Hiç uygun olmayan bir vakitte hiç uygun olmayan hareket yapan yahut laf söyleyen hakkında kullanılan bu deyimin hikayesi şöyle;
Sultan II. Mahmut devrinde münasebetsizliğiyle şöhret bulmuş Mehmet Efendi isminde bir zat yaşarmış. Padişah bir gün onu dinleyip münasebetsizliğinin derecesini ölçmek istemiş. Efendiyi huzura getirmişler. Uzunca bir sohbet olmuş, ama adamda hiçbir münasebetsizlik yok. Nihayet sohbet sona erip Mehmet Efendi birkaç kese ihsan alarak oradan ayrılmış.
Aradan günler geçmiş. Sultan Babıali’yi teftişten döndüğü bir sırada faytonuyla Cağaloğlu yokuşunu çıkmakta iken Mehmet Efendi arabacıya seslenmiş:
– Hünkara arzım vardır, bildiriniz.
Sultan Mahmut sesi tanıyıp “Galiba önemli bir maruzatı var” diyerek arabacısına bir lahza beklemesini söyler. Ne var ki yokuşun en dik olduğu noktada durmuşlardır ve atların orda zapt edilmeleri zordur; ayakları yokuş aşağı kaymaya başlar. Mehmet Efendi gayet sakin, sorar:
– Padişahım, acaba zurna çalmasını bilir misiniz?
– Hayır, bilmem, der.
– Bendeniz de bilmem efendim.
– Öyle mi? der padişah, sözün sonunu bekleyerek. Bu sırada fayton da geri geri kaymaya başlamıştır. Mehmet Efendi devam eder:
– Evet efendimiz! Bursa’da halamın damadının bir yaşlı teyzezadesi vardır?
– Eee!?
– O da zurna çalmasını bilmez Efendimiz.
– Ya!
– Vallahi efendimiz, hatta…
Arabanın yokuş aşağı gideceğinden korkan Sultan Mahmut dayanamayıp adamlarına bağırır:
– Çekin şu Münasebetsiz Mehmet Efendi’yi yolumdan yoksa ya ben bayılacağım yahut atlar!
***
Bu kıssa elbette ne zaman ne konuşacağı belli olmayan Münasebetsiz Mehmet Efendilere ithaf olunur.
Ne zaman Türk kanallarını açsam, ya bir dizi veyahut bir tartışma programı oynar. Edep ve hayâ sınırını çoktan aşmış dizilerin durumu zaten belli. O konuya değinmeye gerek bile yok. Ama tartışma programlarına ne demeli? Özellikle son zamanlarda tartışma programlarında yayın anlayışı almış başını aşağılara doğru iniyor. Çoğu zaman bu tartışma programlarında konu her ne olursa olsun, gerek siyaset, gerek spor gerekse dini, içeriği kuvvetle muhtemel münasebetsizlikten başka bir şey değildir.
Yüksek paralar harcanarak, televizyon kanalları stüdyolarında çekilen bu tartışma programlarına son zamanlarda özellikle deli raporuna sahip olanlar, psikopatlar, megalomanlar, mitomanlar, cinsi sapıklar ve dini sapıklar davet ediliyor. Sadece gündem yaratma ve reyting yükseltme uğruna yapılan bu programlarda bir araya gelen ve saatlerce münasebetsiz konuları tartışan bu insanları izleyenlere ne demeli peki?