“Kudüs 2”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Değerli okuyucularım, her şeyden evvel ikinci yazımızı sizlerle geç buluşturduğum için affınıza sığınıyorum.

Kudüs elbet kelimelerle veya sözlerle kolay kolay anlatılabilecek bir belde değildir, bendeniz aklı yettiğince ilmi el verdiğince bir şeyler yazmaya çalışıyorum ve en önemli kaynağım ise muhakkak yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’dir.

Hz Yusuf’un ve dolayısıyla Yakuboğulları’nın Mısır’a yolculuğunu bir önceki yazımızda özet bir şekilde anlatmaya çalısmıştım. Bu yolculuk ilahi bir karar sonucu oluşmuş bir yolculuktu ve muhakkak önemli sonuçları olacaktı. Kaynaklarda okuduğumuza göre İsrailoğulları’nın Mısır’daki varlığı Hz Yusuf’tan sonra üç yüz yıldan fazla dört yüz yıl kadar olmuştu ve bu süre içinde İsrailoğulları’nın saygınlığı yerini köleliğe bırakmıştı. Bir yandan bedava çalışıyor, diğer yandan ise kendi aralarında fısıldaşıyor ve muhakkak bir kurtarıcının gelerek kendilerini kurtaracağını söylüyorlardı. Yıllar böyle akıp gitti. Ta ki, İlahi bir kaderle Allah’ü teala İsrailoğulları’na bir umut ışığı gönderinceye kadar. Firavun bir gece rüyasında büyük bir ateş gördü ve bu büyük ateş Beyt-i Maktis’ten yani Kudüs’ten çıkmış ve Mısır’a doğru uzanmıştı. Mısır’a doğru yaklaştıkça büyüyen ateş, Mısır’da bulunan evlerin hepsini yakıp kül etmiş ama İsrailoğulları’na ait evlerin hiçbirine bir şey olmamıştı.

Büyük bir korku içinde uyanan sözde tanrı Firavun derhal büyücülerini huzura çağırtıp topladıktan sonra gördüğü bu dehşet verici rüyayı anlattıktan sonra hemen bu rüyanın tabirini istedi.

Dediler ki;

Beyt-i Maktis bölgesinden birinin çıkacağını ve buraları mahvedeceğini Köleleri olan İsrailoğulları’nın da bu bölgeden gelmiş işte bu insanlar bizim için tehlikelidir.

Bir diğer büyücü; “Efendim bu Köleler ileriden beri kurtarıcı beklemektedirler ve intikam hazırlığındaydılar.” dedi. Bu sözleri işiten sözde tanrı korkuyu en ücra köşelerine kadar hissetti. Biraz düşündükten sonra, derhal bir çözüm yöntemi bulun demekten kenini alamadı. İşte o koskoca Firavun, korkudan şaşırmıştı. Öyle ya, işin ucunda ölüm vardı! Tanrı ölür mü hiç? Hey gidi. Bir köle sonunu mu getirecekti?

Oradaki şakşakcı maaşlı büyücü, sözde alimlerden birisi, “İsrailoğulları’ndan doğacak tüm erkek çocuklarını öldürelim. Böylelikle bu büyük düşmanı daha doğar doğmaz yok ederiz.” dedi. Firavun’a bu fikir makul gelmişti. Kendi yaşamını kurtarmak için yüzlerce belkide binlerce yavrunun mızraklara geçirilerek katledilme fikriyatı onda hiçbir vicdani duygu oluşturmamıştı. Firavun, “Bugünden sonra doğacak olan erkek çocuklar istisnasız öldürülecektir.” emrini verdi.

Eee tanrı emir verir de uygulanmazmıydı. Şirkin bataklığına batmış ruhları köleleşmiş özgür köleler büyük bir katliama girişmişlerdi. Bugün bu katliamların nasıl göründüğünü tasvir etmek elbette çok zor olsa da, Myanmar, Uygur ve Kudüs’ten medya aracılığıyla elimize geçen katliam görüntülerini izleyince insanın zihninde bir fikir oluşmuyor da değil. Günler, aylar ne kadar sürdüğünü bilemiyoruz fakat İsrailoğulları’nın nüfusu bebeklerin katli ve içten içe devam eden bulaşıcı hastalıklar sebebiyle baya azalmıştı. Emperyalist, kapitalist sözde tanrı, nüfusun bu denli azalmasından rahatsız da olmuyor değildi. Öyle ya bekleyen o kadar işi kim yapacaktı? Acil bir toplantı düzenleme kararı aldı sözde tanrı ama özde burnunun önünü bile görmekten aciz Firavun. Toplantı sonucunda bu yıl doğan çocukların öldürülmemesi kararı alındı. Çocuk henüz doğmamış rüyaya göre doğacak çocuklarda aranması lazımdı. Ve toplantı kararı sonucunda doğmuş mevcut çocuklara dokunmuyor fakat kapı kapı gezip evlerden herhangi bir bebek ağlaması geliyor mu diye kontrol ediyorlar. Eğer herhangi bir ses duyarlarsa, kapıyı kırarak içeri girdikten sonra cocğu katlediyorlardı.

Ne kadarda benziyor anlatılan olaylar günümüzdeki birçok olaya? Bir yandan bu yazımı yazarken gözümün önüne gelen Bosna katliamı ve güncel olayların etkisinden kendimi soyutlamaya çalışıyorum. Zira bunca katliam hiçte sineye çelilecek gibi değil.

Ve Musa (as) doğuyor.

Devamı gelecek yazımızda inşaallah.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.