesidir.

Resulullah efendimiz (s.a.v) Huzur-ı İlâhî’ye varınca “Ettehıyyâtü lillâhi vessalevâtü ve’t-tayyibât” diyerek Cenâb-ı Allah’ı övdü. Allâh Teâlâ tarafından kendisine ikrâmla “Esselâmü Aleyke Eyyühennebiyyü ve Rahmetullâhi ve Berakâtühû” diye hitâb olundu. Ve bu selâmın şerefine Peygamberimiz (s.a.v.), ümmetini de dâhil edip “Esselâmü Aleyna ve alâ İbâdillâhi’s-sâlihîn” buyurdu. 

Ümmetine bir gece ve gündüzde elli vakit Namaz emrolundu. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz tekrar tekrar Yüce Allah’a yalvardı ve Namaz beş vakte hafifletildi. Geri dönerken, bütün dereceleri ile Cennetleri ve bütün derekeleri ile Cehennem’i gördü.

Beytü’l-Makdis’e gelip Mekke-i Mükerreme’ye doğru yola çıkınca Kureyş kervanını gördü. Sabah olunca, yaşanan hâdiseleri insanlara haber verdi. Peygamberimiz (s.a.v) Beytü’l-Makdis’ten ve Kureyş kervanının hâlinden suâl ettiler. Sordukları şeylerden birer birer açıkça haber verince, Allâh’ın yardımına mazhar olanlar tasdik ettiler; imandan nasibi olmayanlar ise inkâr ettiler.

Sabah mescide çıkıp bu hâdiseyi Kureyş’e haber verdiğinde şaşkınlık ve inkârdan kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. İman etmiş olanlardan bazıları, dinden döndüler. İçlerinden bir kısmı, Hazret-i Ebû bekir’e (r.a.) koştu. Hazret-i Ebû Bekir, “Eğer bunu o söylediyse şüphesiz doğrudur.” dedi. “Onu, bunda da mı tasdik ediyorsun?” dediler. “Ben, onu, bundan daha ötesinde, Peygamberliğini’de tasdik ediyorum!” dedi. Bunun üzerine “Sıddîk” diye isimlendirildi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Miraç’da, Allâhü Teâlâ tarafından şöyle nidâ olundu: Muhakkak ben, farzımı, namazı beş vakit olarak sabit kıldım ve kullarımdan elli vakti hafiflettim. Ve ben, iyiliklerin karşılığını on misli veririm. (Yani beş vakit namaza, elli vakit sevabı veririm).” (Sahîh-i Buhârî) 

Miraç Kandilimiz Mübarek olsun.

Vesselam
Nihat Gülal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir