İnsanoğlu; geçmişi hatıralarında canlandırır, anı yaşar, geleceği hakkında hayâl kurar. Bu durum, insanın kişisel konumu ile ilgili olabileceği gibi ailesi, memleketi, milleti hakkında da düşünülebilir.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim” adlı şiirini bilirsiniz:
“Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.”
Cahit Sıtkı’nın bu güzel düşü, ne kadar gerçekleşebilmiştir? Sorunun cevabı pek de olumlu değildir. Zira dünya kurulduğundan beri insanlar ve toplumlar arası adaletsizlikler sürüp gitmektedir. Güzel insanlar böyle düşünür, hayâl eder ama yine de sosyal adaletsizlik, gelir dağılımındaki uçurum, emek sömürüsü, haksızlık sürüp gider. Yöneticilerin, meclislerin bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için verdikleri mücadele yeterli olmaz. Ahmet Hamdi Tanpınar; “insanoğlu insanoğlunun cehennemidir.” derken bu hususa dikkat çeker. Thomas Hobbes’un ünlü sözü, “İnsan insanın kurdudur.” sözü de bu gerçeği destekler.
Sizlere Namık Kemal’in düşünden de bahsetmek isterim. Namık Kemal, 1877’de “Görülmüş Bir Rüyadır” adlı eserini Avrupa’ya karşı duyduğu hayranlığın düşü içinde kaleme aldı. İşte Namık Kemal’in hayâli:
“Roman kahramanı bir akşamüstü Boğaziçi’nde denize nazır bir bağ evinde pencerenin köşesine oturur, düşünür ve uyuyakalır. Rüyasında Fransız devriminin hürriyet abidesi, bir bulut içinden peri gibi görünür; Osmanlı topraklarında uğradığı tüm yerleri canlandırır, şenlendirir.
Bütün çiçekler, ağaçlar açar. Her yere nur yağar, ülke cennete döner. Ülkede herkes ahlaklı olur, her birey kafaca gelişir. Mahkemelerde adalet hüküm sürer. Hükümet halkındır. Toplumsal ilişkilere akıl hâkimdir. Ülkenin en zengini de, en yoksulu da padişah kadar mutludur. En az zekâya sahip insanın beyni bile, bir kütüphane kadar bilgi doludur. Halk gaflet uykusundan uyanmıştır. İnsanca yaşamak için savaşması gerektiğini bilir.”
Türkçe’nin söz üstadı Yahya Kemal, “Deniz Türküsü” adlı şiirinin son dörtlüğünde insanları hayâl kurmaya çağırır:
“Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız,
Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!
İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.”
Ülkemizin, milletimizin ve bütün insanlığın geleceği için kurduğumuz hayâlleri dualarımızla da taçlandıralım.
Ahmet Urfalı