AB Parlamentosu, AB Konseyi ve NATO gibi önemli kurumları barındıran Başkent Brüksel’i birçok konuda önemli kılan özellikleri vardır.
Öyle ki, Avrupa dışındaki kıtalarda, hatta Türkiye’de bile çok sayıda insan, 1830 yılında kurulan Belçika’nın varlığından haberdar değil ancak Brüksel şehrini bilir. Bunun sebebini AB veyahut NATO gibi kurumlara bağlamak mümkün. Ayrıca Brüksel şehrinin yaklaşık bin yıllık bir maziye sahip olduğunu da iyi bilmek gerekir.
Atomium, Grand-Place gibi turistik yerlerinin yanı sıra Türkçesi İşeyen Çocuk anlamına gelen Manneken Pis heykeliyle ve Waffle denen hamurlu tatlısıyla da öne çıkar. Ancak Brüksel’in bir özelliği daha var. O da çok sayıda evsiz insan barındırmasıdır.
Belçika kökenli ünlü Fransız şarkıcı Johnny Hallyday’in (gerçek ismiyle Jean-Philippe Smet) babasının bile hayatının bir bölümünü, öldüğü güne kadar evsiz olarak sokaklarda yaşadığı bu şehrin her köşesinde bir evsizle karşılaşmak mümkündür.
Evsizlerle ilgilenen Strada isimli kuruma göre Brüksel sokaklarında evsiz olanların sayısı yaklaşık 3 bin 500. Hatta aynı kurum bir ara, bu sayının 10 yılda öncesine kıyasla ikiye katladığına dikkat çekmişti.
Bir Brükselli olarak evsizlere o kadar alışığız ki, kış günü yanlarından geçerken, onları görmüyoruz bile. Daha doğrusu görmezden geliyoruz. Bu arada gerçek manada evsizleri, evsiz kılıklı para deşirici şarlatanlarla karıştırmamak lazım. Zira gerçek evsizlerin yardım istediklerini görmek pek mümkün değil. Zaten düşündüğümüz zaman, birçok insan evsizlere para deşirici şarlatanlar yüzünden yardım etmiyor veyahut edemiyor.
İşte tam da o zaman “İyi ki, yardım elini uzaten kurumlar var” diyoruz. Belçika’nın farklı yerlerinden gelen ve gönüllü çalışanları barındıran çok sayıda kurum ve kuruluş, yaz-kış demeden, sokakta aç ve açıkta kalanlara yardım ellerini uzatıyorlar. Bazen bir sıcak çorba bile o soğukta yaşam mücadelesi veren insanlar için çok değerlidir.
Bazen bütün bunları düşünerek, evsizler için yardım toplayan veyahut kampanya başlatan herhangi bir kuruma, “Çorbada bizim de tuzumuz olsun” der, ufak bir bağışta bulunuruz. Ve biliyoruz ki, bu evsizlere yardım edenlerin geneli fakirlik seviyesine yakın olarak yaşayan insanlardan oluşur.
Brüksel’de böyle bir dram yaşanırken, yılbaşı gecesinde yaşanan bir durum dikkatimi çekmedi değil.
Öncelikle yılbaşı gecesinin diğer gecelerden bir farkı olmadığını idrak etmek gerekir. Aradaki tek fark, Gregoryen takvimine göre, zamanını dolduran bir yıldan yeni bir yıla geçiyor olmaktır. Fakat yıllardan bu yana bu geçiş öyle bir hal aldı ki, son dönemde adeta yeni pazarlama dünyasının bir oyuncağı haline geldi. Tıpkı diğer önemli günler gibi.
Hadi bu günde hediye almalar, lokantalara gitmeler vs neyse de, yüzlerce eurolara satın alınarak patlatılan maytaplara ne demeli? Daha doğrusu bunu yapanlara ne demeli? Saatlerce maytap patlatmak hangi akla hizmet? Öyle ya, o maytaplar o kadar ucuz değil bildiğim kadarıyla. Bir paketi en az 50 euro’dan başlayan bu maytapların zararlarını saymakla da bitmez. Patladıktan sonra saçtığı kanserijen gazlar, evlerde yangın çıkarma riskleri, insanları yaralama riskleri gibi…
Fakat en önemlisi de buna verilen paralar. Hatta öyle ki, ayın sonunu zar zor getirenler, yüzlerce eurolara kıyarak bu maytap paketlerinden çok sayıda satın alabiliyorlar. Peki ne için? Yılbaşı gecesi insan hayatını hiçe sayarak patlatmak için. Ayrıca maytaplarların patlatıldıkları meydanların temizlenmesi de bir dert. Temizlik kurumlarına boşu boşuna ekstra bir yük.
Ancak burada sorulması gereken en önemli soru şu; “Bu maytaplara verilen paraların toplamı ne kadardır?” Bu asıl sorulması gereken ve gerçekten yıllardır merak ettiğim bir sorudur. Öyle ya, yılbaşı gecesi sabaha kadar tüm şehrin dört köşesinde maytaplar patlarılıyor. Toplam fiyatı belki onbin eurolar üzerinde belki yüzbin eurolar üzerinde. Ama kesin olan şey, merak edilen rakamın yüksek olmasıdır.
Şimdi bunca evsizi ve maytaplara o kadar paraların harcandığını gördükten sonra, “Boşa harcanan bu paralar çok sayıda evsizi kurtarabilirdi” demeden edemiyor insan. Sizce de doğru değil mi? Bu mantığa itirazı olan varsa, bana açıkca “Yanılıyorsun” diyebilir.
Şayet insanlar daha duyarlı davranıp, o paraları evsizlere veyahut evsizlere yardım eden kuruluşlara verselerdi, belki o zaman çılgınca kutlanan yeni yılın daha anlamlı olacağı kesindi.
Umarım bundan ders çıkarıp, önümüzdeki yeni yılda daha duyarlı vatandaşlar olur.
Cafer Yıldırımer