Belçika’nın en önemli bağlama ustalarından Mahir Tezerdi’yle bağlamayı konuştuk.
Kendisiyle Turkish Lady Derneği’nin yaptığımız röportajda, Tezerdi bağlamanın kültürümüzdeki önemine dikkat çekti. Daha önce Kubat’la birlikte saheneye çıkan ve önemli türkücülerin albümlerinde yer alan Tezerdi, biraz ara verdiği başlama derslerine bu sene tekrar başladığını ve şu anda üç ayrı dernekte öğrenciler yetiştirdiğini söyleyerek, bağlamaya duyduğu sevginin her şeyin üstünde olduğunu vurguladı.
Bugüne kadar Belçika’da yüzlerce öğrenci yetiştirmenin gururu yaşayan ve şu anda bağlama için gelen taleplerin sevindirici olduğunu belirten Tezerdi, bağlama öğrenmek isteyenlere bazı önemli tavsiyelerde bulundu.
İşte o röportaj:
Mahir Tezerdi kimdir? Kısaca sizi tanıyalım.
Küçüklükten bu yana bağlamayı çok seviyorum. Bu sevgi bana babamdan geliyor. Babam zamanında Belçika’ya aşıklar getiriyordu ve o aşıklar bizde kalıyorlardı. Ben de yaklaşık dört, beş yaşlarındayken, saz çalan aşıkların dizlerinin başında dururdum. İşte o zamanlar bana bir heves geldi. Sonra ben altı yaşındayken, annem bana ufak bir cura getirdi ve ben o curayla tek başıma bir şeyler yapmaya çalıştım. Ben çalışırken bir şeyler çıktığını gören babam benden için “Bu çocukta bir şeyler var” dedi. Ondan sonra saz çalmayı öğrenmeye başladım. Kendiliğimden çok öğrendim. Bu bağlama konusunda babam bana iyi bir örnek oldu aslında. Daha sonra Kubat’la birlikte çalıştım. Zaten gençliğim onunla birlikte geçti. O zamanlar da baya bir çalışmalarımız oldu. Belçika Kültür Bakanlığı için emek verdim. Flaman ve Brüksel bölgelerinde bulunan bütün okullarda bağlamanın tanıtımını yaptım. Bu çalışma yaklaşık iki sene sürdü. Daha sonra dersler verdim. Şu ana kadar yüzlerce kişiyi eğittim. Eğittiğim öğrenciler arasında şu anda saz dersleri verenler bile var. Bir ara bağlama derslerine ara verdim ancak bu sene tekrar başladım. Şimdilik Brüksel’de ve Anvers’te dersler veriyorum ve şu ana kadar her şey çok güzel bir şekilde ilerliyor. Aslında bağlama derslerini vermeyi sevdiğimi yine burada ıspatlamış oluyorum. Çok seviyorum bağlama derslerini çünkü bugün gördünüz öğrenciler ilk defa bağlamayı ellerine aldılar. İlk notalarını vurdular ve bugün altıncı dersi yaptık. İlk bir ay boyunca sadece nota dersi, solfej görüyoruz. Ondan sonra onu bağlamaya aktarmaya çalışıyoruz. Yani bunu yaparken kulaktan falan yapmıyoruz.
Belçika’da Mahir Tezerdi dediğiniz zaman, Belçikalılara yönelik ilk çalışmalar yapan, Parlementoda ilk kez çalan ve müzik akademisinde ilk kez saz ders veren kişi olarak akla gelir. Bu da neyin sayesinde oldu? Burada büyümem, Fransızca ve Flamanca dillerini bilmem sayesinde oldu. Ya değilse bu işleri yapabilmek kolay olmazdı.
Bağlama derslerine talep çok mu?
Genel olarak çok fazla talep var diyebilirim. Ben bizim Türklerin kültürümüze önem verme yönünü çok seviyorum. Flamanlar olsun Frankofonlar olsun, Faslılar olsun, İspanyollar ve İtalyanlar olsun onlar kendi kültürlerine bizim Türkler kadar önem vermiyorlar. Ben çocukların önünde elime bağlamayı aldığım zaman, “Kendi dilinizde bir türkü veya bir şarkı biliyor musunuz?” diye Faslı veya Flaman çocuklara soruyorum, hep “Bilmiyorum” diye cevap alıyorum. Ama aynı soruyu bir Türk çocuğuna sorduğumda, Türk çocuğu sekiz veya on tane türküyü rahatlıkla söylüyor. Bizim Türk insanı müzik kültürünü baya bir seviyor. Onun için çocuklarımızın yoğun şekilde derslere geldiklerini görüyoruz. Ders veren sadece ben değilim. Başka ders veren arkadaşlar da var. O arkadaşları da tebrik ediyorum.
Nerede ders veriyorsun?
Çağdaş Dernekler Federasyonu’nda, Turkish Lady Derneğin’de ve Anvers’te bulunan Türk Dernekler Birliği’nde ders veriyorum. Şimdilik üç tane grubum var. Bunun dışına çıkmak istemiyorum çünkü hafta sonları yoğun olduğumuz için hafta arası sadece üç günümü ders vermeye ayırıyorum.
