Kadınlar Akademisi’nin dördüncü konuğu Brüksel Milletvekili Mahinur Özdemir oldu. Konyalı bir baba ile Afyonlu bir annenin çocuğu olduğunu hatırlatan Özdemir, başörtülü bir vekil olarak yaşadıkları sıkıntıları anlattı. Özdemir, katılımcıların sorularını da cevapladı.
Belçika’da aday olduktan sonra ilk başörtülü kadın milletvekili olarak seçilmeyi başaran Brüksel Meclisi Sosyal İşler Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Schaerbeek Belediyesi Meclis Üyesi olan Mahinur Özdemir, Bağcılar Belediyesi Kadın Meclisi tarafından düzenlenen Kadınlar Akademisi’nde konuştu. Avrupa ve Türkiye’de kadınların yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Özdemir, kendisinin de Müslüman ve başörtülü bir insan olarak yaşadıkları sıkıntıları anlattı. Özdemir, “Çok zorluklarla karşılaştık. Ancak yaşadığımız ortamda aktif görev almamız gerekiyor. Gerek eğitim gerekse aile desteği bugünlere gelmemizde etkili oldu. İlk defa meclis üyeliğine 23 yaşında başörtülü olduğum halde seçildim. Karşılaştığım engellerden daha çok pozitif yönleri dikkate aldım. İlk olmak her zaman zordur. İlk kadın siyasetçi, akademisyen, sanatçı, spiker ne kadar zorlukla karşılaştıysa ben de ilk başörtülü milletvekili olarak bir çok engellerle karşılaştım” dedi.
Bağcılar Belediyesi Halk Sarayı’nda gerçekleştirilen programın moderatörlüğünü TRT spikeri Hülya Hökenek’in yaptı. Programın açılışında konuşan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Avrupa’da ilk başörtülü milletvekili olarak Türkiye’yi temsil eden Özdemir’e daveti kabul edip geldiği için teşekkür etti. Kütüphaneler Haftası’na dikkat çeken Çağırıcı, mahalle konaklarında ve Bilgi Evleri’nde kitap okuyan çocukları, gençleri ve kadınları ödüllendirdiklerini belirtti. Çağırıcı, “Dünyada şu an bir Japon yılda 24 kitap okuyor. Türkler çok paylaşımcı olduğu için altı kişi bir kitap okuyor. Bu acı bir gerçek. Kütüphanede kitap okuyanlardan dereceye girenler de oldu. Bizim mahalle kütüphanelerimizde lise terk bir ev hanımı yılda 117 kitap okudu. Bu bir maharettir. Emeği geçenleri tebrik ediyorum” diye konuştu.
Yıllarca kültür zenginliğinden korkulduğunu da vurgulayan Çağırıcı, ilçede büyük bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini sözlerine ekledi.
“ZORLUKLARLA KARŞILAŞTIM”
Özdemir ise konuşmasında 1982 yılında Brüksel’de doğduğunu üç kuşak önce göç eden bir kuşağın temsilcisi olduğunu belirterek, işçi çocuğu olarak zorluklar yaşadıklarını anlattı. Özdemir, “İlk defa meclis üyeliğine 23 yaşında başörtülü olduğum halde seçildim. Ben karşılaştığım engellerden çok pozitif yönleri dikkate aldım. İlk olmak her zaman zordur. İlk kadın siyasetçi, akademisyen, sanatçı, spiker ne kadar zorlukla karşılaştıysa ben de ilk başörtülü milletvekili olarak bir çok engellerle karşılaştım” dedi. Parlamentonun en genç milletvekili olduğunu da vurgulayan Özdemir, başörtüsüne vurgu yapılmasıyla ayırımcılığa maruz kaldıklarını anlattı. Özdemir, “Keşke ilk başlarda en azından yaptığım işle gündeme gelseydim. Bu konuda Türk medyasından biraz kaçıyorum. Oradaki medyadansa Türk medyası daha çok üzerime geldi. Türkiye’de 1999’daki Merve Kavakçı olayından sonra Avrupa’da da başörtülü bir Türk milletvekili olması gündem yaratmıştı “ diye konuştu. 2009’da Türkiye’deki gazete manşetlerinde yer almasının, canlı yayından verilmesinin ve olmadık şeylerin varolmuş gibi gösterilmesinin kendisini üzdüğünü de belirterek, parlamentodaki tartışmanın başörtüsü değil, mecliste Fransızca mı yoksa Flamanca mı konuşulması yüzünden çıktığını söyledi.
“KADININ SİYASETTEKİ YERİ”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in kadına yönelik şiddet konusundaki çalışmalarını takdir ettiğini de anlatan Özdemir, “Burada bugün çok güzel bir kadın merkezini ziyaret ettim. Gerek statü ve toplumsal bakım ve sorumluluklar açısından kadın daha çok mağdur oluyor. Özellikle son üç yılda yapılanları takdir ettim. Avrupa olarak bazı çalışmaları örnek alıyoruz” dedi.
“BAĞCILAR BELEDİYESİ’Nİ TAKDİR EDİYORUM”
Bağcılar Belediyesi’nin yaptığı Engelliler Sarayı’ndan övgü ile bahseden Özdemir, şöyle konuştu:
Sosyal Komisyon Başkan Yardımcısı olarak engellilerle ilgili de çalıştığını vurgulayarak, “Keşke bizim orada da bir Engelliler Sarayı olsaydı. Çok belediye, çok yabancı ülkeyi gezdim, hem kadınlara bu kadar önem verilmesi hem de güzel merkezler açılması, kültürel faaliyetler yapılmasını çok takdir ettim. Bağcılar Belediyesi örnek bir belediye” ifadelerinde bulundu.
