Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…
Hamd alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salât ve Selâm Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallâhu Aleyhi ve Sellem efendimizin, Âli’nin ve Ashabının üzerine olsun.
Muhterem Müslümanlar,
Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem, Rebîulevvel ayının 12’nci gecesinde Pazartesi günü kâinâtı teşrîf etmişlerdir. Bu itibarla bu ayın 12’nci gecesi, Hicrî senenin ilk kandilidir.
Peygamber Efendimiz s.a.v, insanlığın önünde bir “Sirâc-ı Münîr” karanlıkları aydınlatan bir ebediyet kandilidir. Resulullah s.a.v insanlığa armağan edilmiş en mükemmel ve emsalsiz örnek şahsiyettir.
Allah Teala; “Biz seni ancak alemlere Rahmet olarak gönderdik” buyuruyor. (Enbiyâ, 107)
Cenâb-ı Allah, Peygamber efendimizi; canlı ve cansız bütün varlıklara; taşa ve toprağa, ırmağa ve denize, yerlere ve göklere, zamana ve mekâna, bilhassa da insanoğluna Rahmet Peygamberi olarak lûtfetti.
Rabbimiz; Siz de Ona salât edin buyuruyor….
“Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (Ahzab, 56)
Ebedi hayatımızın kurtuluş vesilesi Resulullah s.a.v’dir. “Ey iman edenler, siz de Ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” âyetinin emri gereği olarak ömürde bir defa salavat getirmek farz, sonraları her ilk duyuşta vacip, aynı yerde tekrarlanmalarda ise sünnettir.
“Allahümme Salli alâ Muhammedin ve alâ Âli Muhammed…”
Ümmetine çok düşkün bir Peygamber…
“Andolsun ki size kendi içinizden öyle bir Peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir, sıkıntıya uğramanız ona pek ağır gelir, size çok düşkündür ve mü’minlere karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Tevbe, 128)
Peygamber Efendimiz s.a.v bir annenin evlâdına olan düşkünlüğünden daha büyük bir muhabbetle ümmetine düşkündü. Mübarek ömrü boyunca; “Ümmetî, ümmetî…” diyerek yaşamıştır.
Ümmetin aç, susuz kalmaları, korku içinde yaşamaları Peygamber efendimize çok ağır gelirdi. Zor durumda olanlarla merhametli bir baba sıfatıyla ilgilenir, sıkıntılarını giderirdi. Ümmetin mutluluğu da mübarek yüzünde parıltılar yansıtırdı.
Resulullah s.a.v Ashâbına şöyle buyuruyordu: “Dikkat edin! Ben hayatımda sizin için bir emniyet vesîlesiyim. Vefât ettiğimde ise, kabrimde: “Yâ Rabbî, ümmetî ümmetî!..” diye ilk Sûr üfleninceye kadar nidâ edeceğim…” (Ali el-Mütteki, Kenzü’l-Ummâl, XVI, 414)
Refîk-ı Âlâ’sına, Yüce Dostuna; “Ümmetî, ümmetî…” diyerek bu alemden göç etti. Son nefesinde; “Ben sizi havz-ı kevserimin başında bekliyor olacağım…” diyerek ümmetine olan muhabbet, şefkat ve düşkünlüğünü ifade buyurdu.
Size iki şey bırakiyorum…
Rasulullah s.a.v; “Size iki şey bırakiyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmayacaksınız: Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta, Kader 3)
Ümmeti Muhammedin en önemli vazifesi Resulullahın s.a.v sünnetini gerek fert, gerekse cemaat olarak yaşamasıdır. Ümmet ile Sünnet birbirinden ayrılmaz iki Peygamber mirasıdır. Her ikisinin merkezinde Kur’anı Kerim bulunmaktadır. Hz. Aişe Annemiz: “Peygamberin ahlâkı Kur’andır.”
Resulullah s.a.v efendimizin bir duası…
Sabahları evinden çıkarken şöyle derdi Allahın Resulü s.a.v: “İlahi, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım.”
Salât Sana, Selâm Sana Ey Allah’ın Resulü… Mevlid kandilimiz mübarek olsun.
Vesselam
Nihat Gülal