Bağlamayı biraz anlatır mısın?
Gitar İspanyolların kültürüyle nasıl bağdaşmışsa, bağlama da bizim Türk kültürümüzle bağdaşmış. Bağlama aslında Türkiye’ye has öz bir enstrümandır. Mesela kemanı Araplar da çalar, batılılar da çalar. Keman her tarafta çalınır. Ama bağlama sadece Türkiye’de çalınır. Türkiye’nin öz bir enstrümanı olduğu gibi git gide de kendini geliştiriyor.
Belçika’da bağlamaya ilgi var mı?
Belli bir kitle ilgi gösteriyor ama aslında büyük bir kitle de göstermiyor. Ben Anvers’te ders veriyorum. Ders verdiğim binanın yan tarafında oturan adam derse gelme zahmeti göstermiyor mesela. Ama burada bazı çocuklar görüyorum. Bu çocuklar, buraya gelmek için yirmi veya otuz dakika boyunca yürüyorlar. Bazen yağmur altında yürüyerek geliyorlar. İşte bu güzel bir şey.
Belli bir kitlenin ilgi göstermemesini neye bağlıyorsun?
Sonuçta bu bir seçenektir. Kimisi saz çalmayı sever, kimisi sporu sever, kimisi başka bir şey yapmayı sever. Hani ilgi göstermemeleri bağlamayı sevmediklerinden kaynaklanmıyor aslında. Belki başka tercihleri oluyordur.
Bağlamaya hevesi olanlara ne söylemek istersiniz?
Benim dediklerimi güzel şekilde uygulamaları gerekiyor. Sağolsunlar benden ders alanlar benim dediklerimi iyi uyguluyorlar. Benim derslerim nasıl? Ben iki saat ders veriyorsam, öğrencilerime bir haftalık ders veriyorum. O iki saat içinde bir haftalık ödevi yapıyorlar. Ertesi hafta o iki saatlik dersi bir hafta boyunca çalışırlarsa çok başarılı olurlar. Ben aslında öğrencilerime yol gösteriyorum. Çünkü bana geldiklerinde yol bilmiyorlar. Ben sadece yol gösteriyorum ama yürüme onlara ait. Ben onları kesinlikle taşımıyorum. Onların yürümeleri gerekiyor. Ben yol gösterdikten sonra yürümeyi öğrenip yürüyorlar zaten. Ama bazen aralarında takip edemeyen bir kaç kişi çıkıyor. Veya tembel düşüyor veya tam oturtamıyor. Ancak genel anlamda dediğimi yapan çocuklar başarılı oluyorlar.
Velilere vereceğin tavsiyeler nelerdir?
En azından bağlamaya heves gösteren çocuğuna motivasyon vermeleri gerekir. Onlara “Ne güzel şeyler yapıyorsun” veya “Şunu bir daha çal” falan gibi sözlerle karşısına geçip onlara derslerini tekrar etmelerinde yardımcı olmaları gerekir. Hoşlarına gittiğini bir şekilde göstermeleri ve hergün onlarla ilgilenmeleri gerekiyor. Bir öğrenci için iki gün çalışıp beş gün sazı asmak olmaz. Bir öğrenci sazla hergün en azından yarım saat boyunca çalışması gerekiyor. Ben öğrenciyken hergün en azından sekiz saat boyunca bağlama çalışıyordum. Ama ben şimdi öğrencilerimin sekiz saat boyunca çalışmalarını beklemiyorum. Hergün en azından yarım saat çalışsınlar ama hergün çalışsınlar. Üç gün çalışmayıp, dördüncü gün iki saat çalışmak da olmaz. Burada devamlılık çok önemlidir. Devamlılık olduktan sonra başarı gelir. Ama burada kabiliyet de çok önemli. Kimisinde kabiliyet çok daha fazladır, kimisinde daha eksiktir. Sonuçta çalışmayla ve devamlılıkla her şey aynı noktada birleşiyor.
Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
Başta Turkish Lady Derneği Başkanı Derya Alıç’a ve diğer dernekler bize bu imkanları verdikleri için teşekkür ediyorum. Bu derneklerde ders verebileceğimiz çok güzel lokaller var. Bu lokalleri bizim için hazırladıkları için kendilerine de teşekkür ediyorum. Sonuçta bağlama için sadece benim katkım olmuyor. Derneklerin de bu konuda çok büyük katkıları oluyor.
Mahir Tezerdi’nin ders verdiği yerler:
Turkish Lady Derneği
Rue Wauwermans 11 – 1210 Saint-Josse-Ten-Noode
Her Çarşamba saat 16 ile 18 arası
Çağdaş Dernekler Federasyonu
Chaussée de Haecht 201 – 1030 Schaerbeek
Her Çarşamba saat 19 ile 21 arası
Türk Dernekler Birliği (UTV)
Lange Achteromstraat 32 – 2018 Antwerpen
Her Cuma saat 18.30 ile 20.30 arası
Röportaj/Fotoğraflar: Cafer Yıldırımer