Türkiye’deki kadına yönelik şiddete de değinen Özdemir, dünyanın her yerinde bunun sorun olduğunu vurgulayarak, “Amerika’da her on saniyede bir kadın öldürülüyor. Orada silah ticareti serbest. Kadınlar silahla öldürülüyor. Bunu bilmemiz gerekiyor” diye konuştu.
“KADINLAR OY VERİRKEN ERKEKLERİ TERCİH EDİYOR”
Kendi parlamentosunda toplam 89 milletvekili bulunduğunu da anlatan Özdemir, bunun 37’sinin bayan olduğunu ifade ederek, “Belçika, kadın temsil edilmesi oranında dünyada yedinci sırada geliyor. İlk sırada yüzde 44.7 oranıyla İsveç geliyor. Sonra da sırasıyla Finlandiya ve Hollanda geliyor. Siyasette hala erkek egemenliği var” dedi. Özdemir, dünyada kadın siyasetçilerin erkekleştirilmeye çalışıldığını da savunarak, kadınların da oy verirken erkekleri tercih etmesinden şikayetçi oldu. Özdemir, “Kadınlara soruyorum ‘kime oy verirsiniz?’ o da, ‘eşim ne derse ona oy veririm’ diyor. Klasik bir cevap. ‘Ama sıkıntın olduğunda başvuracağın birisi var mı? Yok. Kendi özgüvenini yitiriyor. Bana erkekler de oy veriyor. Ama bunu kendilerine yediremiyorlar “ diye konuştu.
“BEN DE ANNE ADAYIYIM”
Kadınların hem ev hem iş hayatında sıkıntı yaşadığını vurgulayan Özdemir, “Özellikle batı dünyasında liberal düşüncenin getirdiği kadının sosyal hayatta aktif olmasıdır. Ancak şunu unutuyoruz kadının evdeki sosyal rolleri çok değişmiyor. Kadın hala bir anne, bir ev hanımı, hala bir çok sorumlulukları var” diye konuştu. Kendisinin de yakında anne olacağını belirten Özdemir, “İnşallah üç ay sonra. Ama ben o ikilemi yaşamıyorum.” dedi. Özdemir, iş hayatında kadınlardan erkek performansının beklenmesinin yanlış olduğunu da belirterek, kadın ve erkek arasında bir dengesizlik olduğunu anlattı.
“BELÇİKA’DA KADIN KOTASI UYGULANIYOR”
Avrupa’da kadın siyasetçiler için kota sistemi uygulandığını söyleyen Özdemir, Brüksel’deki meclisteki listelerin yüzde 50’sinde kesinlikle kadın bulunduğunu kaydetti. Özdemir, “Bir liste oluşturulduğunda kaçıncı sırada olursanız olun seçilme ihtimaliniz var” dedi. Göçmen olarak giden bir ailenin torunu olduğunu ve çok zorluklar yaşadıklarını da anlatan Özdemir, “O ülkede ben Türk vatandaşı olarak doğdum. 1993’te 11 yaşında vatandaşlığa geçtim. Orada yetişmiş orada eğitimini tamamlamış bir bayan, genç, Müslüman kökenli ve başörtülü oluşumdan dolayı zorluk çektim. Ancak ben zorluk olarak görmedim. Diğer adaylarla eşit yarışmadım. Ama önemli olan bunların üstesinden gelebilmek” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE HALA KORKU VAR”
Türkiye’ye geldiğinde bulunduğu ortamlarda hala bir ikilem yaşandığını da vurgulayan Özdemir, hala her iki tarafta belirli korkular olduğunu savundu. Özdemir, “Hala duvarlar var. Duvarların yıkılması gerekiyor” dedi.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM”
Ülkesindeki kentsel dönüşüm faaliyetlerine de değinen Özdemir, şehrin dokusunu korumak isterken park, okul ve kreş gibi yerlerin yapılması gerektiğine dikkat çekti. Belçika’da bir nüfus patlaması yaşandığını da vurgulayan Özdemir, “Kentsel dönüşümü yaparken şehrin dokusunu bozmadık. Ancak şimdi sonuç itibarıyla konut sorunu yaşıyoruz. Okullarda öğrenci sayısına cevap veremiyoruz” şeklinde konuştu.
Konuşmasının ardından akademiye katılan kadınların sorularına da cevap veren Özdemir, bir soru üzerine, “Bana nerelisiniz? diye sorulunca, Brükselliyim diyorum. Ancak, annem Emirdağlı, babam Konyalı derim. Eşim de Tekirdağlı diyorum. Hem Belçikalı kimliğimde hem Brüksel’deki belediyemin ismiyle birlikte Schaerbeek benim kimliğimi oluşturuyor. Hiçbir şekilde kompleks duymuyorum” ifadelerinde bulundu.
Programa Başkan Çağırıcı’nın yanı sıra AK Parti Bağcılar İlçe Başkanı İsmet Öztürk, AK Parti Bağcılar Kadın Kolları Başkanı Fatma Kıratlı, Bağcılar Belediyesi Kadın Meclisi Başkanı Sümeyra Doğan ve çok sayıda kadın katıldı.
Kaynak: Bagcilar.bel.tr
