KURBANIN RUHUNA FATİHA

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları Avrupa’nın diğer Batı ülkelerinde olduğu gibi, Belçika’da da bir şoklanma tartışmasıdır aldı başını gitti. Öyle ki, Kurban bayramı adeta Müslümanların içine sinmedi veya sindirilmedi. Kısacası, Kurbanlarımıza göz diken sözde demokrasi savunucuları sayesinde Belçikalı Müslümanlar olarak buruk bir bayram geçirdik. Flaman ve Valon bölgelerinde şoksuz kurban kesimi yasaklanırken bazı bölgelerde hiçbir şekilde kesilmesine müsade edilmedi. Ancak Gent ve Genk gibi Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları şehirlerde, belediyelerin girişimleriyle özel mazbahaneler kuruldu. Henüz şoksuz kesimin yasaklanmadığı Brüksel bölgesinde ise sadece Anderlecht ve Schaerbeek belediyelerinde özel mazbahaneler kuruldu. Her sene özel mazbahanenin kurulmasına müsade eden Brüksel Merkez belediyesinin bu sene izin vermemesi ise akıllarda bazı soru işaretleri bırakmadı değil.

HAYVAN ÇOK ACI ÇEKİYORMUŞ

Neymiş efendim, kurban edilecek hayvan acı çektiği için şoklanacakmış. Sanki hayvan şoklandıktan sonra acı çekmeyecek. Demek ki, beynine çivi batırılarak şoklanan hayvan kesildiği vakite kadar acı çekmiyor ancak kesildiği beş dakikanın içerisinde çok acı çekiyor. Bunu savunan insanların mantığıyla yola çıkarsak, ortalığa böyle saçma sapan bir algı çıkıyor. Ayrıca bu konuda her zaman merak ettiğim bir detay var. Acaba hangi hayvanla irtibata geçildi de, kesilirken acı çekildiği öğrenildi? Böyle bir saçmalık olmaz. Yemek için kesilen hayvanın acı çektiğini iddia etmesi akla sığmaz. Bu işler mantık işi değil, bilim işi. İddia ediyorum ki, bilimsel açıdan şoklanan hayvan daha çok acı çekiyor. Ne demek yani? Beynine, presyonlu makineyle koskoca bir çivi sokulan inek veya koyun acı çekmeyecek mi?

MESELE SADECE KURBAN MESELESİ Mİ?

Bu kurban şoklanmasıyla ilgili çıkan tartışmalar çok fazla büyütüldü. Milliyetçi bir siyasetçi bu meseleyi adeta kendi seçmenini tatmin etmek üzere bir fantazi haline getirdi. Ardından basın bunu aylarca malzeme etti derken, sözde hayvan koruma dernekleri de sazan gibi atladı ve Belçika’nın son aylarda en önemli gündemi meselesi kurbanın şoklanması oldu. Bu durum bir yandan İslam düşmanları için iyi bir fırsat oldu diğer yandan ise Hükümet tarafından gündeme getirilmesi gereken asıl meseleler, ister istemez hep arka planda kaldı. Ancak burada sorulması gereken soruyu kimse sormadı veya soramadı: “Mesele sadece kurban meselesi mi?”. Açıkcası ben bu soruyu kendi kendime veya etrafımdaki bazı insanlara sordum ve meselenin sadece bir kurbandan ibaret olmadığına kanaat getirdim. Bence mesele daha da önemli. Daha ziyade, kurbandan da ileri. Yani mesele aslında kurbanın ardında yer alan Müslüman. Hani şu son yıllarda Batı’yı korkutan dinin mensupları. Kurbanın şokla kesilmesini kabul eden Müslüman, daha sonra her istenileni kabul edecek. Belki gün gelecek “Kabenize yeni yön verin” denecek.

BOYKOT ÇOK ÖNEMLİYDİ

Durum böyle olunca Müslümanların kurbanı boykot etmeleri kaçınılmaz oldu. Bu konuyu ilk savunanlardan birisi olarak, Temmuz ayında sosyal paylaşım sitelerinde kurbanın boykot edilmesi yönünde, takipçilerime fikrimi sunmuştum. Eylül ayına gelindiğinde ise başta Brüksel Camiler Birliği olmak üzere birçok önemli birliklerden boykot çağrısı yapıldı ve Belçika’da birçok Müslüman her sene olduğu gibi kurbanlık hayvan almayarak şoklu kesim kararına sessiz protesto etmiş oldu. Bu yöntemin, kararın kabul edilemez olduğunu belirtmek açısından büyük bir önemi vardı. Her yıl yüz binlerce kurbanlığın satıldığı bir bayramda, 2015 yılında az sayıda satılacak olması başta hayvan üreticilerini de şoklu kurban kesimine tepkili olmalarını sağlayacak, diğer yandan ekomomik açıdan bir zararın oluştuğunu hissettirmeliydi. Müslümanlar ancak bu şekilde ağırlıklarını ortaya koyabilirlerdi. Bu konuda kayda değer bilgiler elde edilemediği için boykotun amacına ulaşıp ulaşmadığı yönünde herhangi bir fikir yürütmek pek doğru olmasa gerek. Ancak resmi olmayan bazı kaynaklar, hayvan üreticilerinin bu sene adeta kan ağladılarını belirtiyor .

STK’LAR SINIFTA KALDI

Şokla ilgili tartışmalar başladıktan sonra Türk Sivil Toplum Kuruluşları, hem karara tepki konusunda hem de boykot çağrısı konusunda adeta sınıfta kaldılar. Öyle ki, bazı STK’lar bu durumu fırsata çevirmeye çalıştılar. Kendilerine yakın olan İnsani Yardım Kuruluşlarını devreye sokarak, bu konuda büyük bir çalışma yaptıklarını zannettiler. Bu konuda ciddi manada tek tepki Belçika Diyanet İşleri Müdürü Coşkun Beyazgül’den geldi. Konuyla ilgili yazılı bildiri yapan Beyazgül, hem karara tepki göstermiş hem de boykot çağrısında bulunmuştu. Ancak diğer büyük kuruluşların liderlerinden bu veya buna benzer bir tepki çıkmadı. Maalesef bazı başkanlar, işin sadece kapalı kapılar ardında yapılan konuşmalardan ibaret olduğunu sanıyor. Bu tür başkanları görünce aklıma, Fesuphanallah şarkısının; “Böyle gelmiş, böyle gidecek korkarım Allah” sözleri geliyor. Bu konuda işimiz çok zor. Ancak elden de bir şey gelmiyor. Hal böyle olunca, “Kurbanın ruhuna Fatiha” demekten başka çaremiz kalmıyor.

Cafer Yıldırımer

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.