Kıbrıs Türk Halkının kendi kendini yönetme ve kendi geleceğini tayin etme hakkının en önemli simgesi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 35. Yıldönümü kutlu olsun. Bu topraklarda onurumuzla bir Halk olarak yaşayabilme ve kimliğimizi var etme mücadelemiz devletimizin kuruluşundan da önceye dayanmaktadır ve geçen süre zarfında bu uğurda çok bedeller ödenmiştir.
KKTC bugün ekonomik ve sosyal kalkınma açısından arzu ettiğimiz düzeye henüz ulaşamamış olsa da bu durum bizi mücadelemizden vazgeçirmeyecek, bilakis birlikte hareket ederek çok daha fazla çalışmamız için bizi motive edecektir. Kıbrıs Türk Halkı uluslararası toplumun bugün devam eden haksız yaklaşımları nedeniyle dünyadan bir anlamda izole edilmeye çalışılıyor olsa da, adım adım dünyanın parçası olma yolunda kararlılıkla ilerleyecektir. KKTC tüm kurumlarıyla birlikte uluslararası toplumun farklı aktörleriyle uluslararası terörizme, kara para aklanmasına ve insan ticaretine karşı mücadele gibi konularda en üst düzeyde işbirliği yapmaya açık çağdaş değerleri paylaşan bir duruş sergilemektedir ve bundan sonra da bu yönde hareket edecektir.
Kıbrıs Türk Halkının kendi kurumlarını iyi yönetmesi, kendi devletine sahip çıkması gerek Kıbrıs adasının gerekse Doğu Akdeniz bölgesinin güvenliği, istikrarı ve huzuru açısından hayati önem taşımaktadır. Demokratik ve laik bir hukuk devleti olarak KKTC’ni bugün bulunduğu noktadan çok daha iyi yerlere taşımak hepimizin görevidir.
Bu vesileyle bugün bu adada bir Halk olarak var olma mücadelemizde başarıya ulaşmamızda emeği geçen ve artık aramızda bulunmayan herkesi ve özellikle Şehitlerimizi rahmetle anıyor, Halkımızın Cumhuriyet Bayramını yürekten tebrik ediyorum.
Kıbrıs Türk Halkı için bir dönüm noktası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 35’inci yıldönümünü kutlamanın haklı gururu ve mutluluğu içerisindeyiz.
Kıbrıs Türk Halkı, gelecek nesillerin kendi vatanlarında özgür ve insanca yaşayabilmeleri için Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’nin de sonsuz desteğiyle uzun yıllar boyunca inanç ve kararlılıkla verdiği özgürlük mücadelesini, egemenliğinin ifadesi, varolma mücadelesinin en anlamlı eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni 15 Kasım 1983 tarihinde Kurucu Cumhurbaşkanımız merhum Sayın Rauf R. Denktaş öncülüğünde ilan ederek taçlandırmıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türk halkı, siyasal tanınmamışlıktan yaşamın tüm alanlarını olumsuz yönde etkileyen kısıtlamalara kadar uzanan tüm zorluklara rağmen, çoğulcu demokrasi, hukukun üstünlüğü ve sosyal adalet ilkelerine bağlı kalarak, bölgede önemli barış, istikrar ve demokrasi merkezi olduğunu kanıtlamıştır.
Kıbrıs Türk Halkı, bugün kendi topraklarında kendi yönetimine sahip olmanın huzuru içerisinde olmakla birlikte, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir anlaşmaya varılabilmesi konusunda 1968 yılından bu yana devam eden tüm çözüm süreçlerinde yapıcı ve iyi niyetli tutum içerisinde üzerine düşeni her daim yerine getirerek, tüm dünyaya çözüm yönündeki samimi iradesini kanıtlamıştır.
Buna karşın, 1963 yılında silah zoruyla gasp ettiği ortaklık devletinin tek temsilcisi olarak dünya tarafından tanınmış olmanın rahatlığı içerisinde Kıbrıs Türk tarafıyla yönetimi ve refahı paylaşmaya isteksiz olan ve hiçbir anlaşmaya yanaşmayan Kıbrıs Rum tarafının tüm müzakere süreçlerinde sergilediği uzlaşmaz tutumu, çözümün önündeki en büyük engel olmaya devam etmektedir. Son olarak, 28 Haziran 2017 tarihinde Crans Montana’da başlayan ve 7 Temmuz 2017’de Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafıyla güç paylaşımı ve siyasi eşitlik çerçevesinde yeni bir ortaklığa yanaşmaması nedeniyle sonuçsuz kalan 2. Kıbrıs Konferansı Kıbrıs Rum tarafının çözüm yönündeki irade noksanlığını bir kez daha açıkça gözler önüne sermiştir.
Hal böyle iken, Kıbrıs Rum liderliğinin uzlaşmaz ve sürekli zamana oynama siyasetine prim tanınması, Kıbrıs Türküne yapılan büyük bir haksızlıktır. Bu itibarla, uluslararası camiadan ve özellikle Avrupa Birliği’nden beklentimiz, verdikleri sözleri yerine getirerek Kıbrıs Türk Halkı üzerindeki haksız izolasyonların kaldırılması yönünde somut adımlar atmalarıdır.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılâpları doğrultusunda genç Cumhuriyetimizin daha da ileriye gideceği inancıyla, özgürlük mücadelemiz uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükran ve minnetle anar, tüm vatandaşlarımızın Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimle kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım.